Kurban bayramı kalksın mı

Hülya SEZGİN

İyisiyle kötüsüyle; doğrusuyla yanlışıyla bir kurban bayramını daha geride bıraktık. Kimbilir nerelerde neler neler yaşandı...

Bayramlar bizim dinimizin gereği. Amacına uyulduktan sonra çok da güzel hani. Amaçları şöyle bir gözden geçirelim bakalım. Bu bayram hangileri olmuştur irdeleyelim...

Bir kere derler ki küsler barışır  bayramda. Bu bayram barışan oldu mu acaba? Bana sorarsanız  eğer dost olamıyorsak, benim “ak” ımı sen ille de kara görüyorsan ve “Bu kara” diye benimle didişiyorsan; kıskançsan, hazımsızsan, çekemiyorsan ben seninle neden dost olayım arkadaşım. Dinimiz can ciğer kuzu sarması ol demiyor ki! “Küs olma.” diyor. “Bir yerde burun buruna gelince ne yapsam da göz göze gelmesem, sinirlerim zıplamasa.” diye zor durumda kalma diyor. Bu tanışıklık yürümüyorsa karşılaştığında rahatsız olmadan hafifce tebessüm edecek kadar dost kal yeter bence!..

Çocuklar sevindi mi peki? Et görmeyen evlere et girdi mi? Yoksa küplere mi basıldı kavurmalar. Tekerlek tekerlek yapılıp divanların altına mı sokuldu. Durumu iyi olmayan bir teyze var. Yolda karşılaştık. Bana şikayette bulundu. “Aman yavrum kurban kurban... kimseden et görmedik. Aha şu aşşa komşu yollamış. O da avuç içi kadar, şirden gibi bişey!”

Rahmetli babam derdi ki “Kurban kesilince dört eşit parçaya ayıracaksın. Herbirini numaralayıp kura çekeceksin. Kurada çıkana göre dörtte biri senin, dörtte biri akrabanın, dörtte biri komşularının, dörtte biri de fakirlere verilecek.” derdi. Oysa sanki teyzenin anlattığına göre güzel yerler bana, beğenmediğim yerler bir iki kişiye gönder gitsin yapıyorlar kimileri...

Bir de son günlerde moda oldu. Özellikle sosyal medya ortamında çığırtkanlık yapanlar var.

 “Hayvanları kesmeyiiin. Kurban kaldırılsııın. Koyunlara yazııık! Danalara günaaah!..”

Sanırsın bu arkadaş hayatında et yemedi. Sen bütün bir yıl boyunca gelsin mangallar, gitsin ızgaralar... balık-rakılar... sanki onlar hayvan değil!.. Sanki kurban bayramı haricinde kesilenler can değil!.. Bayılıyorlar tribünlere oynamaya. Arkadaşım şaşkın olma. Hayvansal protein vücudumuzun en önemli yapı taşlarından biri. Özellikle çocukların ve yaşlıların beslenmesinde olmazsa olmazlardan. Eğer tam vejeteryansanız bunu kuru bakliyattan belli bir oranda alabiliyorsunuz ama öyle bir nimet ki balığın değeri tavuğu, tavuğun değeri ise kırmızı eti tutmuyor. Özellikle kırmızı et en önemlisi...

Bir yere kadar o çığırtkan arkadaşlara ben de katılıyorum. O yer neresi mi? Vahşet!.. Ehilsiz ellerde hayvanların nerede ise işkence düzeyinde acı çektirerek kesilmesine karşıyım. O hayvanları ellerinden kaçırıp dağ tepe kovalamaca oynayıp hayvanın yaralanmasına neden olanlara karşıyım. Hayvanları götürürken yerlerde süreklemelerine, tepetaklak götürmelerine karşıyım. Sağlıksız pis koşullarda yapılan kesimlerde işkembesinden çıkanın, tozun toprağın yenecek  ete karışmasına karşıyım. Günlerce sokaklarda hayvan artıkları ve kan gölü olmasına, her yerin kan kokmasına karşıyım...

O hayvanların acımasızca çoluk çocuğun gözü önünde kesilmesine karşıyım. Sonra o çocuklar o travmayı kolay kolay belki de hiç atlatamıyorlar. Uykularından korkarak, ağlayarak uyanıyorlar. Kimisinde de  ters tepiyor, gaddar olup kedi kesmeye kalkışıyor!..

Yoksa modern koşullarda temiz pak, acısız işkencesiz yapılan kurban bayramına neden karşı olayım ki!.. Zaten özüne inersek dinimiz de bunu emretmiyor mu?
Ama biz nedense asıl amacı hep unutturuz. Kurban neden kesilir sorusunu da ille kan akıtmak olarak yanıtlarız. Din büyüklerimiz bile bu işin en ince ayrıntısına girip araştırmazlar.

Şöyle bir örnek vereyim isterseniz:
Elinizde kurban kesecek kadar kenara ayırdığınız bir para var. Ve öğrendiniz ki durumu iyi olmayan bir ailede ameliyat olmazsa ölecek, yaşama umutla bakan mini minnacık bir yavru. Kurban parası kadar bir bedelle ameliyat olursa yaşayabilecek olan hasta bu çocuğa kurban parasını vererek ömür hediye etmek mi, yoksa kurban kanı akıtmak mı Allah katında daha değerlidir sorarım size? 

Hülya Sezgin/ hulyasezgin@hotmail.com