Seçimin muhasebesi

Mehmet SORAL

Hiç bir ankette Kemal Kılıçdaroğlu'nun Millet İttifakı'nın adayı olması şeklinde bir sonuç çıkmadı.

Her ankette sıralama şöyleydi:
Ekrem İmamoğlu
Mansur Yavaş
Meral Akşener
Kemal Kılıçdaroğlu
Bir süre sıralama böyle devam etti. Adayın belirlenmesi arifesinde ise...
Mansur Yavaş
Ekrem İmamoğlu
Kemal Kılıçdaroğlu
Meral Akşener
şeklindeydi.
Ancak ne var ki; CHP yönetiminin ve Cumhur İttifakı trol dayatması ile Meral Akşener'in "Kazanabilecek aday" tespiti ve gerçeği yerine Kılıçdaroğlu'nun aday olmasının hakkı olduğu görüşü hakim kılınarak aday gösterildi ve kaybetti.
Meral Akşener her zaman doğru tespitler yaptı ancak Millet İttifakı birleşenlerinin yanlış dayatma şeklindeki stratejileri nedeniyle itirazları karşısında linçe uğrayarak kendisini anlamayı değil anlamamayı tercih etmişlerdir.
Kılıçdaroğlu dayatmasından en büyük yarayı alan İYİ Parti olmuştur. Partinin toparlanması ve iddialı hale gelebilmesi için ittifaka falan son verip bağımsız ve bağlantısız siyaset yaparak kendi rüştünü bizatihi kendisinin göstermesi gerekir diye düşünüyorum.
Varını yoğunu ortaya koyarak, kuruluşundan beridir partiye emek verenleri, parası olanlar karşısında temayül yoklamasına sokup onları eletip refüze ederken yine hangi gerekçe İ.Naim Şahin'i Ordu'dan birinci sıra millet vekili adayı olmasını dayattı.
Bu cümlelerimin arkasından sıralayabileceğim o kadar çok şeyler var ki; gün o gün değil, iki örnek cümlemle aslında çok şey anlattığımı düşünüyorum.
 
Ümit Özdağ- Sinan Oğan ortak stratejileri
 
Sinan Oğan ve Ümit Özdağ farklı bir strateji ile Erdoğan'ın yanında oldular.
Ümit Özdağ ve Sinan Oğan bir gün önce aynı masada kahkahalar atarak fındık fıstık yiyorlar bir gün sonra nasıl oluyorsa Sinan Oğan Cumhur İttifakı'na yanaşıyor, ondan bir gün sonra da Ümit Özdağ Millet İttifakı'nın yanında yer aldığını açıklıyor.
Ama katılımını ilan ettiği gün öyle bir demeç veriyor ki; "Ben buraya geldim ama birileri de buradan acilen gitsin" dercesine daha önce Kılıçdaroğlu'na oy vereceklerini deklare eden HDP seçmenini tahrik edip oy kullanmamaya, Kılıçdaroğlu'nu tercih etmemeye zorladı.
Bu eğer kasıt değilse peki nasıl bir kötülüktür, birisi bana izah etsin.
 
Sinan Oğan, yaptığın yanlışın vahametinin sonuçlarını sağa sola saldırarak ortadan kaldıramazsın. Kimse seni aramadı, bizatihi bizleri kendi dağıttığın kartvizitindeki adresine davet ettin, biz de geldik seni bulamadık.
Dolayısıyla "Niçin bizi kandırdın?" diyorsak haklı nedenimiz budur. Hiç olmazsa yeni kartvizitine "Küllüye" yaz ki; arayan kolay bulsun.
 
CHP'nin içinde Truva atları
 
Siyasal İslamcıları meclise hem AKP, hem de CHP beraber taşırsa sahanın mağlubu belli değil mi?
Laiklik ve Atatürk ile barışık Haydar Baş'ın oğlu Hüseyin Baş'ı gerek İYİ Parti gerekse CHP listelerinden birinde yer vermediler ama Sadullah Ergin'e Cumhuriyet değer ve kazanımlarının kalesi Çankaya'da birinci sırayı verebildiler.
HDP'nin gölgesi, siyasal İslamcıların kamburu, paranın cazibesi, vefasızlığın çalımı ile akıbetimizin böyle olacağı aşikardı.
Kırk yıl sana inanmış ve adanmışları tasfiye et, yerlerine Recep Tayyip Erdoğan hegemonyasının on yılının ortağı olan siyasal İslamcıları listene al, meclise taşı... CHP hiç kusura bakmasın; Kılıçdaroğlu'nun dürüstlüğünün kazanmak için yetmeyeceği belliydi.
Tarafların seçim stratejisi göçmenler ve güvenlik üzerineydi ama en az Erdoğan kadar bu iki unsurun vebalinden sorumlu Ahmet Davutoğlu Millet Ettifakı'nın ortağıydı...
CHP'den seçilip de partilerine dönecek siyasal İslamcıların CHP'ye sadakatleri bakalım nereye kadar devam edecek. Bence CHP için turpun büyüğü geriden gelecek.
En az üç yıldır tüm TV programlarında CHP için yandaş besleme Cumhur İttifakı trollerine karşı nefes tüketip mücadele eden bir tek CHP'li araştırmacı, akademisyen, fikir adamı veya gazeteci vekil yapılmadı veya kazanabilecekleri sıradan aday gösterilmediler. Muhtemelen Sadullah Ergin hazretlerinin kazanmasını garanti altına almak içindi(!)