Siyasi fahişelik

Mehmet SORAL

Partisi kendisini aday göstermedi diye bir gün sonra bir başka partiye geçmek bir tür siyasi fahişelik olup; ona itibar edip, kılavuzluk yapanlar da pezevengidir.
... 
Bunların alayı şerefsiz. Siyasette ilkeli duruşlar ve buna ilişkin inanmış ve adanmışlık olmayınca elbette yarına dair umutlar da yeşermiyor, doğal olarak da mevcut düzen kendisini bir şekilde sürekli koruyor.
...
Kızmamak mümkün değil ki. Adam bugün içinde bulunduğu partide 'evet' dediğine bir gün sonra geçtiği yeni partide 'hayır' diyor. O zaman bize de "Ulan yavşak dün ile bugün arasında ne değişti ki kararını değiştirdin?" demek düşüyor.
...
Bu tür siyasi fahişeler nerede karşımıza çıkarsa anında; "Dün içinden çıkıp geldiğiniz partide akşamdan sabaha ne gibi ilkesel değişiklik oldu ki; şimdiki partinize geçtiniz?" diyerek hadlerini bildirmek lazım. Oy vermeye gelince; asla.

Not: İYİ Parti'nin Mersin'de seçime girememesi için yapılan kumpastan dolayı parti değiştirme zorunluluğu ile benim dile getirdiğim hususun elbette benzerliği yoktur.

Fırat Çakıroğlu'nun kemiklerini sızlatan ziyaret
Mehmet Metiner bildim bileli ülkücü camiaya hep kin ve öfke duymuş, HDP'den önceki kapanan HADEP'de yönetim kurulu üyeliği yapmış birisi olup, etnik Kürt milliyetçiliği yapması ile dikkat çektiği için de AKP'de yerini bulmuştur. Ne zaman Türk milliyetçilerini sevdi de; şehidimiz Fırat Çakıroğlu'nun mezarını ziyaret edecek kadar ne zaman biz ülkücülere muhabbet besledi anlamak mümkün değil.
... 
Bu örnekten sonra Ahmet Türk'ün affını sağlayanların, elinden tutup rahmetli Başbuğ'un mezarını da ziyarete giderlerse hiç de şaşırmam.
...
Aslında bu denli yemişlik yutmuşluk; kaypaklık ve döneklik yanında garipsenecek bir durum değil de; garip olan kendileri dışında herkesin HDP'ye dokununca yanacaklarını topluma empoze ederlerken, kendilerinin neredeyse aşikar ilişkilerini görmezden gelmemizi bekliyorlar.

Not: İYİ Parti'nin Mersin'de seçime girememesi için yapılan kumpas ile benim dile getirdiğim hususun elbette benzerliği yoktur.

Hedef iki partili sistemdir
Numan Kurtulmuş "Hedef iki partili sitem" dediğinde; benim de buna dikkat çeken ve çoktandır dile getirdiğim; "İYİ Parti'nin kurulmasının da böyle bir sürece mani olmak adına Türk milliyetçilerinin geliştirdiği proje" olduğu; "Cumhur ittifakının hedefinin önce MHP'yi AKP'ye entegre etmek, sonra da asilime etmek" anlamındaki düşüncelerimi ifade ettiğimde; azatlık kabul etmeyen iflah olmaz biatcı kölelerin lincine tabi tutuldum.
...
Şimdi merak ediyorum; bunların içinden benden özür dileyecek birisi çıkacak mı diye?

''Sarhoştum hakim bey'' demek bir mazeret midir?
Zamanın "Cemaat"i şimdinin "Fetö"sü ile ABD'nin pezevenkliğinde bir araya gelip, izdivaç yapıp; sonra bu birliktelikten hasıl olan 15 Temmuz denen veledi zinasını peydahlayanlar her ne kadar "Serhoştuk hakim Bey" deseler de hakim; "Ama hedefinizi de şaşırmamışsınız, zevkinizi de yaşadınız. Bundan daha ötesine ne kalacaktı ki" diyebilecek bir hakim veya savcılar er veya geç çıkacaktır. 

Bir özür bir takdir
Uğur Işılak senden özür diliyorum.
... 
Mustafa Yıldızdoğan, sana gelince; biatcılığın hazzından yaptığın hatanın vahametini fark edememiş olabilirsin ama unutma ki; bu utanç seni bir ömür boyu gölgen gibi hep takip edecektir. 
...
Ozan Arif'in cenazesinin kalktığı gün cenazesine katılmak şurada dursun; adeta nispet olsun diye konser veren Mustafa Yıldızdoğan'ın bu vefasızlığını ülkücüler hiç unutmayacak.

MHP Kurumsal kimliğini yıpratmayalım
Görüş ve düşüncelerime değer veren gönüldaşlarımdan ricam; Balgat mukimi ve onun biatcı avenesi ile olan problemimizi MHP üzerinden anlatıp, dile getirmeyelim. Çünkü MHP kurumsal kimliği hepimizin göz bebeği olup; eğer bugün kendimize 'adam gibi adamız' diyebiliyorsak bu kurumsal kimliğin bize kazandırdığı nitelikler sayesinde olmuştur.
...
Bilmemiz gereken şu ki; MHP'nin "Kurumsallığı" değil, "Kurumsal iradesi" Balgat mukimi ve avenesi ile hükumet tarafından gasp edilmiştir. Bu iradenin gasptan kurtulması için verilen demokrasi mücadelesinde özellikle MHP kurumsal kimliğinin yıpranmasına fırsat vermemek gerekir.
...
Öyle bir süreç yürütülüyor ki; kurumsal iradesinin gasbı yanında, kurumsal varlığının da gasp edilerek önce AKP içinde asimile sonra da tamamen unutturulmak isteniyor. Şahsen benim şöyle bir öngörüm var. Cumhur ittifakı mahalli seçimlerde istediği sonucu alırsa Erdoğan-Bahçeli iradesi artık siyasi yapıyı AKP ve CHP ekseninde bloklaştırmak isteyecekler, MHP'yi AKP'te entegre edecekler. İşte sürecin böyle aşamaya varmaması için bir şekilde MHP kurumsal kimliğine sahip çıkmak, hele ki yıpranmamasına özen göstermek lazım. 

İddia sahibinin iddiası ile çelişmesi tam da budur
İdris Naim Şahin'e isnat edilen 'Fetöcü' yakıştırmasına mesnet teşkil edecek hiç bir belge ve hukuki soruşturma yok ama siyasetçi olarak İdris Naim Şahin de dahil tüm Fetöcü siyasilerin açığa çıkarılmasına mani olan ve meclis kararı ile tescil edilmiş belge var; Balgat mukimi ve avenesi ile AKP'dir. Demek ki bu anlamda gocundukları bir halleri söz konusu. Öyleyse çenenizi kapatıp, susacaksınız. 
... 
Not: Özellikle MHP demiyorum. Çünkü olup bitenlerin müsebbibi MHP kurumsal kimliği değil, O'nun iradesini hükumet desteği ile gasp etmiş Balgat mukimi ve avenesidir.

Tüpgaz kuyruğundan domates biber kuyruğuna
Allah, vicdansızca eleştirilerin aynısını ibret alsınlar diye getirir o vicdansızın başına musallat eder. Şahsen olup bitenlerden böyle bir kanaate vardım. 
...
Eğer kırk yıl önceki; o günün ekonomik şartları gereği (Kıbrıs savaşı, ABD ambargosu) oluşan tüp kuyruklarını bugünün siyaseti gereği sürekli gündeme getirirsen; Allah bugün de sana domates, biber, patlıcan kuyruklarını senin gözünün içine sokar. "Tüp" ithalata dayalı bir ihtiyaçtı. Oysa soğan, domates, biber, patlıcan ise dünyada kendi kendine yeten bir tarım ülkesi olan ülkemizde yetişen tarım ürünleridir.
...
Bunlar o kadar acımasız, o kadar merhametsiz ve insafsızlar ki; Allah'ın yağdırmadığı yağmuru bile Nurettin Sözen'den bilip; oy için bunun üzerinden propaganda yaptılar. Bir dönemi suçlu ilan etmek, yargılamak için Allah'tan geleni bile inkar ettiler.
...
Allah onlara bu hadsizliklerinin benzerini yaşatarak derslerini veriyor ya; benim şimdiki korkum da; bu yaz İstanbul'un susuz kalacağıdır. Kar neredeyse hiç yağmadı. Oysa ki kar suyu kaynak için çok önemlidir. İnşallah Allah bizlere acır da; onlara başka bir cezalandırma yöntemini başlarına musallat eder, sadece onlar etkilenir bizler de kurtuluruz, ne diyelim.
Mehmet Soral
soralmehmet@gmail.com