Muhalefet siyaseti İYİ yönetmeye başladı

Nazım PEKER

İYİ Parti, zorunluluktan doğmuş bir kadın harekâtıdır. MHP’nin bir türlü iktidar olamayışına ve siyaset üretemeyişine karşı, bir avuç yürekli insanın kongre istemesinin, MHP-AKP, Sn. Bahçeli-Erdoğan işbirliğiyle nasıl önlendiği ve Meral Hanım ve arkadaşlarının MHP’den ihraç edilme sürecini hepimiz biliyoruz.

Meral Hanım ve arkadaşları, bir parti kuracaklar mı aşamasını geçerek, İYİ Parki’yi (İP’i) kurdular. Paraları yoktu. Toplantı için salon vermediler, verilen salonların elektriklerini kestiler, her türlü engellemeyi; hukuku, bir silah gibi kullanarak yaptılar. Bunlar ahlaki ve etik miydi?

İYİ Parti, bütün engelleri birer birer aştı ve seçime girme yeterliliğini kazandı. Kirli oyun peşlerindeydi. Sn. Bahçelinin erken seçim isteği gündeme oturdu. Bunalan AKP ve Erdoğan, erken seçim için söyledikleri her şeyi unutarak; 24 Haziran’ da erken seçim kararı aldılar. Karar, TBMM’inden de jet hızıyla geçti. Uyum yasaları da aynı hızla geçmek zorunda!

Halkta "İYİ Parti’nin seçimlere girmemesi üzerine mi oynanıyor” endişesi oluştu. YSK, muğlak konuşmalarıyla seçmen üzerinde tedirginlik yarattı.

İleride oynanabilecek oyunlar ve olası hukuki engeller; CHP’den 15 milletvekilinin istifası ve İYİ Parti'ye jet hızıyla katılmasıyla kapandı; oyun bozuldu. Cumhur ittifakçılarının beklemediği yerden çıkan bu soru, sınavın kaderini değiştirdi.

Cumhuriyet ve demokrasi havalarında açıklama yapanların, birden bire ters yüz olmaları ve bu gelişme üzerine söyledikleri nahoş sözleri de tarih unutmayacaktır.

Oysa İYİ Parti'nin elinde, İYİ Parti’ye geçmek isteyen 36 milletvekilinin ismi zaten vardı. Ama Meral hanım ve İYİ Parti kurmayları, siyasi etik hesabıyla buna sıcak bakmamıştı.

Fakat oynanan ve oynanacak hukuk dışı ayak oyunlarını bozmak ve ülkeye demokrasiyi yeniden getirmek isteyen CHP’li 15 milletvekilinin istifası ve İYİ Parti'ye gurup kurdurmasıyla taşlar yerinden oynadı, birilerinin planı bozuldu. Böylece İYİ Parti 100 bin imza sıkıntısından kurtulduğu gibi Hazine'den yardım almaya da hak kazandı. (Ben bu yardımlara karşıyım)

Yapılan kamuoyu anketleri gösteriyor ki ilk turda Sn. Erdoğan’ın yüzde 38.2,  Sn. Akşener’in yüzde 37.4 lük bir oyu vardır. İkinci tur tahminleri de Sn. Akşener’in yüzde 60'lık bir oyla Cumhurbaşkanı olacağı yönündedir.

Sn. Temel Beyin: “AKP, ne yaparsa yapsın, nasıl pompalarlarsa pompalasınlar sonuç hüsrandır.” dediği gibi sonuç budur.

Sn. Bahçeli ve Erdoğan’ı kızdıran gelişme, soruların çalışmadıkları yerden gelmesidir. CHP, her türlü aleyhte söylemi göğüsleme pahasına demokrasi yolunda büyük bir özveride bulunmuştur. Kendilerini tebrik ederim. Sn. Kılçtaroğlu’nu kutlamamak ne mümkün.

Gezdiğim köy ve kasabalarda da halk, hem korkmakta hem de AKP’nin beceriksizliğinden usanmış vaziyettedir. Gübreye gelen yüzde 20'lik ÖTV zammı için, “Beyim gübreyi zenginler mi, yalılarda oturanlar mı kullanıyor?” sorusunu sormaktalar ve Sn. Erdoğan, belki de böylece: “Ben yoruldum artık, yönetemiyorum benden kurtulun”  mesajı mı vermiş olmakta acaba demekteler.

Sn. Akşener’in beyini ve oğlunu siyasette gören, bilen tanıyan var mı?

Türkiye 24 Haziran seçimlerinde ya tek adam sistemine "HAYIR" ya da güçler ayrılığı ilkesine dayanan parlamenter demokratik sisteme "EVET" diyecektir. Görüldü ki muhalefet, gündemi oluşturmakta ve siyaseti iyi yönetmektedir. Bir söz vardı: "Şeytana pabucu ters giydirmek."

 Hayırlı olsun.

Esen kalınız.