Kem söz sahibine aittir

Adem ARI

Başkanlık ve milletvekilliği seçimleri öne alındı. Ancak 16 Nisan referandumundan sonra çıkarılması gereken hiçbir uyum yasası çıkarılamamış, İktidar hazırlıksız(!) yakalanmıştı.

İYİ Parti erken seçimi bekliyor ve hazırlıklarını yapıyordu. Aylar öncesinden başkan adayını açıklamış, 2017 sonunda seçim kanununda -kendine göre- istenen şartları yerine getirmişti.

Ancak Erdoğan; erken seçim isteyenleri hainlikle dahi itham etmişti:

Türkiye hemen erken seçime gider mi? Bu çok çirkin bir yaklaşım, demokrasi halkın verdiği yetkiyi, verdiği tarihten evvel almama anlayışıdır… Erken seçim çığırtkanlığı yapmak, o ülkenin lehine değil, o kişilerin de lehine değildir. Ve bu, ülkeye çok açık söylüyorum; ihanettir" diyordu.

Bu durum karşısında AKP’li yöneticiler hemen yeni duruma intibak ediverdiler: Bozdağ:

“Partimiz yetkililerinin erken seçim konusunda sarf ettiği sözler samimidir. Ana muhalefetin ifade ettiği gibi 'erken seçim vardı, yokmuş gibi davranıyorduk' gibi bir şey söz konusu değildi. 'Daha önce şöyle demiştiniz, şimdi böyle dediniz'gibi ifadeler kullanılıyor, siz kendinizi eski pozisyonunuza mahkum ederseniz siyaset yapamazsınız. Siyaset hızlı davranmaktır,” diyordu.

AK Parti yeni durum karşısında düzenleme yapma düşüncesindeydi ancak baskın seçimin mimarı Devlet Bahçeli ortağını bu konuda düzenleme yapmaktan alıkoydu. Hedef İYİ Parti’nin seçimlere sokulmaması idi. AKP beklemede kaldı. Bir tarafta demokrasinin gereği yapılması gerekenler diğer tarafta ortağının demokratik olmayan istekleri. Bu belirsiz ve hazırlıksız ortamda “AKP’nin ‘Mahir’ yöneticileri” faturayı muhalefete kesmeye kalktı:

“Biz öncelikle şunun altını kalın çizgiyle çizelim: Biz geçmişte seçimlerden alıkonulmak istenen, genel başkanı yasaklanmış aynı şekilde partisi kapatılmak istenmiş, önü kesilmiş bir gelenekten geliyoruz. Biz her zaman demokrasinin tesisinden yana olduk, bu çerçevede seçime girmek için yasalarla belirlenmiş koşulları taşıyan partilerin 24 Haziran'da seçmenin karşısına çıkmasından yanayız. Kendi eksikliklerini bize fatura etmeye kalkışmasınlar.

Saygı Öztürk; 20 Nisan Cuma günü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kararı öncesi şunları yazıyordu:

YSK’dan 2011 seçimleri öncesinde Emine Ülker Tarhan’ın genel başkanı olduğu Anadolu Partisi’nin seçimlere katılmasına imkan veren türden bir karar beklemek fazla iyimserlik olacaktır. Tarhan, CHP’de çok önemli görevlerde bulunmuştu. Onun liderliğinde kurulan Anadolu Partisi CHP tabanından oy alabilecekti. Bu da AKP’nin işine geliyordu. Bu kez ise durum farklı idi. İYİ Parti’nin MHP ve AKP’den oy almasının engellenmesi gerekiyordu. İşte seçimin erkene alınmasında bu durum dikkate alındı.

Çıkarılacak KHK ile İYİ Parti’nin seçime katılmasına olanak sağlayan düzenleme yapılacağı da yapılmayacağı da konuşuluyor, giremeyeceği de. Bu partinin seçime girip giremeyeceğine YSK karar verecek. YSK’nın daha önce aldığı 36 sayılı kararına göre, İYİ Parti’nin seçime katılması mümkün görünmüyor. Yeni kurulmuş olmasına karşın illerin büyük bölümünde örgütlendiği, halkta belirli bir karşılığı olduğu ve heyecan uyandırdığı görülen İYİ Parti’nin 24 haziran 2018’de yapılacak seçimlere katılamayacak olması demokrasimiz açısından büyük bir noksanlık oluşturacağı, seçimlere gölge düşüreceği ortadadır İYİ Parti’nin seçime sorunsuz girebilmesi için 1 Ekim 2018 tarihinden sonra seçim yapılması gerekiyor. CHP, İYİ Parti’nin seçime girmesi içi TBMM’de çaba gösterecek. İYİ Parti’nin Saadet ya da Demokrat Parti ile ittifak yapmasının önünde engel yok gibi gözüküyor. Seçime girmesini engellemek için seçim tarihini öne alan hükumet, ittifak konusunda kim bilir ne zorluklar çıkarır…Eğer yeni bir yasal düzenleme yapılmazsa YSK’nın önümüzdeki hafta yapacağı açıklamada “İYİ Parti seçime giremez” olacaktır.

Saygı Öztürk’ün bu yazıyı yayınladığı gün akşama doğru Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, İYİ Parti’nin seçime girebileceğine dair kararını YSK’ya gönderdi. Son kararı YSK’nın vermesi gerekiyordu. Cumartesi günü YSK’nın 10 üyesi toplandı ve 5’e 5 ortada bir karar alındı. Son kararın gelmeyen üyenin de katılımı ile pazartesi günü verileceği bilgisi partilere ulaştı.

Böyle bir durumda pazartesi beklenemezdi çünkü İYİ Parti aleyhine YSK’nın vereceği olumsuz karar milletvekili transferi seçeneğini de etkisiz hale getirebilirdi.

YSK Pazartesi’yi dahi beklemeden Pazar günü toplandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kararına rağmen İYİ Parti’nin seçime katılması yönünde karar çıkmayacağı büyük ihtimal dahilinde görülünce CHP, İYİ Parti’nin seçime girmesini hakkı olarak gördüğünden 15 milletvekilini gurup kurması için verdi.

YSK, 15 vekilin İYİ Parti’ye geçmesinin gerçekleşmesinden birkaç saat sonra İYİ Parti’nin seçime katılabileceği yönündeki kararını resmi olarak duyurdu.

15 Milletvekilinin İYİ Parti’ye gönderilmesi olayı kimilerince ahlak ve onur ifadeleri ile değerlendirildi:

-Erdoğan; CHP’den ayrılarak İYİ Parti’ye geçen 15 milletvekili için “Güneş Motel olayından çok daha öte bir durum söz konusu. YSK, Cumartesi kararı almış olsaydı, belki ‘15’ler olayı’ olmazdı” dedi.

-AKP Gurup Başkanvekili Bülent Turan: “Makul hiçbir CHP’li bu filme rıza göstermeyecek, bu ahlak dışı iş birlikleri de milletin vicdanında mahkum olacaktır,” ifadelerini kullandı.

-AKP Parti Sözcüsü Mahir Ünal: “İlke ittifakından bahseden CHP lideri siyasi onursuzluğa imza atmıştır,” dedi.

-Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ: “Siyasi ahlaksızlığın en son örneği bu ittifak, ahlaki, ve meşru ittifak değildir. Açık bir siyasi mühendisliktir. CHP’nin tutumu bir aldatma ve hiledir,” diyor. 

Bekir Bozdağ; “Açık ve net söyleyeyim iradeniz yoksa siyaset üretemezsiniz. Millete yaslanmıyorsanız siyaset üretemezsiniz. Milletle birlikte hareket etmiyorsanız siyaset üretemezsiniz. Ve maalesef işte bu siyasetsizliğin, bu pespayeliğin bu ilkesizliğin bugünkü karşılığı kendisini yenileyemeyenler eski alışkanlıklarına dönüyorlar. Ne o eski alışkanlık Güneş-Motel vakasına dönüyorlar,” dedi .

Bu sefer CHP ile İYİ Parti. AKP ve kurumlarından daha hızlı davranmıştı.

Buna rağmen Adalet ve Kalkınma Partililerin taarruzları durmak bilmedi. Gelecek kehanetinde bulunan Bozdağ;

“Pazarlık kirli mi değil mi, bedel karşılığı anlaşma var mı göreceğiz. Ortada garip bir senaryo olduğunu görüyoruz. Büyük bir siyasi ahlaksızlığı görüyoruz. Vakti gelince de Türk halkı alaverecilere dalavarecilere sandıkta dalacak” diyerek siyaset ahlakına uymayan ifadeler kullanmıştı.

Bu konuda CHP ve İYİ Partililerin açıklamalarına yer vermeyeceğim.

Ancak Meral Akşener’in ifadesiyle; “hukukun ve millet iradesinin önüne konan bu engel” ahlaki miydi? Bu engeli aşmak için Mustafa Kemal ATATÜRK gibi anlık çözüm üretenler ahlaksız mıydı?

Dinde şöyle bir usul vardır: Bir kimseyi kötü vasıfla nitelendirdiğinizde nitelenen kişide o vasıflar yoksa kötü vasıf sözü söyleyene döner.

Dahası Peygamber Efendimiz (sav) bir Hadis-i Şerifinde şöyle diyor: “KEM SÖZ SAHİBİNE AİTTİR”

Önemli Not: Bu yazıyı hazırladığım saatlerde Bahçeli’den; “FARKINDA MISINIZ NE ÇOK KUTUPLAŞTIK ” şeklinde Berat gecesi mesajı geldi. Bu söz hürmetine Sayın Bahçeli’ye ait ifadeleri metinden çıkardım. İnşallah bu gece temiz defterini alacağına inandığım MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeni amel defterinde “kem sözler” yer almaz.