Harre Vak'ası

Nurettin BÖLÜK

İslam’ın ilk yılları, Peygamberimizin ölümünden sonraki dört halife ve sonraki sahabe dönemleri, İslam tarihinde "Saadet Dönemi" veya "Altın Çağ dönemi" olarak gösterilmekte, anlatılmaktadır.

Bu anlatımlar aslında gerçeklerden uzak o dönemlerin çirkinliklerini, Müslümanlara yakışmayan iktidar kavgalarını, iktidar ve basit nefis uğruna dökülen on binlerce masumun kanlarını örtbas etmek için uydurulmuş, uyuşturma ve abartma yakıştırmalarıdır.

"Saadet Devri" olarak nitelen dört halife devrindeki dört halifenin üçü öldürülerek yok edilmiştir. Hz. Ali, kayınvalidesi Hz. Ayşe ile iktidar kavgası yapmış, bu çekişme sonucunda taraflar arasında Basra yakınlarında yapılan "Cemel savaşı"nda yaklaşık 6 bin sahabe ölmüştür.

Yine halifelik mücadelesinde Hz. Ali ile Şam valisi Muaviye arasında cereyan eden Sıffin Savaşında sahabe ve tabiinden 40 ila 70 bin kişinin öldüğü bildirilmektedir.

"Altın Çağ" olarak belirtilen ve Peygamberimizin ölümünden sonra dört halife devrinde, otuz yıl içinde geçen olayları ve öldürülenlerin sayılarını özetle yukarıda verdik. Halife Muaviye hele oğlu Yezid döneminde yapılan bir Harre Vak'ası var ki bırakın Müslüman olmayı, insan olanın yapacağı, yapabileceğini düşünmek bile insan olanın yüzünü kızartır, yazanı utandırır...

Harre Vak'ası, Muaviye oğlu Yezid’in halife olmasından sonra meydana gelen Harre Vak'ası, Medine’de binlerce sahabe, kadın, çocuğun ölümüyle ve yüzlerce evin yakılıp yıkılmasıyla sonuçlanmış bir olaydır.

Olay, Ümeyye (Emevi) idaresinin beğenmeyen Abdullah b. Zübeyr’in kardeşinin Medine Valisi tarafından öldürülmesiyle başlar. Medine valisi Amr b. Sabit, Abdullah b. Zübeyr’i ele geçirip Yezid’e biat ettirme de başarılı olamayınca görevinden alınır, yerine eski Vali Velit b. Utbe atanır. Utbe’de vali olarak fazla kalamaz, yerine Osman b. Muhammed (Ebu Sufyan’ın torunu) tayin edilir.

Bütün bu vali değişikliklerine rağmen Medine halkının Abdullah b. Zübeyr’e karşı olan sevgi ve sempatilerinde bir eksiklik olmaz.

Medine’de çeşitli güç sahipleri birlik olarak Yezid’e karşı isyan hareketi başlatırken, Mekke’de bulunan Abdullah b. Zübeyr’de karşı bir muhalif hareket başlatmıştır. Her iki grubunda hedefleri iktidarı (halifeliği) ele geçirmekti. Ama gayelerinin dini yaymak ve dini hayatı ikame etmek olduğunu söylüyorlardı. Medine’de ise bu gruplarla beraber hareket eden sahabe pek yoktu.

Medine isyancıları, Yezid’in sarayına yaptıkları ziyarette; Yezid’in ahlaksızca bir hayat sürdüğü görüşünü ileri sürerek, biatlarını geri çektiklerini bildirmişlerdir.

Bu sıra Medine’de Yezid’in atadığı valiler, daha önce Resul Hz. Muhammed’in ensar ve muhacirlere dağıttığı; Medine‘den ayrılan gayri Müslimlerin arazi ve evlerini, Muaviye ve oğlunun istekleri doğrultusunda geri alıp, Ümeyyeoğullarına vermeye başlamışlardı. Bu durumda büyük hoşnutsuzluklar oluşturmuştu.

Medine’deki bu hoşnutsuz kabileler ve halk, halifeye biat etmekten vazgeçince, halifede isyanı zorla bastırma kararı alır. Yönetimdeki valiler ile duruma hâkim olamayınca, Şam’dan Medine’ye düzenli bir ordu gönderir. Medine halkıda daha önce kullanılan Hendek Savaşı'ndaki hendekleri onarıp genişleterek savunmaya geçer. Tam savaşın ortasında hendeklerin bir bölümünü savunan Beni Harisili’ler son anda savunmadan vazgeçip Şam’dan gelen Emevi (Ümeyyeoğulları)lerin şehre girmelerini kolaylaştırmışlardır. Hendeklerin bu girilen bölümü kırmızı(har-ateş)-siyah kaya parçalarından oluştuğu için harre denildiğinden, şehre girildikten sonra üç gün boyunca her türlü rezaletin, yağmanın, yakmanın, tecavüzün serbest olduğu bu vakalara da Harre olayı veya Harre Vakası denmiştir.

Peygamberin Ensar ve muhacirlere dağıttığı arazi ve evlere Muaviye’nin sahiplenmesi ve yeni sahiplerinin elinden zorla alınması, bu olayın esas sebebi olarak görenler vardır. (MJK Kister Çeviren: Dr. Ünal Kılıç Yezid b. Muaviye)

Harre olayının bir başka sebebinin ise, Medine isyancıları bahane edilerek, Ümeyye oğullarının (Emevilerin) Bedirde öldürülenlerin intikamının ve Osman’ın kanının başta Ensar olmak üzere Medine halkından alınması görüşünde olanlar haklı ise: İntikam, doğrudan Peygamber ve Haşimoğulları’ndan alınmış demektir ki; bu korkunç ve akla getirilmemesi gereken bir durumdur. İslam Peygamberine halife olmuş birilerinin, o dinin kurucusu ve ailesinden intikam alması akla ziyan bir durumdur. Neticeye ve Harre Vakasına baktığımızda böyle düşünenlere de hak vermemek elde değildir.

"Harre Olayı" ile Medine’yi işgal eden Yezid orduları, şehri üç gün boyunca yağmalayıp, yıkıyorlar; Çoğu sahabe, Tabiun kadına ve çocuklarına taciz, tecavüz ediyorlar. Binden fazla kadın hamile kalıyor, hamile kalanların çocuklarının alınıp alınmaması ile ilgili zamanın uleması karar veremiyor. Bu çocuklar "Harre Piçleri" diye tarihe kara bir leke olarak geçiyor. Ve İslam alemi bu çağa ‘Altın Çağı’ diye uyutuluyor. Ve uyutulmaya devam ediliyor. Muaviye ve Yezidgillere, halife diye saygı duymamız isteniyor. Bunlar bırakın İslam Halifesi olmayı, insan bile olamaz. Bırakın saygı duymayı, nefret bile edilemez. Üzgünüm.