Keşişlerin rüyası Sümela…

Hülya SEZGİN

Devam-3
 4 Temmuz 2012… Bu günkü  gezi durağımız Sümela Manastırı…
Daha önceki yıllarda da görmüştüm ama gene de Sümela’yı görmek beni heyecanlandırdı. Kilisenin MS 365-395 tarihleri arasında Hristiyanlığı yaymak amacı ile  inşa edildiği sanılmakta imiş. İlk kuruluşundan sonra manastır haline dönüşmüş. Karadeniz Rumları arasında anlatılan bir efsaneye göre Atina'lı Barnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı rüyayı görmüşler; rüyalarında, İsa’nın öğrencilerinden Aziz Luka’ın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem'in bebek İsa’yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela'nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz olarak deniz yoluyla Trabzon'a gelmiş, orada karşılaşıp gördükleri rüyaları birbirlerine anlatmış ve ilk kilisenin temelini atmışlar.

Anımsarsanız 2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti  Hükümeti'nin izni ile Hıristiyanlarca Meryem Ana'nın göğe yükseliş günü olarak kabul edilen ve kutsal sayılan 15 Ağustos günü 88 yıl aradan sonra ilk ayin düzenlenmiş, ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmişti.
 
Kilisenin içi fresklerle kaplı, iç duvarlarında Meryem'in doğuşu ve mabede sunuluşu, tebliğ; İsa'nın doğuşu, mabede sunuluşu ve hayatı; İncilden resimler, Meryem'in ölümü ve havariler, Ademin yaratılışı, Havva'nın yaratılışı, Tanrı'ın tembihi, İsyan (Adem ile Havvanın yasak meyveyi yemeleri), Cennetten kovulma; Yeniden dirilme, Kabirde bir melek, Nikail ve Cebrail resmedilmiş.
Tam 1.150 metre yükseklikte nasıl yaptılar, nasıl malzeme taşıdılar aklım şaştı.  Merdivenleri gece toplar, gündüz indirirlermiş.

Acıkmıştık. Sümela Sosyal Tesislerine geldik. Burada serviste kargaşa yaşanıyor. Personel hem bilinçli değil, hem de yetersiz. Bizden sonra gelen bir masaya (sanırım bahşişi baştan vermişlerdi) bir hürmet, bir hürmet… servis yaptıktan sonra tam 12 poz da resim çektiler… Biz açlıktan masadaki bir önceki servisten kalma ekmekleri bile yedik. Sonunda isyan edince bize servis yaptılar. Neyse tereyağında kızarmış çıtır çıtır nefis alabalıkları mideye indirdikten sonra kuymakla taşlandırdık. Derenin şırıltısı ve o harika doğa atmosferi içerisinde olan olumsuzlukları da unuttuk…
 
Dağ dağa kavuşmaz hesabı Sabik (Heykeltraş Sebahat Yıldırım) Mersin’den Çipura Tur’un sahibi İbrahim Kırmızıer’le karşılaşmaz mı? Hepimizi tanıştırdı. İbrahim bey renkli ve saygın bir kişilik ve İçel Sanat Kulübü’nün en aktif üyesi imiş. Birlikte oturduk, çay içtik, keyifle sohbet ettik… Gene Mersinli renkli bir kişilik olan naif ressam Doğan Akça ile ilgili pek hoş, fıkra gibi anılar anlattı İbrahim bey…
 
Bir yağmur, bir yağmur…lahana gibi kat kat giyinmişim, üzerimde yağmurluk… gene de içim titredi. Şoförümüz Ali Bekar 28 yaşında, evli ve 4 yaşında bir oğlu var. Saygılı, beyefendi… Gezimiz boyunca elinden geldiğince bize yardımcı olmaya çalıştı. Üşüdüğümü görünce “Abla kaloriferi yaktım, birazdan ısınırsınız.” dedi. İzmir 38 derece biz Trabzon Sümela’da kalorifer yakıyoruz!..
 
5 Temmuz 2012 Bu gün Haydar Durmuş hoca’nın müzesine gittik. Emekli olalı 17 yıl olmuş. Şimdi bir resim malzemeleri satan kırtasiye dükkanı işletiyor. Evinin bazı katlarını müze olarak düzenlemiş. Hem kendi hem de Türk ressamların resimleri sergileniyor…
 Akşam sponsorlarımızdan Bahadır Woskvagen’in Marina Balık’ta verdiği yemekte lezzetli yemekler eşliğinde çalan canlı müzikle halkların bütünleşmesi, kaynaşması yaşandı. Misket de oynadık, kolbastı da…horon da teptik, Rus halk dansı da ettik. Siyasiler halkları ayrıştırıyor ama sanat birleştiriyor…
 
6 Temmuz 2012 Sponsorlarımızdan Forum Trabzon AVM’de  Ali Kurtuluş Şavlı’nın Anadolu Rak konserini dinledikten sonra katılım belgeleri ve plaketler verildi. Ali Kurtuluş tok sesi ile Cem Karaca’dan ağırlıklı parçalarla bizi coşturdu. Yeni albümü çıkmış. Sosyal yönü kuvvetli bir genç arkadaşımız. Gönüllü destek konserlerine gidiyor. Buraya da böyle gelmiş taaa İstanbul’dan.  Bana da hem katılım belgesi, hem de desteklerimden ötürü plaket verdiler sağ olsunlar…

Benim Svetlana belgesini alırken mikrofona” I love you julya” diye bağırdı. Tamara “Türklere aşığım, güneşe aşığım, Türkiye’ye Trabzon’a aşığım. Bana göre Şükran hanım Dünya Kültür Bakanı.” dedi. Sibiryalı arkadaşımız ise “Dil bilmememize rağmen herkes bize mimiklerle, gözlerle, hareketlerle yardımcı oldu; bizi sahiplendi.” derken gözleri dolu doluydu…
 
Devam edecek…
Hülya Sezgin / Kültür sanat bölüm yönetmeni
www.haberhurriyeti.com