İkinci vadede mi üçüncü vadede mi kalkınacağız?

Neşe DİLEKÇİOĞLU

Sayın Bakan kalkınma planını açıklayacak birazdan. Gözümü kekirtmeden televizyonun önüne kupa çay bardağımı da alarak oturdum. Öyle ya ülke kalkınırsa biz de kalkınacağız.

"Hadi bakalım Ali Bey" dedim "Sen de evin içinde dolanma, bırak endemik tohum torbalarını elinden, tamam, yerli ve millisin" dedim.

"İsrail'in tohumları olup olmadığını nereden biliyorsun onları üşenmeden renkli torbalara koydun da dur bakalım. Devlet, onları ekecek bir tarlamızı bu kalkınma planında Sayın Bakan verir. Belli mi olur Allah büyük."

Uzun masamızın üzerine aldığı renk renk minik torbalarını gözünün ucuyla süzdü. Yüzünde bir gülümseme belirdi. Sanırım hayalinde, devlet sırrı gibi sakladığı tohumları devletin verdiği tarlaya, hobi bahçelerine dikti ve ilk ürünü aldı gibi.

Bu ikinci kalkınma planında mı olur, yoksa yerli ve milli ürünlerimizin emperyalizmin karşısına çıkaracağımız üçüncü kalkınma planında var mıdır, onu henüz bilmiyoruz. Biz de kafaya taktık bu yerli tohumlarından elde edeceğimiz yerli domateslere. Şöyle kokulu kokulu. Al eline tuzu, dök üstüne sulu sulu ye. Menemen yap, ne bileyim çoban salataya doğra. Hele bir bahçemiz olsun inşallah hepsi olur. Televizyonun karşısına yan yana oturduk, yeni ekonomi programını izliyoruz.

Başarı hikâyesiymiş! Bakalım biz de başaracak mıyız iki emekli olarak ayakta kalabilmeyi? 

'Enflasyon indi' diyor sağ olsun. Büyümekten, kamu mali disiplininden bahsediyor. Yine dış güçlerden bahsediyor. Mayıs ayında Gezi olayları ve terör olaylarından bahsediyor. Siyasî istikrar ve demokrasiyi korumaktan bahsediyor. Para birimimizin hedef alındığından bahsediyor.

"Dur bakalım sona doğru bizim tohumların da kalkınmaya bir katkısı olur" diyorum.

Dengeleme, disiplin ve değişim diyor üç ana maddeymiş. 2019 gayri safi milli gelir falan… "Tamam" diyorum "İşte bu katma değerli olacak bizim tohumlar. Sen hiç gönlünü bozma Ali Bey. Olacak, olacak. Tarımda etkin mücadele edeceklermiş. Hele tek haneye inecek enflasyondan da yararlanırsak tamamdır. Gayrı safi şeysi her neyse o işte artacakmış. Bize düşeni de alırız sen hiç şey etme dinle."

"Ohhh ohhh! Bu çok iyi" diyorum. "Bütçe açığını yüzde ikiye düşürecekler. Hayata geçireceklermiş. İyi de" diyorum, "Bunlar zaten hayata geçiriyorlar. Hem de o biçim. Cari açıkta öncelik ihracat olacakmış. İster misin senin tohumlarının peşine düşsün bu Siyonistler. Milli tohumu ektirmezlerse ya n'aparız? O kadar tohum keseleri ya elimizde patlarsa?"

"Ağzından yel alsın nasıl laf öyle" diyor Ali Bey. "Daha Giresun`dan yerli buğday tohumu getirecem. Şişmeyeceksin kurbağa gibi. Beyaz undan ekmek yiyorsun. Onlar GDO'lu."

Sayın Bakan, "tasarruf" diyor yine. "Gelir artırıcı tedbirler paketi israfı önleyeceğiz diyor Ali bey. İster misin yine halk olarak bizden kemer sıkma politikasına katkı istesin. Tamam, odadan en kalın kemerimi getir. Bu ince olanı işe yaramadı belim hala kalın" diyorum gülüyor.

Offf ya! Bu kemer sıkma şeysini sevdim. Doksan altmış doksan olmasam da manken gibi incecik olacak belim. Şu anda ilk kemer sıkma politikasını ben uygulayıp hayata geçiriyorum. Kemerin ilk baştaki deliğine taktım kemerin kilidini. Giderek sona doğru geleceğim. İlk başta market alışverişlerini azaltacağım. Öyle yok peynirin çeşitleri zeytin meytin, tereyağ... Et almak da yok şarbon korkumuz da bitti. Tuvalet kağıdı, işte bu biraz sorun olacak ama onu da Cafer'in bezi ile halledersek bu iş tamam.

Bir de türkü tutturdum "Amanın da amanın. İnce giyerim inceee. Pembe yakışır genceee."

Hadi Ali bey kalk, kalk dokuz sekizlik attıralım karı koca. Ben bu işi sevdim valla. Dokuz sekizlik ayağıma iyi gitti. Bir ki, bir ki, bir ki bir ki üç… Hesaplarsanız dokuz sekizlik bir ölçü oluyor. Hesap iyi. Ayağıma uydu. Dengeleme! Disiplin! Öbürü neydi? Şimdiden unuttum valla hikayeyi.

Amaaan neyse ne, ben kemerden, ince belden başlıyorum. Ali bey sakın çıkar şu kemeri deme. Yatarken de belimde olacak. Alış buna!