İnsan olmak...

Niyazi BEKTAŞ

Bir çok alanda başarılı olan kişiler var. Bu kişilerin başarılarında sırlar nelerdir? Sorusu sorulduğunda karşımıza o kişinin insanı özellikleri çıkar.

İyi bir insan olmak günümüzde şartların değerlendirilmesiyle ancak mümkün olabilir. İnsan olmak hem çok zor hem de çok kolaydır.

Hemen şu soruyu soralım: İyi insan olmanın temel koşulları nelerdir?

Sadece eğitimli; kültürlü ve ya bilgi sahibi olmakla iyi insan oluna bilinir mi?

Bu tür sorularının cevapları kişilere göre değişebilir…

İnsanlık tarihine baktığımızda ismi unutulmayan kişilerin sayıları öyle çok fazla değildir. Toplumların yaşamlarında önemli değişimlere neden olanlar hala ismen yaşıyorsa bu demektir ki bu kişiler kalıcı ve etkileyici davranışlar sergilemişlerdir. Tarihte çağ açıp, çağ kapatan devlet adamları isimleri unutulmayacak sayfalarda yer almışlardır..

İnsan olmak derken aklımıza elbette “İYİ İNSAN OLMAK” gelmektedir... Gelin birlikte iyi bir insan olmanın vasıflarına bakalım…

Önce şunu belirtmeliyim… İnsan olmanın en önde gelen şartı bilgi sahibi olmaktır... İnsanın diğer özellikleri bilgili olmaktan sonra gelir… Yıllarca okullarda öğrencilerimize ahlak-ı değerleri yani insan olmanın temel kriterlerini aynen aşağıda yazdığım gibi defalarca anlattık... Kısaca kişisel dönüşüm sağlamaya özen gösterdik...

Başarılı olabildik mi? Maalesef bu soruya olumlu cevap veremiyorum... Şayet başarılı olabilseydik ülkemiz bu günkü ahlak buhranını yaşamazdı. Şimdi maddeler halinde insan olmanın gereklerini sıralayalım:

İYİ BİR İNSAN;

- Yalan söylemez, kimseyi aldatmaz.

- Kul hakkı ve haram yemez; helal kazanç ve gelirle geçinir.

- Emanetlere hıyanet etmez; ehil olmadığı başkanlığı, memurluğu, makam ve mevkii kabul etmez.

- Rüşvet almaz ve vermez.

- Haksızlık ve adaletsizlik yapmaz. Kendisinin ve yakınlarının aleyhinde de olsa doğruyu söyler, doğru şahitlik yapar, doğruyu tutar ve destekler.

- Eliyle ve diliyle (kalemiyle) fitne ve fesat çıkartmaz.

- Olumsuz ve yıkıcı tenkit yapmaz.

- Zengin de olsa kanaatli bir şekilde yaşar, ihtiyaçlarını çoğaltmaz.

- Komşularını kardeş kabul eder, onlara elinden gelen maddî ve manevi iyiliği yapar.

- Köyünü, sokağını, mahallesini, şehrini ve bütün vatanını bir ev ve yuva olarak kabul eder ve onu kirletmez, onlara zarar vermez, onları çirkinleştirmez.

- Kadınlara anne, eş, bacı, kız çocuğu muamelesi yapar, onlardan gayr-i meşru ve haram şekilde yararlanmak istemez. İffetle yaşar, ırza, namusa, şerefe gözle, elle, dille, tecavüz etmez.

- İnsan haklarına saygı gösterir, çeşitliliklere tolerans gösterir, başkalıklara düşmanca bakmaz.

- Haksızlıkları, zulümleri, adaletsizlikleri, kötülükleri YASAL SINIRLAR içinde protesto eder, onların giderilmesi için elle ve dille çalışır veya çalışanları destekler.

- Parayı bir değer değil, bir vasıta olarak kabul eder; altını gümüşü, Euro’yu doları putlaştırmaz, para için her haltı yemez.

- Komşusu aç iken kendisi tok gecelemez.

- Toplumda ve ülkede iyiliklerin hâkim olması, kötülüklerin uzaklaştırılması için çalışır.

- Maddî manevî her türlü sömürüye karşıdır.

- Para spekülasyonları, devalüasyonlar, borsa oyunları, riba ve tefecilik yoluyla devletin, halkın ve ülkenin soyulmasına yardımcı olmaz, aksine bunlara karşı çıkar. İsraftan, aşırı tüketimden, saçıp savurmaktan, sefih bir hayat sürmekten, gösterişten, süs ve püsten, lüksten uzak durur, ölçülü bir şekilde yaşar.

- Çocuklarını bilgili, kültürlü; ahlâklı, faziletli; güzelliği seven ve güzel olmaya çalışan insanlar olarak yetiştirir. Onları cahil, sapık, ahlâksız, karaktersiz, çirkin, şerir kimseler olarak yetiştirmez.

- Toplumsal barışı ve sosyal uzlaşmayı zedeleyecek fikir ve hareketlerden kaçınır.

- Devletle sistemi özdeşleştirmez. Devleti her hâl ü kârda korur, sistem bozuk ve zararlı ise onun değişmesi için çalışır.

- Gelenin keyfi için gidene sövmez. Atalarına, dedelerine bağlıdır, onlara hürmet eder, rahmet okur... Geçmişine sahip çıkar... Atalarına asla saygısızlık yapmaz. Saygısızlık yapanları benimsemez..

- Anarşi ve terörden uzak durur; kötülükleri, fena şeyleri meşru sınırlar içinde ve hikmetin (bilgeliğin) ışığında değiştirmeye çalışır.

- Futbol kulübü tutar gibi parti, cemaat, hizip, fırka tutmaz, bu gibi asabiyetlerden (taassup) kaçınır.

- Evcil ve vahşi hayvanlara merhametli olur. Zevk için, sadik duygularla cana kıymaz.

- Zulmü, haksızlığı, sapıklığı, ahlâksızlığı desteklemez.

- Sevdiği ve bağlı bulunduğu siyaset, ideoloji, tarikat adamlarını putlaştırmaz, onları erbap haline getirmez.

- Dostlarına mürüvvet ve lütuf, düşmanlarına karşı müdara ile hareket eder.

- Her yeni gününün bilgi-kültür, ahlâk-fazilet, iyilik-güzellik bakımından bir önceki günden daha üstün olması için çalışır çabalar.

- Öyle bir hayat sürer, öyle hal ve hareketlere sahip olur ki, onun faziletini ve iyiliğini düşmanları bile kabul ve tasdik eder.

- Vicdanında 24 saat açık duran bir mahkeme vardır. Orada kendini muhakeme eder, denetler.

- Hayattan -sorumsuz bir şekilde- azamî (en fazla) zevk ve haz alma sapık-felsefesine bağlanmaz. Maddî hazların ve zevklerin çok üstünde birtakım yüce değerler olduğunu bilir ve onlara bağlanır.

- Empati kurar her zaman. Yani kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmaz. 

- İnsanları ayırmaksızın sever. 

- Sorumluluk sahibi olur. 

- Onurludur. Kimse karşısında onurunu ayaklar altında çiğnetmez. 

- Prensip sahibidir. 

- Yardım severdir. Herkese yardım eder. 

- Zor gün dostudur. 

- Adaletten hiçbir menfaat karşılığı ayrılmaz. 

- Demokrasiye ve hukuk kurallarına samimiyetle inanır. 

Yukarıda sıralamaya çalıştığım kurallara riayet eden bir insan siyasette, sanatta kültür ve edebiyat alanında, ekonomide, eğitimde ve uluslar arası tüm kuruluşlarda başarılı olur... Bu kaideler dışında kalan kişiler makamı, unvanı, rütbesi veya görevi ne olursa olsun başarılı olmaz...