Neden Ortadoğu ve Asya sürekli karışıyor?

Nazım PEKER

Hiç merak etmediniz mi? Sahi neden Ortadoğu ve Asya karışıyor hep, bütün isyanlar, ayaklanmalar bu coğrafyada oluyor?   

Yine içimiz yanıyor. Biz Türk birliği, büyük Turan hayalleri kurarken Kazakistan karıştı.

Rusya neden çağrıldı? Hani bizim “Türk Devletleri Teşkilatı” kuruluşumuz vardı.  Nerede ak saçlı (!)büyüğümüz? Gerçi o da seçildiği gün; Rusya ve Çin doğal üyemiz demişti.

Batı neden karışmıyor?

Hiç düşündünüz mü? Düşünme melekenizi zorladınız mı neden diye?

Aklı kiralık, iradesi elinde olmayan arkadaş: sen Batı’da herhangi bir lidere; “Ben senin için ölürüm, G…nün kılı olurum” diye Tanrı niyetine tapanları, inananları, destekleyenleri gördün mü?

Göremezsin, duyamazsın

Çünkü oralarda demokrasi var, demokrasiyi içselleştirmiş akıllı, düşünen, eleştiren kitleler var. Biatçı, hırsız, arsız, tecavüzcü bendense iyidir diyen bir sürü yok.

"Bir kerelikten bir şey olmaz" diyenlere alkış tutan ne avuçlar ne de beyinler bulamazsın.

Liderler, partiler seçiliyor, hizmet ediyor. Edemiyorsa ya istifa ediyor ya da bir daha seçilmiyor.

Oralarda hiç kimse kutlu davadan bahsetmiyor; hizmete ve kalitesine bakıyor. “Sarayı evine mi götürecek” demiyor. İtibardan taviz verilmez diyeni değil, ne kadar hizmeti ne kadar paraya yaptırdığına bakıyor.

Hiç kimse Batı’da benim lider filanın karşısında bacak bacak üstüne attı, ona, buna, şuna heytt dedi, rest çekti demiyor. İlişkilerinde ve gayretlerinde bana ne kazandırdı, ülke ne kazandı diye ona bakıyor.

Siz hiç, “Ben Merkel için ölürüm!”, “Trump dik dur eğilme, seninle gurur duyuyoruz!” diyeni gördün mü?

Kimse siyasetten zenginleşmiyor.

Zenginleşmek isteyenleri devlet anında enseliyor.

"Olsun. Çalıyor ama çalışıyor" diyen salak bir topluluk yok. “Kaymak gibi yollar yaptı” diyen bir biatçı taraftar da yok. Nasıl ve kaça yaptırdın diye sorgulayan bir kitle var. Hükümetin görevi elbette yol yapacak diyen bir halk var.

Seçilenlerin görevi nedir; çalışmak, yollar, köprüler, havaalanları, limanlar yapmak. Halkını refaha kavuşturmak!.

Siz Batı’da, “Ne yapalım bundan öncekiler de çalmıyor muydu?” diyen fanatik bir taraftar göremezsiniz.

Ne yazık ki, siyaseten zengin olanlar hep Asya ve Ortadoğu ülkelerindeki siyasetçiler.

Halkları sürünürken onlar, onların aileleri ve şakşakçıları senin sırtından lüks yaşayıp sefa sürmekteler, servetlerine servet katmaktalar.

Ne yazık ki, petrol ve doğalgaz zengini Kazakistan, Türkmenistan hatta Azerbaycan bile fakirleri oynamakta.

Özgürlüğün olmadığı, fikir hürriyetinin, şeffaflığın kalmadığı, torpilin, adam kayırmanın, rüşvetin cirit attığı, devlet kurumlarının çöktüğü ülkeler; ne yazık ki bu tür kaosları yaşamaktalar.

Kazakistan’ın durumu ortada!.  Halk sokağa indi hükümet kaçtı. Ama devletin kurumsal devamlılığı olmadığı için ülke, Ruslara tepsi içinde sunuldu.180 bin Kazakistan askerinin yapamadığını 4.500 Rus askeri yaptı. Yazık değil mi? “İvan evine dön” demekle bu işler olmuyor.

Fransa’da sarı yelekliler haftalarca kaldı sokakta ne oldu? Demokrasi kazandı. Sonunda ortak akıl devreye girdi ve uzlaşıldı. Çünkü yöneten kendi halkından korkacak bir şey yapmıyor ki onları kendine tehdit görsün, dışlasın, ötekileştirsin. Demokrasi, medeniyet ve şeffaflık böyle bir şey işte!.        

Haklı bir tespit: Sevgili okurlarım yönünüzü nereye dönerseniz oraya benzersiniz. Çünkü üzüm üzüme baka baka kararır derler. Asyalılık ve Ortadoğululuk böyle bir şey, beş para etmez. 

Onun için modern, çağdaş, şeffaf olan yöne dönmeliyiz yüzümüzü.

Esen kalınız...