Lütfü Türkkan: 2021 Yılı 'Vatandaşı ayakta tutma yılı' olmalı

İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan TBMM'de yaptığı açıklamada gündemi değerlendirdi. Türkkan'ın açıklamaları şöyle:

"BU DÜZEN, SÖZDE DEMOKRASİDİR
Türkiye, her geçen gün sözde demokrasi diye anılacak şekilde üçüncü dünya ülkesine dönüşüyor. Örneklerini Diktatör İdi Amin’in Uganda’sında görebileceğiniz görüntülere üzülerek şahit oluyoruz. Ne diyordu Eski Diktatör İdi Amin: “İfade özgürlüğü var ama ifade ettikten sonra olacakları garanti edemem” Türkiye’de yaşananlar İdi Amin gibi diktatörlerin icraatlarına benziyor.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, evinin önünde silahlı ve sopalı beş kişi tarafından saldırıya uğradı. Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu aracına binerken, Avukat Afşin Hatipoğlu bürosuna girerken saldırıya uğradı. Tek adam düzenine geçtikten sonra tüm bu yaşananlar sınır tanımadan devam ediyor.

Sayın Meral Akşener’in evinin önünde, üstelik de bir kadına karşı toplanan o aciz ve meczup kalabalığı hepiniz hatırlıyorsunuz. Bunların beraat ettiklerini de biliyorsunuz değil mi? Bunlar Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yönettiği Türkiye’de oluyor. Hatta acizliklerine Sayın Akşener’i hapisle tehdit ederek devam ettiler. Yetmedi, iffetine, namusuna dil uzattılar.

Çubuk’ta Sayın Kılıçdaroğlu’na karşı yaşananları hatırlayın. Amaçlarına giden yolda bir inek hırsızını nasıl meşrulaştırdıklarını hepimiz gördük.

Cumhurbaşkanı Erdoğan siyasetçi ve gazetecilere yapılan saldırılara karşı sessizliğini muhafaza ediyor.  Bütün bu eylemlerin aslında Ak Parti’ye yönelik, kendisini de zora sokacak işler olduğunun farkında mıdır sizce? 
Muhalefetin can tehdidi yaşadığı, basının susturulduğu ve yargının bağımlı kılındığı bir ülkede sözde demokrasi, sonuç değildir, bilinçli bir tercihtir. Bu düzen, sözde demokrasidir. 

KENDİLERİNİN İNANMADIĞI DEĞERLERİN İÇİNİ BOŞALTMAKTAN
BAŞKA BİR ŞEY YAPTIKLARI YOK
2021 yılı reform yılı olacak dediler. Reformlar önce beyinde başlar. Yani inandığınız şeyi yapabilirsiniz. Demokrasiye, hukuka, ifade özgürlüğüne, yargının bağımsızlığına ve insan haklarına inanmıyorsanız reform falan yapamazsınız. Bu kavramlar AK Parti’nin içselleştirdiği konular değil. Tek adam dışında içselleştirdikleri hiçbir şey yok. Kendilerinin inanmadığı değerlerin içini boşaltmaktan başka bir şey yaptıkları da yok.

2021, REFORMLAR DEĞİL AMA GEÇİM DERDİ YILI OLACAK
Yoksulluk giderek artıyor. Milletin gerçek gündemi ekonomi. İktidar boş konularla gündemi istediği kadar meşgul etsin.

Her önüne gelene terörist demek, muhalefeti sokak terörüyle korkutmaya çalışmak karın doyurmuyor.
İktidar yalan söylemek konusunda Trump’la yarışa dursun. Millet artık iktidarın yalanlarına kanmıyor. Vatandaş evde tenceresini kaynatamıyor. 1 liralık ekmek için metrelerce kuyruğa giriyor. İktidar ve küçük ortağı; vatandaşa çözüm sunmayı bırakın, 1 liralık ekmeğe bile el uzatacak kadar alçalıyor. 

Çarşı – Pazar yangın yerine dönmüş. Türkiye, OECD ülkeleri arasında gıda fiyatlarında yüzde 20’yi aşan artışla zam şampiyonu. 50 yıl önce yaşanan tüp kuyruklarını anlatarak iktidar olanların, 18 yılın sonunda Türkiye’de insanları ucuz ekmek, ucuz sebze ve meyve kuyruklarına mahkum ettiğini görüyoruz.

Bu fotoğrafa iyi bakın. Burası Kayseri. Eksi 4 derecede ayazdaki kuyruğa bakın. İnsanlar ucuz elma alabilmek için sonunu göremediğiniz kuyruğa giriyorlar. Diyanet üzerinden “akşam pazarı fetvası” çıkarana kadar, pazardan artanları toplayan insanlara çare olun. Çare olmazsanız eğer 2021 yılında Türkiye’de yoksulluk 2 katına çıkacak. Yoksul insan sayısı 20 milyona dayanacak. 

2021 YILINDA GIDAYA ERİŞMEKTE ZORLUK ÇEKECEĞİZ
Türkiye 2021 yılında gıdaya ulaşmada zorluk yaşayacak. İki konu var bununla alakalı bir; öncelikle Türkiye’nin ithalata dayalı bir tarım politikasına ihtiyacı var. İnsanlar beslenmek için ülkeye gıda ithalatı yapmak zorunda başta yağ olmak üzere, hububat ürünleri olmak üzere. 128 milyar Merkez Bankası’ndaki döviz buharlaştıktan sonra ithalatta problem yaşayacağız. İkinci olarak, pandemiden sonra bütün dünya ülkeleri gıda ithalatı konusunda ciddi önlemler aldı. Örneğin Rusya yaklaşık 11 aydır yağ ihracatına müsaade etmiyor. Türkiye gıda ithalatı konusunda ciddi sorunlar yaşayacak. Gıdaya erişimde bütün dünya zorluk çekecek ama Türkiye çok daha fazla hissedecek.  

Bir yandan yüksek enflasyon ve hızla artan hayat pahalılığı, diğer yandan pandemiyle birlikte hızla artan işsizlik. Toplum büyük bir çöküşün eşiğinde.  Hepimiz her hafta bir intihar haberiyle sarsılıyoruz.  Yoksulluk intiharları giderek artıyor. İnsanımız iş ve aş diyerek canına kıyıyor. 

18 yıllık A Parti iktidarı gençlerimizin de umudunu ve geleceğini çalıyor. Gençlerimiz iktidar yüzünden ülkelerine olan inançlarını giderek kaybediyor. Bu iktidar 20’li yaşlarında gencecik çocukların yaşama sevincini söndürüyor. Bir bakıyorsunuz KPSS Türkiye birincisi ya da ikincisi mülakatta eleniyor. Onun yerine mülakat puanı yüksek olan liyakat sahibi olmayan bir arkadaşımız geliyor. Yandaşlar tüm köşeleri kapmanın derdinde. Nepotizm zirve yapıyor. Yılarca dirseklerini çürüten, sınavdan sınava koşturulan diplomalı gençler, diplomasızların terfi ettiğini gördükçe çaresizliğe bürünüyor.

Bakın en son örnek; Çanakkale’de 28 yaşındaki işsiz genç Abdullah Kiriş “Artık kuracak bir hayalim de, hayattan bir beklentim de kalmadı” diyerek, intihar girişiminde bulundu. Bu gençlere umut olmak için, bu gençlere gelecek kurmak için siyaset yapmıyorsak, dükkanı kapatıp gidelim. Ne oldu da bu gençler bu kadar umutsuzluğa mahkum oldular? 18 yılın sonunda ülkenin geldiği nokta bu maalesef. 2021 yılı bütçesinde gençlere yer yok ama o yandaşlar bütçenin her sayfasından çıkıyor.

BUNUN ADI SOYGUNDA REFORM 
Bütçedeki tahmini cari açık 250 Milyar lirayı aşarken, yandaşları doyurmanın sırası mı?  2021 bütçesinde müteahhitlere ayrılan aslan payı derhal iptal edilmeli. Şehir hastaneleri için yandaşlara bu sene için 10 milyar kira ödemesi yapılacak. Hani devletin cebinden tek kuruş çıkmayacaktı? Karayolları bu sene geçmeyen araç geçiş garantileri için 15 Milyar lira ödeyecek. Bunun adı soygunda reform. 

Bu sene bari; yemeyin, yedirmeyin, çalmayın, çaldırmayın; Elhamdülillah demesini öğrenin. Ya yeni saraylara ne demeli? Saray yaptırmanın sırası mı? Millet perişan haldeyken kimler hangi vicdanla Marmaris ve Ahlat’daki saraylarda oturabilir.  Millet 1 liralık ekmek için karda kışta kuyruklarda sürünürken, iki yeni sarayın maliyeti 740 milyon TL. Ama vatandaşa gelince para yok, kasa boş. Saray yaptır yandaşlara yedir elhamdülillah demeden sofradan kalk tabi kasa boş olur. 

DOĞRUDAN HANE DESTEĞİ SUNULMAZSA 8 MİLYONA DAYANAN
MUTLAK YOKSULLUK SORUNU ORTAYA ÇIKACAK.
Eğer bu saydığım milyarlarca lira; yandaşlardan kesilip vatandaşa doğrudan gelir desteği olarak aktarılmazsa bu yıl sosyal bir felaketle karşı karşıyayız. Yoksa OECD rakamlarına göre yüzde 14 olan yoksulluk yüzde 25’e çıkacak. Ama en önemlisi doğrudan hane desteği sunulmazsa 8 milyona dayanan mutlak yoksulluk sorunu ortaya çıkacak. Dikkat edin yoksul demiyorum, mutlak yoksul diyorum. Yani 8 milyon insan karın tokluğuna bile muhtaç olacak. 
Bir de bu tabloya 2021 yılında ödenemeyen banka kredilerini ekleyin. İktidar tüm bunlara seyirci kalmaya devam ederse vatandaş 2021 yılını ağır borç yükü altında geçirecek. Vatandaşın yıkımı esnafın da yıkımı demek. Esnaf yıkılırsa tüm bu saydığım sorunlar işsizlikle birlikte büyük bir patlamaya yol açar. İşçi çıkarma kararını iki ay daha uzattılar, iki ay sonra ne yapacaklar? 

İflasları önlemek ve ekonomik sistemi ayakta tutabilmek için İktidar daha ciddi adımlar atmak zorunda. Ciddi adımlar derken 500 Lira kira yardımından bahsetmiyorum. Esnafın ve vatandaşın elektrik, su ve doğalgaz faturalarından alınan vergileri İktidar en az 6 ay durdurmak zorunda. Çalışmayan esnaftan stopaj alıyorsunuz. İşçi sigorta primlerini ve maliyetlerini İktidar en az 6 ay üstlenmek zorunda. 

Kaynak yok demeyin. Yaklaşık 1 Trilyon liralık 2021 bütçesinden bu Millete kaynak ayırmak zorundasınız. Milyarlarca lira vergi istisnası getirdiğiniz Kalyon inşaat ve 5’li çetenin diğer ortaklarına ödeme yapmak zorunda değilsiniz. Ama vatandaşa ödediği vergilerin karşılığını vermek zorundasınız.

2021 YILI VATANDAŞI AYAKTA TUTMA YILI OLMALI
2021 yılı vatandaşı ayakta tutma yılı olmalı. Ekonomide oluşan hasarlar elbette düzeltilir. Elbette yeniden ayağa kalkabiliriz. Ama bunun için yapısal reformları bir an önce hayata geçirmemiz lazım.

Nedir bu yapısal reformlar? 

-Demokrasi bütün kurum ve kurallarıyla işletilmeli, 
-Evrensel hukuka dair bütün kurallar ülkemiz hukukunda da geçerli olmalı.
-Yargı; İktidar vesayetinden kurtulup mutlak bağımsız olmalı.
-İnsan hakları konusunda her geçen gün geriye giden Türkiye, gerçek anlamda insan hakları savunucusu ülke olmalı.

Bütün bunlar olduktan sonra ekonomiyi ayağa kaldırmak çok kolay. 

BURADAN MUHALEFETE TAKOZ DİYENLERE SESLENİYORUM;
Türkiye’nin önündeki tek takoz, getirdikleri bu ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Türkiye’nin en büyük sorunu Tek Adam düzeninin getirdiği ekonomik yıkım ve yoksulluktur. 

O yüzden konuşmamın başında belirttiğim gibi 2021 yılı “geçim derdi” yılıdır. Bu derdi bitirmenin tek yolu Güçlendirilmiş ve İyileştirilmiş Parlamenter Sisteme dönmek ve bir erken seçimden geçiyor. Toplumsal ve ekonomik yıkımı durdurmanın tek yolu öncelikle bir erken seçim. Tek adam düzeni mutlaka kaybedecek ve demokrasi kazanacak. Türkiye’de refahı, huzuru ve istikrarı sadece bu şekilde tekrar inşa edebiliriz. 

KAPALI SPOR SALONLARINDA KALABALIK AK PARTİ
KONGRELERİ YAPILABİLİYOR AMA LOKANTALAR AÇILAMIYOR
AK Parti, kapalı spor salonlarında hınca hınç kalabalık toplantılar yapıyor. Bunun en yakın örneğini dün ve bugün yapılan kongrelerde gördük.  Bu kongrelerde kapalı spor salonları hınca hınç doldu, sosyal mesafe kuralına uyulmadı, pek çok kişi maske takmadı. 

Bakın bu fotoğraf AK Parti İl Kongresi’ne ait. Kongre kapalı spor salonunda ve sosyal mesafe kuralları göz ardı edilerek yapıldı. Türkiye’de çok uzun süredir lokantalar kapalı, iki milyon insan işsiz. Bu fotoğrafta görünen hastalık yapmıyorsa o lokantalar niye kapatılıyor, o insanlar niye işsiz. Eğer kongreleri böyle yapabiliyorlarsa lokantalara da düzenleme getirerek biran önce açmaları lazım. 

ALINAN ÜCRET İADE EDİLMEZ KURALI BURADA DA ÇALIŞIYOR
Milli Eğitim Bakanı Selçuk 15 Şubat’ta okulların açılması ile ilgili ilke kararı aldık dedi. 15 Şubat’ta okullar açılacakmış. İkinci dönem ücretlerini de tahsil eder böylece özel okullar ve tabii ki özel okul sahibi Milli Eğitim Bakanımız. Sonra bakarız, vaka çoğalır, tekrar kapatırız. Alınan ücret iade edilmez kuralı burada da çalışıyor.  Okulların açılıp açılmayacağı konusunda Hükümet somut önlemler yerine papatya falına bakıyor. Aylardır söylüyoruz, öğretmen ve personel sayısı artacak, derslik sayısı artacak, okullara temizlik malzemesi temin edilecek. Kaynak mı? Yandaşlardan kesin, eğitime aktarın.

MECLİS GENEL KURULUNDA GÜNDEME ALINMALI 
Meclis Genel Kurulu verilen aranın ardından haftaya Salı günü tekrar açılıyor. Birçok kanun teklifi, araştırma önergesi de gündeme alınmayı bekliyor. 

Hayvan hakları yasası uzun zamandır kamuoyunun çıkmasını istediği bir yasa örneğin. Herkes söz verdi hala yok. Hayvan Hakları yasasını biran önce Meclis’e getirmeliyiz. Hayvana şiddetin, eziyetin arttığı bir dönemde biz de bu yasanın bir an önce Genel Kurul gündemine gelmesini bekliyoruz. 

Yine çok güncel; yaklaşık 5,5 ay önce verdiğimiz, Görevi başında vefat eden sağlık çalışanlarının ailelerine, emekliliğe hak kazanılmış olup olmadığına bakılmaksızın ölüm aylığı bağlanabilmesi ile ilgili Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair kanun teklifi. 

Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti, ama söylemeye devam edeceğiz. EYT’liler Meclis’ten haber bekliyor. 3600 Ek Gösterge beklentisi var, bunun ele alınması lazım. Emekliler için intibak yasası. Bu konuların da Meclis tekrar açılır açılmaz genel kurul gündemine gelmesini bekliyoruz. 

VATANDAŞ GSS PRIM BORCUNU ÖDEYEMEDİ 
Yoksulluk ve işsizlik nedeniyle milyonlarca vatandaşımız GSS prim borçlarını ödeyemedi. Borçlarının yeniden yapılandırılarak faizlerinin silinmesine, 12-18 ay taksitlendirilmesine ve 2 yıl içinde 3 kez ertelenmesine rağmen ödenemedi. Yoktan anlamayan bir İktidar var. Şanssızlığı o vatandaşın. Vatandaş 1 liralık ekmek kuyruğunda. Ne priminden bahsediyorsunuz?

Her yere üniversite açmayı akıl eden iktidar; inşaat ve AVM dışında istihdam alanı yaratmadı. İş yok, dolasıyla sosyal sigortası da yok insanların. Sorunu çözeceklerine, her zamanki gibi yine sorun yarattılar. 

GSS primi denen bu garabet bir an önce son bulmalı. Babalarının eline bakan gençlerimizi, bir de GSS primi ile borç yükü altında ezmeyin. Bakın o çocuklar şimdi hastanelere borçları yüzünden gidemiyor. Parasını ver, muayene ol diyorlar. GSS primini ödeyemeyen, hastane masrafını nasıl ödesin. Pandemi döneminde, sağlığın bu kadar önemli olduğu bir süreçte GSS borcu var diye insanları hastaneye almamak inanılır gibi değil. 

Maske dağıtmayı bile beceremeyen İktidardan başka bir şey beklemek hata olurdu. Bu yanlıştan bir an önce dönülmeli. Geçmeyen araca, gitmeyen yolcuya para buluyorlar, ücretsiz sağlık hizmeti sunmaya kaynak yaratamıyorlar. 5 Milyon Suriyeli’ye bakan İktidar, GSS borcu olan 5 milyon vatandaşımıza bakamıyor."