İyi İnsan Her Yerde İyidir.

Zeynel KOZANOĞLU

 

İyi İnsan Her Yerde İyidir.

Kimi Internet sitelerine yazı yazıyorum ya, yakınlarım ve arkadaşlarım ara sıra “Şu konuyu da yazsan” diye beni uyarıyorlar. En çok da trafik konusunda yakınmalar geliyor. Bu iş yazmakla, çizmekle olmaz ki... Biz şunun şurasında “tekerlekli taşıt” ile tanışalı yüz yıl bile olmadı.

Kağnıdan otomobile geçtik. Kimse alınmasın ama uygarlık merdiveninde biz her basamağı mehter takımı eşliğinde çıkıyoruz. Böyle olunca da, yeryüzünde hemen hiç bir ülkede yaşanmayan sorunlar içinde bocalıyoruz. Bunalıyoruz, ve mahvolmaya doğru da gidiyoruz.

Adapazarı’nda oturan kızım Filiz Ertürk yazıyor:

“Yazı konusu olmaya değer mi bilemem. Yüzümde beliren sivilce biçiminde şu sıkıntılar var ya. Satın almaya ev arıyoruz. Geçen gün bir eve bakmaya gittik. Ev sahibi doktormuş. Daha girer girmez “Aaaa yüzünüzde ne sıkıntı var?” dedi. Doktormuş.  

Onun için hemen dikkatini çekmiş. “Kusura bakmayın” dedi. Sorunumu anlattım. Evi gezdirdi. Kapıdan çıkarken de üç ilaç adı yazıp bana verdi. “Bunları kendi doktoruna yazdır ve kullan” dedi. İlaçları aldık, çok da iyi geldi. Cildiyeci değilmiş, aile hekimiymiş, sağ olsun. Doktor Hanıma şükran borçluym.”

Şimdi Türkiye adlı gemi, kendi normal havasında ve normal sularda seyrediyor olsa, bu olay elbette söz konusu edilemez. Ama bizde herkes her eline geçirdğinin gözünü oymaya çalışıyor. Sahte diplomalı öğretmenler kol geziyor. Kimi ipsiz sapsız diplomalılar ırz peşinde koşuyor.  İnsanlar gelecek bir dakika içinde neler olabileceğinden emin değiller. Daha da neler neler... Böyle bir Türkiye’de bu olay  alkışla karşılanacak bir fazilet örneği. 

Filiz’im keşke doktor hanımın adını da alsaydın. Hatta bir de fotoğrafını... Dünyanın normal ortamda yaşayan insanlarına bu olayı anlatsam Eminim “Eeee, sonra?” diyeceklerdir. “Peki ne olmuş yani?.. Bunu bize niye anlattın?”

Ya biz niye böyleyiz? Bütün dünyada insanlar düşünürken, fikir üretirken biz hiç bir şeye kafamızı yormuyoruz. On yedi yaşında çocuk, ülkenin bir başından otobüse biniyor, yirmi milyon nüfuslu şehirde cinayetini işliyor ve ülkenin başını derde sokabiliyor.

Bir başka gencimiz kırk elli bin kişinin adam gibi oturup izlediği maçın bitimine ramak kala sahaya atlayıp hakemi dövebiliyor. Türkiye’yi karıştırdığı bir yana karakola götürülüp getirilirken alkışlarla karşılanıyor. Hatta devletin polisi “Yüzünü kapatma çocuğum sen suç işlemedin ki” diye haykırabiliyor.

Buradan sözü kendime getireyim. MHP lideri hakkında bir yazı yazdım. Aman efendim. Sanki Peygamber efendimize dil uzatmışım... Ancak bu meczupların sayısı üçe çıkmadı. Ben Deniz Baykal hakkında daha ağır beş altı yazı yazdım. CHP liler ses çıkarmadı.

Bir de ben bu yazıyı birilerinin yönlendimesiyle yazmışım... İşte bu büyük ayıp. Zeynel Kozanoğlu birilerinin akıntısına kürek çekseydi, sen bugün onun kapısında yatardın evlât.

Benim en sağlam yanım budur: Dolduruşa gelmemek ve birilerinin rüzgârıyla bir yerlere, ya da birilerine yaranmaya çalışmamak. Böyle bir alçaklığa karakterim de el vermiyor, geçmişim de... Ben bugün tuttuğum kişiyis bir yamukluğunu gördüğümde yarın defterden silerim. Tuttuğum partinin başkanı diye susmam, onun uçkuruna sahip olamayışı karşısında isyanımı ortaya koyarım.

 Ya da tepemize çöreklenmiş kara belayı başımızdan atma fırsatı tam da elimize geçmişken bu fırsatı boşa çıkaran kişiyi bağışlamam. Bugün binlerce kişinin hayatını kaybetmesine tek başına yol açan bir kişi benim dinimin peygamberi de olsa, ondan yüz çeviririm. Uzun lafın kısası hiç köpek olmadım. Siz de benim gibi yapın. Bütün adam gibi adamlar böyle yapıyor.

....