Bugün Ankara'nın köylerine uzandık. Sohbet durağımız Hisarlıkaya Köyü muhtarlığı ile Ballıkuyumcu Köyü muhtarlığı idi.
Önce Hisarlıkaya Köyüne geldik. Evler birbirine uzak, genelde iki katlı konak görünümünde, büyük bahçeler içinde ve bu bahçelerde sebze yetiştiriliyor, bolca da meyve ağaçları var. Çok yeşil bir köy.
Köyün muhtarı Rüstem beyle uzunca sohbet ettik. Önce partimizin adını söyleyerek tanıştık ve buralara gelme amacımızı söyledik. Muhtar bey ekili dikili arazileri ve besi çiftlikleri olan birisi. Yaşadığı evin arka tarafında 200 koyun beslediği büyükçe bir ağıl, onun biraz ötesinde 700 büyükbaşlık besi yeri var. Büyükbaşları satıp bitirmiş, tekrar çoğaltacağını söylüyor. Etraftaki çoban köpekleri zincire bağlılar ve pür dikkatler.
Bu köyde hayvancılık çok fazlaymış, aynı zamanda çiftçilik de yapılıyormuş. Köyde tarımsal sulama suyu yok, şebeke suyu var, bir de şimdi pek izin verilmese de kuyu suyu var. Etrafta ekili araziler epeyce mevcut, yetiştirilen ürün ise arpa ve yulaf. Benim arazim arpa ekili ancak arpaların yarısının içi boş diyor muhtar.
Bu köyde insanların olacağı bir kahve aradım oturup sohbet edeceğim, kahve yokmuş bu köyde dedim, nedeni insanlar hep çalışıyor mu, o yüzden mi diye sordum. Evet dediler bu köyde insanlar hep çalışırlar, kahvede oturacak zamanları yoktur. Muhtarın oğlu, hanımı, yardımcısıyla da sohbet ettik.
Bir köy kadınının bu köyden örnekle günlüğünü şöyle anlattı muhtar bey;
Kadın sabah 6 da kalkar, önce hayvanların yemi verilir sonra sağım yapılır, sonra hayvanın biraz da olsa hareket etmesi için köy içindeki su arkına sulamaya götürülür ve geri getirilir. Sonra evin kahvaltı vs işleri gelir, öğleye kadar işler bitirilir. Çiftçilik varsa öğleden sonra o işlere gidilir, akşam üzeri gene hayvanların bakımı sağımı derken sabahki işler aynen tekrarlanır. Yani bir köy kadını çok çilekeştir, çok çalışmak zorundadır.
İkinci durağımız Ballıkuyumcu Köyü idi. Muhtarlık binasına gittik, muhtarın yardımcısı Oğuzhan bey vardı, onunla sohbet ettik. Köyün konumu, geçimi, nüfusu, ekonomisinden siyasete kadar her şey girdi sohbetimize. Bu köyde evler daha sık ve bir arada.
İki köy arasındaki mesafe 4-5 km civarı. Ballıkuyumcu Köyünde hayvancılık var ama çok fazla değil, tarım ön planda. Her iki köy de Ankaralıların (çok olmasa da) yayla mantığıyla kullandığı köylermiş. Diğer köyde köy kahvesi yoktu, sizde de yok mu diye sordum. Bu binanın (Muhtarlık binası) altı köy kahvesi olarak kullanılıyormuş ama sadece akşamları. Yani bu köyde de insanlar gündüz çalışıyor, tarla bahçe işinde, akşam köy konağına gelebiliyorlar. Eskinin Köy Odası şimdinin Köy Konağı olmuş.
Bugün rastgele gittiğimiz bu iki köyümüzle gurur duydum, ne güzel köylerdi.
Hisarlıkaya köyü muhtarı Rüstem beye ve Ballıkuyumcu köyü muhtar yardımcısı Oğuzhan beye sıcak karşılamaları, köyleriyle ilgili detaylı bilgi paylaşımları ve ziyaretimizden memnuniyet duyduklarını belirtmeleri bizim için memnuniyet vericiydi. Kendilerine teşekkür ediyoruz.
Duygu SUCUKA
Yükselen Türkiye Partisi Genel Başkanı