İrticacı kafalar kadını özgür görmek istemez

Neşe DİLEKÇİOĞLU

Son zamanlardaki kadına şiddet ve kadın cinayetlerini sosyolojik olarak incelediğimizde, ya da İslâmi açıdan irdelersek, dinde kadının yeri eşitlik üzerine oturtulmuştur.

Din lafın ve erkek ayrımcılığı yapmaz.

Allah'ın bütün kulları eşittir.

O halde din adına konuşan, ahkâm kesen, kendini âlim zanneden zalimler, kadın üzerinden irticacı bir dil kullanıyorlar. 

Bunun farkındayız.

Toplum içinde okumuş, aydın kendi ayakları üstünde durabilen  kadının yerinden rahatsızlar.

Erkek egemen toplumlara bakın hiç birinde demokrasi kültürü yok.

Kadınları sokaklarda olmayan halklar, baskıcı rejimlerle; Fundamental rejimlerle, şerri sistemle yönetilmektedirler.

Kadını bu yüzden sokaklardan, caddelerden, iş ortamından çekmeye, eve kapatmaya ve din eksenli bir sistemi dayatmaya çalışıyor bu yobaz takımı,  irticacı kafalı zihniyetler.

Kadın sosyal hayattan çekilirse irticanın geleceğinden eminler çünkü.

Önce başörtüsü ile başlayan bunu bir özgürlük alanına müdahale olarak gören anlayış, bugün kadını köle yapan, yerinin yalnızca ev olduğunu pompalamaya çalışıyorlar. 

Demek ki özgürlük anlayışı ile başörtüsünün bir sonraki aşamadı kadının elinden özgürlüğünü almak oluyor.

Şimdi anladınız mı?

Yetmez ama eveti?

Kadına karşı duruşun ilk işaret fişeğini nasıl atıldığını biz biliyoruz, gördük.

Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener hanımefendinin evi basıldığında, bir kaç kendini bilmezin bir kadın Genel Başkana saygısızca saldırıldığı anda, ona gerekli  yanıtı vermeyen, bu ne idüğü belli olmayan sistem, kadınları erkek şiddetinden koruyabilir mi?

Ya muhalif sesi susturmaya yönelik kaba kuvvete dur demeyen, cezalandırmayan sistem, şiddete yön ve yol göstermez mi? 

Bundan hareketle Sayın  Emine hanımefendi promterdan okumaya devam ede dursun, (sadece alkışı bol olur) ancak kadınlara karşı şiddete yaptırım hukuki zeminde iyi hal indirimi devam ederken, durdurulabilir mi?

Hele bu indirime bir de kadınların toplumsal konumlarını da iliştirirseniz.

"Canım o saatte sokakta işi neymiş"?

"Niye öyle giyinmiş"?

"Erkeklerle o saatte 20'nci katta ne işi varmış"?

"O.. puymuşmuş o canım, bildiğin O..pu

"Hak etmiş yani."

"Çok bile yaşamış zaten biseksüelmiş!"

Tipine bakmış.

Erkeği baştan çıkaran şeytanmış.

Her kadın cinayetlerinin arkasından bu mürteci kafaların yazılarına bakıyor musunuz?

Nasıl da savunuyorlar cinayeti işleyenleri.

Genellikle de ölen kadınlar haksız gösteriliyor. 

Bir şekilde ölmeyi hak etmişler oluyor.

Televizyon programlarına bir bakın, toplumsal çürümüşlüğün geldiği noktayı görürsünüz.

Yani; Sanki bir gizli el toplumun yargılarını ve zihnini kötü anlamda dönüştürme çabasında.

Yanlışı doğru gösterme derdindeler, saatlerce beyin yıkıyorlar.

Niye ki?

İnfial ve gergin bir toplum yaratarak cinayetlere sanki zemin hazırlıyorlar gibi.

RTÜK ne işe yarıyor anlamam, bir de çok gelenekçi görünürler.

Şimdi gelmek istediğim konu şu ki;

Biz kadınlar mürteciliği tutsak etmedikçe özgür kalamayacağız, bu kesin.

Tek dertleri özgürlüğüne düşkün, seçme seçilme hakkını dünya kadınlarından önce Atatürk'ün sayesinde kavuşmuş Türk kadınını özgürlüğünden mahrum bırakarak, Arap gibi eve hapsetmek.

Tek dertleri Türk kadınlarını esir alamamak.

İyi ki Genel Başkanı kadın olan bir partinin kadın haklarını şiar edinmiş bir üyesiyim.

İrticayi getirmek mi istiyorsunuz?

Din eksenli bir yönetim anlayışı ile yönetilmek mi istiyorsunuz?

Bunun için kadınları sosyal hayattan çekip, korkutmak göz dağı vermek mi istiyorsunuz?

Bu iyi hal indirimleri ile gizli bir mesaj mı vermek istiyorsunuz?

Bizleri sokakta yalnız başımıza gezemeyecek hale getirmek için sapıkları mı sokağa süreceksiniz?

Toplumda yalnız başımıza yaşama güvencemizi kadın olarak bizleri korkutup, elimizden almaya mı çalışıyorsunuz?

Sindirip korkutup sosyal hayattan çekip evlere mi kapatacaksınız?

Kadın önderimiz ne diyor?

"Demirden korksak trene binmeyiz."

Bizi özgürce gezdiğimiz ülkemizin sokaklarından, caddelerinden çekemeyeceksiniz. 

Biz korkusuz, Atatürk'ün medenî ve aydın izinden yürüyen TÜRK kadınlarıyız.

Asla Araplaşmayacağız.

Buna müsaade de etmeyeceğiz.

Karşınıza dikilmeye, irtica ile mücadele etmeye hazırız. 

Asla ve kat'a geri adım atmayacağız.

Kadın hareketi olarak Genel Başkanımızla birlikte mücadele edeceğiz. 

Mürteciliğe geçit vermeyeceğiz.

Korkmuyoruz.

Buradayız.

Bunu yapabilmeniz için bizi ezip geçmeniz gerekir.

Bilinsin istedim...