İYİ PARTİ KONGREYE GİDERKEN
Bir Yenilenme ve Vicdan Çağırısı
9 Kasım’da Bursa sadece bir il başkanı değil, geleceğini seçecek!
Kongre yaklaştıkça kelimeler sertleşti, cümleler yara açtı.
Eleştirinin yerini öfke, fikir mücadelesinin yerini kişisel husumet ve hesaplaşmalar aldı.
Oysa siyaset; saygı, ahlak ve vicdanla çerçevesinde yapıldığında değerlidir.
Unutulmamalıdır ki, her sözcük bir iz bırakır, her tavır bir yürek sınavıdır. Ya yaraları sarar ya da yeni yaralar açar.
Bugün bize düşen; birbirimizi yaralamak, yıpratmak değil, yeniden birbirimize inanmak olmalıdır.
Aidiyet, Güvenin Başlangıcı
Bir toplulukta aidiyet yoksa, güven inşa edilemez.
Aidiyet, sadece bir yere ait olma hissi değil; yeniden birbirine inanmaya cesaret edebilmektir.
Biz bu partiyi çıkar için, birilerine makam ve mevki kazandırarak kendi tiranlarımızı oluşturmak için değil, bir inanç için kurduk.
Gecenin karanlığında yola çıkan, elektriği kesilmiş salonlarda bile konuşmaktan vazgeçmeyen o cesur insanların partisiyiz biz.
Yolumuz kesildiğinde, Çöp konteyneri üzerinde yapılan konuşmaları dinlerken de salonların kapılar üzerimize kilitlendiğinde de yılmadık; çünkü inanıyorduk — Cesur yürekliler hareketinin iyiliğine ve vicdanına.
Bugün o inancı yeniden hatırlama vaktidir.
Kırılan kalpleri onarma, küskünleri kucaklama, güveni yeniden inşa etme vaktidir.
Yüzde yüzün hayır duasına talip olan bizler, bugün birbirimizin hayır duasını almak mecburiyetindeyiz.
“Biz birbirimize güvenmeden, hiç kimse bize inanmaz.”
Ve şunu unutmamalıyız:
Kurucu kadrolardaki birçok nitelikli insan bu partiden gitmek zorunda kaldı.
Gidenlerin çoğu kendi çıkarı için gitmedi; çünkü zaten çoğunun hiçbir siyasi beklentisi yoktu.
Onlar sadece “Ben de bu binanın duvarına bir tuğla koyabilirim.” diyerek yola çıkmıştı.
Ama gördükleri yanlışlar, yapılan haksızlıklar… Kendilerine olmasa da başkalarına yapılanlar bile onların sessizce uzaklaşmasına sebep oldu.
Ve unutmayalım:
Gitmek isteyenin bir bahanesi; kalmak isteyenin bir sebebi vardır.
Biz, kalmak için sebepler üretebilen bir parti olmak zorundayız.
Şahsiyet, Özgürlüğün Onuru
Bir partinin gücü tabelasından değil, onurlu insanlarından gelir.
Şahsiyet, kim olduğumuzu hatırlatan pusuladır.
Biz, fikirleri susturarak değil; dinleyerek büyüyeceğiz.
Hiç kimse düşüncesinden, inancından, geçmişinden dolayı ötekileştirilmeyecek.
Çünkü biliyoruz ki, farklılık zenginliktir, eleştiri ise ilerlemenin yakıtıdır.
Gerçek liderlik, itaati değil; ilhamı büyütmektir.
Biz, ilham veren, güven kazanan, insanına dokunan bir siyaset anlayışını yeniden inşa edeceğiz.
“Birey olmadan birlik olmaz. Biz, kişiliksiz bir kalabalık değil; şahsiyetli bir topluluk olacağız.”
Denge, Aidiyetin Sessiz Gücü
Denge, bir toplumun nefesidir.
Adaletin, liyakatin ve vicdanın buluştuğu o çizgi…
Geçmişte yapılan hataları unutmadık, ama onların esiri de olmayacağız.
Kumpaslara, haksızlıklara, itibar suikastlarına rağmen bu partinin adını kirletmedik.
Çünkü biliyorduk:
Bir binayı ayakta tutan harç, adalettir.
Şimdi o dengeyi yeniden kurma zamanı.
Liyakatle üretimi, özgürlükle aidiyeti, adaletle güveni buluşturma zamanı.
“Denge olmadan güven; güven olmadan istikrar olmaz.”
Yeniden Doğuşun Eşiğinde
9 Kasım’da yapılacak kongre, sadece bir seçim değil;
Bir vicdan tazelenmesi, bir yenilenme çağrısıdır.
Aidiyetin sıcaklığıyla, şahsiyetin onuruyla, dengenin adaletiyle…
Yeniden güven, yeniden umut, yeniden “biz” diyebilmenin eşiğindeyiz.
Bizim yolumuz; kişisel hesapların değil, ortak aklın yoludur.
Bizim davamız; koltukların değil, karakterin davasıdır.
Ve biz bu yolda, kim ne derse desin, iyiliğin tarafında yürümeye devam edeceğiz.
“Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz.”
Çünkü biz, yarının ışığını kendi cesaretimizle yakacağız.
Bu kongre bir son değil, bir başlangıç olsun.
Birbirine sırt çeviren değil, kol kola yürüyenlerin günü olsun.
İYİ Parti yeniden, iyi insanların partisi olsun.
Ve unutulmamalıdır ki, “Sorunlarımızı, onları yaratan düşünce tarzını kullanarak çözemeyiz.” Bir yenilenme, bir yeniden yapılanma için anlayış değişikliğine ihtiyaç vardır.
Sorunlar, sorunları yaratanlarla çözülmez!