İtibar cellatları

Ruhittin SÖNMEZ

İstanbul Belediye Başkanlığı yenileme seçimi yaklaştıkça AKP kanadının temel stratejisi Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’nu itibarsızlaştırmak üzerine yoğunlaştı.

Gerçekten Ekrem İmamoğlu, rakibi olan AKP’nin alışılmış oyun düzenini bozdu. Her türlü taktik- stratejik hamleler İmamoğlu’na halk desteğini azaltmadığı gibi yapılan haksızlıklar İmamoğlu’nu büyütmeye devam ediyor.

İmamoğlu’nu “itibarsızlaştırmak” için algı operasyonlarına başvurmaktan başka çare bulamadılar.

Havuz medyası, sosyal medya aktrolleri yetmedi, belli makam ve mevkileri işgal ettikleri için adam sandığımız kişiler akıl almaz laflar ediyorlar.

Ramazan- Bayram dinlemediler, bakın ne yalanlar söylediler:

Ø  “Oylarımızı çaldılar” dediler, YSK kararı bunu yalanladı. “Kim çaldı?” sorusuna cevap veremediler.

İşi o kadar çığırından çıkardılar ki, Ekrem İmamoğlu’na ve hemşerileri olan Trabzonlular'a Yunan benzetmesi yapacak kadar akla ziyan, vicdansızca iftiralar attılar.

Bu dalga yukarıdan aşağıya yayılıyor. Geçen gün sosyal medyada İlahiyat Fakültesi mezunu olan bir AKP yandaşının paylaşımını gördüm, ürperdim.

Bu zat Mudanya’nın CHP’li belediye başkanının Suriyeliler'e tavrını eleştirmek için, Mudanyalılar'a Yunan işbirlikçisi yaftası yapıştırmaktan çekinmemişti. Sadece bu olay bile toplumdaki akıl tutulmasının boyutunu gösteriyordu.

Ø  “Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı sırasında, Makarios’un heykelini yaptı” iftirasını attılar.

İmamoğlu Rauf Denktaş’ın heybetli bir heykeli yanında, anlaşma yapmaya mecbur ettiği Makarios ile imza törenini temsil eden rölyefin de bulunduğu bir anıt yaptırmıştı. Denktaş’ın heykelini görmeyip, rölyefteki kişilerden Makarios’u seçerek böyle bir iddia atmaktan çekinmediler.

Ø  Ordu Havaalanında kalabalık çok olunca VIP salonundan geçmek isteyen İmamoğlu ve diğer CHP’liler Valinin emri ile engellendiler. Vali kendi yetkisinde olmayan bir alana müdahale etmişti.

18 gün de olsa, İstanbul Belediye Başkanlığı yapmış ve yanında milletvekilleri olan kişinin VIP’e girmesi engellenmeye çalışıldı. Oysa VIP’in kimlere açıldığını hepimiz iyi biliyorduk.

Binali Yıldırım’ı karşılayanlara, bırakın VIP salonunu, yolcuların asla giremeyeceği apron girişini bile açanlar İmamoğlu’nu “güç zehirlenmesi” ile suçladılar.

Bunlar sakin ve sabırlı tavırlarıyla beğenilen, son derece seviyeli bir dille konuşan İmamoğlu’nu çileden çıkarmak için yapılıyor olabilirdi.

Hemen bir kampanya başlattılar. “İmamoğlu Ordu Valisine it dedi” diye çullandılar. Oysaki olayın video kayıtlarından, İmamoğlu’nun “Vali Bey’i zor durumda bırakmayalım, diğer yolcuların geçtiği yerden geçelim” dediği ortaya çıktı.

“Devletin değil, AKP’nin valisi gibi hareket eden” kişiye bile, çok kişinin normal karşılayacağı bir refleks göstermediği anlaşıldığı halde, “it dedi” kampanyası devam ettiriliyor.

Ø  İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “İmamoğlu’na Koç’un özel uçağı tahsis edildi” dedi. Yandaşlar, “güya sosyal demokrat olacak, büyük sermayeye dayanıyor” diye takviye ettiler.

Koç Holding, "Şirketimiz Set Air İmamoğlu’na uçağı kiraladı” diye açıklama yaptı.

Daha önce de Binali Yıldırım ve bakan Nihat Zeybekçi dahil çok sayıda AKP’linin Koç Holding (Set Air) uçak ve helikopterlerini kiralayarak seyahat ettiği anlaşıldı. Ayrıca Binali Yıldırım, Ramazan Bayramı boyunca Anadolu kentlerine yaptığı uçuşlarda Çalık Grubu’na ait uçakla seyahat etmişti.

Zaten, AKP kendi zengin ettiği holding patronlarının uçak ve helikopterlerini kullanan yöneticilerine alışıktır.

Hatta Reza Zerrab’ın uçağı ile umre ziyareti yapan bakanların görüntüleri hala hafızalardan silinmedi.

Ama “çamur atalım, izi kalır” anlayışı devam ediyor.

***************************************

AKP UMUT VAAT EDEMİYOR

Dikkat ederseniz AKP İstanbul ve ihtiyaçlarının konuşulmaması için elinden geleni yapıyor.

Çünkü “bu şehre ihanet ettik” diyen bizzat Recep Tayyip Erdoğan’dı. Bundan sonra “daha iyisini yapacağız” dese kim inanırdı?

Çünkü 31 Mart öncesi tanzim satışlarını başlatıp, seçim sonrası kaldıran, halkı “varlık kuyruğundan” (!) mahrum eden AKP idi.

Çünkü Türkiye ekonomisi küçülüyor, fabrikalar ve işyerleri kapanıyor, işsizlik artıyor, enflasyon, faiz vd göstergeler kötü. Belediyeler bile borç batağı içinde. Dış siyasi baskılara direnecek gücümüzün kalmadığı görülüyordu.

Kendilerini övecek malzeme bulamayınca, halka umut veremeyince, “tek çare rakibi karalamak ve itibarsızlaştırmak” diye düşündüler.

Ancak sadece rakip karalamaya dayanan, pozitif mesaj vermeyen hiçbir kampanyanın başarılı olamayacağını en iyi AKP’liler bilir.

***************************************

HER ŞEY HDP OYLARI İÇİN

İstanbul yenileme seçimleri için artık “Beka Sorunu” unutuldu.

Cumhur ittifakı artık “HDP=PKK=kanlı terör örgütü” tarzı söylemlerden vazgeçti.

“İstanbul’a mitili atacağım” diyen Devlet Bahçeli’ye, büyük ortağı “aman sen İstanbul’a gelme!” dedi.

AKP+MHP adayı Binali Yıldırım, İstanbullulara nasıl hizmet edeceğini anlatacağı yerde, Diyarbakır’a koştu. HDP’liler gibi, bölgeye “Kürdistan” terör örgütüne PeKeKe diyerek, “Kürdistan’dan oy istiyorum” dedi.

İstanbul’daki PKK-severlerin oyunu alabilmek için Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit kaldırıldı. Yeniden “çözüm sürecinin” başlayacağı,Teröristbaşının yeniden siyaseti belirleyici bir aktör olacağına dair işaretler veriliyor.

Bunların seçim kazanmak için giremeyecekleri kılık, boyanmayacakları renk olmadığı bir kere daha anlaşıldı.

Dünyanın en omurgasız yaratıkları ile bukalemundan bile daha fazla ortamın rengine kendini uyduran mahlûkları Türkiye’de yaşıyor.

Omurgasız bukalemunların maharetleri ile gurur duyanlar duysunlar..

Bu tavırlar demokratik değil, insani değil, İslami değil, milli değil.

Üstelik aklımızla ve hafızamızla bu kadar alay edilmesi kabul edilir gibi değil.