Kelebek kanadından ayakkabı...

Hülya SEZGİN

Hani masallarda vardır ya kızına aşık olan gariban delikanlıya olmadık şeyler şart koşar padişah. Hani deseydi ki “Kelebek kanadından yapılmış bir çift ayakkabı getir. İşte şimdi olsa o delikanlı bunu yapabilecekti...
 
Belgesellerde ya da haberlerde rastlamışsınızdır. Kelebekler toplu halde göç edip, toplu halde ölüyorlar. Göç yolları üzerinde son durakta muhteşem bir dans gösterisi ve görsel bir şölen sunuyor, sonra da patır patır yere dökülüyorlar... Dünyanın değişik yerlerinde olduğu gibi bizde de Sakarya bölgesinde rastlanıyor bu doğa olayına... Her yer bu güzel narin yaratıklarla doluyor... Kuğu gölü balesi gibi güzellik ve sonu hüzün... Ertesi gün ise çöpçülere ya da doğaya düşüyor iş... Ya çöpe karışıyorlar, ya da toprağa...

İşte biri var ki bu güzellikleri insanoğlunun kullanımına kazandırmış. Bir Türk tasarımcı Dünyada bir ilk olarak kelebek kanadından ayakkabı-çanta yapmış. Üstelik bu tasarımından ötürü “WIPO,DÜNYA FİKRİ MÜLKİYET TEŞKİLATI KADIN BULUŞÇULAR TPE organizasyonu GÜNEY KORE SEUL FUARI'nda Türkiye adına altın buluş Ödülünü, öncesinde Türkiye tasarım birincilik ödüllerini ve daha birçok uluslararası ödül alarak ülkece gururumuz olmuş. Tasarımcı “Bunun için hiç bir canlıyı öldürmüyoruz. Ölü kelebekleri su bazlı yapıştırıcılarla deri ve tekstilde kullanıyoruz. Tasarımımız defalarca dayanıklılık testinden geçti ve normal rugan ayakkabılar gibi kullanılabilinirlik raporu aldı” demiş...

Aynur Aşkı'dan söz ediyorum. Bundan altı yıl öncesi Ankara'da birlikte katıldığımız  bir sergide tanışmıştık. Kısa süren bir dostluk ve sonra uzun bir kopuş... Çünkü o İstanbul'da bense İzmir'deyim...Ta ki onu televizyonda haberlerde yeniden görene kadar. Tanıştığımız zaman da kelebek kanatlarından resimler, hat ve tezhipler yapıyordu. Ekranda görür görmez aklıma düştü. Hemen internette aradım buldum. Facebooktan arkadaş olduk. Hasret giderdik... Bu kadar farklı ve güzel işler yapan arkadaşımı size anlatmam gerekiyordu... öyle de yaptım...

1-Sevgili Aynur okurlarımıza kendini tanıtabilirmisin?
C -Elbette... Ulusal ve Uluslar arası "Projeler Tasarımcısı ve Yöneticisiyim" Profesyonel anlamda yirmibeş yıldır tasarımla uğraşıyorum. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Bilgisayar destekli Moda ve Tasarım mezunuyum. Öncesinde de 4 yıl resim okudum. Üniversitelerde yarı zamanlı öğretim görevlisiyim. 17 yaşında bir oğlum var. Annem ve Babam Makedonialı. 1953'te İstanbul'a göçmüşler. Ben de 1968'de İstanbul'da dünyaya gelmişim.

2-Bu işe nasıl başladın?
C-Bu uzun hikaye.1987-1990 öğrencilik yaz staj yıllarımda resim atölyemizde kıymetli bir hocam “Çok yeteneklisin,çok iyi çiziyorsun. Bize tekstil işlerinden istek geliyor ve mezun olacak stajyer arıyorlar, istersen git bir görüş” dedi. Gittim, bir kaç çizim istediler. Orada hemen çizdim, doğrudan işe alındım. Oysa okulum henüz bitmemişti. İstanbul Galeria'nın ilk açılacağı yıllar Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal'ın açılışını gerçekleştirdiği Bir butiğin giysi tasarımlarını ve vitrin görsellerini hazırlıyordum. Eşi Semra hanıma saf ipek bir batik elbise çizip boyamıştım. Çok beğenildi, gazetelerde yayınlandı. O tarihlerde pamuk,İpek ve deriler elde çiziliyor, boyanıyordu. Bana fırsat sunan ortamlardı. Ülkemizin ve dünya markalarının önde gelen firmalarına eşarp, metraj çözgü ve pano, desen stil tasarlar olmuştum. İş hayatında her şey teknoloji tasarımı bilgisayara dönünce zorunlu olarak 1996-1999 yılları arasında Mimar Sinan Üniversitesi'nde iki yıl daha bilgisayar destekli Endüstri Tasarım moda eğitimi aldım.

İlk şirketimi kurduğumda çok gençtim.1990 yılında kimi büyük firmalarla  çalışmak için tasarım stüdyo atölyemi kurdum. Çizdiğim butiğin müşterisi olan Türkan Sabancı hanıma  saf ipek bir tunik boyamıştım. Bu da çok beğenildi. Dönemin ünlü bir ihracat markasına ayakkabı ve keten çizme tasarladım. Çok sipariş aldı. Bir süre sonra ülkemizin en büyük eşarp, ayakkabı, deri firmaları ile çalışır buldum kendimi.Bu arada deri ve tekstil kimyasını Derimod'un kurucusu duayen hocam aynı zamanda Manevi Babam Hasan Yelmen'den öğrendim.

Kendisi üniversitelerde “Deri teknolojileri bölümü” kurucusuydu. Bir çok önemli projede birlikte çalıştık. Kızı olarak bana uygun gördüğü kariyerde bir ayağım sanayide, diğeri üniversitede olmalıydı. Teknokentte firma olmamız da bu şekilde gelişti. Son on yıl içinde yarı zamanlı hocalık ve çeşitli proje çalışmalarımız benim bile hayal edemeyeceğim boyuta yükseldi. Ülkemizde ve Türkiye adına Dünya ülkelerinde başarılar elde ettim. Rahmetle anıyorum Hasan Yelmen'i ve ömrüm boyunca müteşekkir kalacağım.

3- Ürünleriniz hakkında bilgi verebilirmisin?
C- Aşk ile Tasarlanmış fark yaratan ürünler diyebilirim. Herşey bir belgeselle başladı. Sakarya bölgeside beyaz kelebekleri kayıt altına aldık. Defalarca orada konakladık. Biz bu iş için hiç bir canlıyı öldürmüyoruz. Aksine ölen kelebekleri üretime kazandırıyoruz. Hayalim bu işle sınırlı kalmayıp o bölgeyi turizme kazandırmak istiyorum. Nasıl Saint Petesburg'ta beyaz geceler izleniyorsa o bölgede de beyaz kelebekler gecesi izlenebilir diye düşünüyorum.
 
Kelebek kanatlarının deride, camda ve tekstilde kullanılabilmesi için farklı işlemlerden geçmesi gerekiyor. Tüm ekip arkadaşlarımla fikir alış verişinde bulunuyorum. Her birini ayrı dinliyorum. Kimisi tez konusu oluyor, kimisi bir marka, ürün, diğeri şık bir görsel ya da günlük hayatımızda kullanabileceğimiz pratikte ürünler. Bunlar Osmanlı desenli ve kilim desenli,3D -kolleksiyonlarımız, metal, altın ve gümüş topuklu kadeh grubu ayakkabılar, farklı malzeme ve aksesuarları bir arada kullandığım ürünler. Tekstil sunumlarımda ise özellikle ham ve saf ipek, kaşmir, keçe, pamuk kullanıyorum. Deri ve mamülleri zaten vazgeçilmezim. Derinliği olanı seviyorum.

Her şeyin orijinal ve doğal olanının makbul, değeri yüksektir.

Takıda değerli taşlar, beyaz altın, gümüş, yerine göre bakır renk tercihim. Cam,kristal ve sedef ile de kullanılabiliyoruz.
"kelebekarge.com" sayfamızda ürün çeşitlerimizi yayınlıyoruz. Oradan görebilirsiniz.

Bilim ve Sanat ilişkisine çok önem veriyorum ve her çizdiğim parçanın ayrı bir yaşanmışlık kültürü, kök hikayesi var.
Bu nedenle bana gelen öğrencilerime görsel algıyı da, otantik algıyı da öğretirim. Dünyayı mutlaka takip etmek, bilmek zorundayız. Fakat öncesinde kendimizi ve tarihimizi bilmemiz önemli. Psikoloji, sosyoloji, antropoloji, arkeoloji, edebiyatla hatta farklı kültürleri dinleri inanç ve değerleri araştırıp ilgilenmeli ve öğrenilmelidir.

4- Girişimcilik adına atmış olduğunuz büyük adımlarla dolu yıllar geçirdiniz ve geçirmeyi sürdürüyorsunuz.Bu süreçte sizi yüreklendiren etmenler nelerdi?
C-İnançlı bir insanım, bu da pozitif yol almamı sağlıyor. Süreçte ise cesaretimi hep muhafaza ettim. Sanata ve Bilimsel olana ilgi duymam, yıllar içinde edindiğim tecrübe, fazlasıyla sabır-sebat, insanlarla empati kurabilme yeteneğim süreci kolaylaştırdı. Dönemin şartları, hayatımdaki geçişler, çok okumam, çok çalışmam ile birlikte önce yaratan yardım etti sonra ise elbette ailem ve sevenlerim en büyük destekçimdi.

5-İş dünyasında kadını daha çok iş hayatına kazandırmak için ne yapmalı sizce?
C-Kadının işi yalnızca iş hayatı ile sınırlı kalmıyor. Çalışması evde de sürüyor. Çocuklar, ev işleri, aile derken bunalan kadının psikolojik desteğe fazlasıyla ihtiyacı oluyor. Kadın olarak pek çok işi bir arada aynı anda yapmaktayız. Zaten çocuk doğurup büyütmemiz bile başlı başına büyük bir sabır örneği. Bir de karşınızda anlayışlı bir insan yoksa sorun başlıyor. Kadına Cumhuriyetle birlikte bir özgürlük geldi ama kadının üzerine eklenen yükü ayrıca görmeli ve çözüm üretilmelidir düşüncesindeyim.

Girişimci olmak iş kurmak yada yönetmek gerek kadın gerekse erkek için aslında kolay süreçler değil. O yüzden cinsiyet ayrımcısı değilim. Ancak bir ülkede insan hakları varsa ayrıca kadının hakkını aramanıza gerek kalmaz. Bence cinsiyet ayrımcılığının olduğu yerde saygı yok, sorun var demektir. Yoksa kız ya da erkek olsun, anne-baba olarak çocuklarımızı ayırmamız mümkün değildir kız da olsa erkek te olsa eşittir sevgimiz.

Günümüzde Kadını iş hayatına dahil etmek için başta mevcut iş hayatındaki işveren kadının desteklenmesini doğru buluyorum. Bu doğrultuda bir kadın diğer bir hanımın elinden zaten tutacaktır düşündesindeyim. Kadın istihdamının ve eğitiminin her alanda arttırılması ve çözüm önerileri için düzenlenen çeşitli komisyonlarda zaten kadın olarak her birimiz bulunduğumuz çevrede önerilerimizi belirtmişizdir.

Pozitif ayrımcılıkla bu önerilerin hayata geçirilmesi ciddi fark yaratacaktır düşüncesindeyim.

6-Ürünlerinizi kime pazarlıyorsunuz?
C-Genelde özel koleksiyonlar için yapılıyor ve yurt dışına pazarlıyoruz...

Hülya SEZGİN / hulyasezgin@hotmail.com