Hacı olan günah işlerse, hacılığı bozulur mu?

Nurettin BÖLÜK

Günümüzde bazı Müslümanlardan sık sık duyduğumuz bir konuya açıklık getirmek istiyorum.

"Hacca gideceğim ama tutamamaktan korkuyorum. Bunun için de yaşımın biraz daha geçmesini bekliyorum. Bu düşünce, gençliğim devam ederken bilerek veya bilmeyerek günah işlemeye devam edeyim! Yaşlanınca nasıl olsa istesem de bazı günahları işleyemem. Hacı olunca da tövbe eder, memlekete dönünce hacılığım bozulmaz anlamı taşımaktadır."

Konuyu biraz araştırdığımda, öyle yanlış yakıştırmalarla karşılaştım ki; ne hacılıkla, ne İslam’la, ne de insanlıkla bağdaştıramadım.

Neymiş: Hacı olan erkek, Peygamberimizin sünneti olan sakal bırakmak zorundaymış. Erkeklerin giydikleri sarık, şalvar, cübbe türünden; kadınların giydikleri ise, çarşaf türü bol kıyafetler olacakmış!

Hacı ticaret yaparken eline tartı araçlarını alamazmış. Olur ya yanlış tartarsa hacılığı bozulurmuş!

Hacılar kadın olsun erkek olsun, denize giremez, düğünlere gidemez, oyun oynayamaz, çalgı çalamaz, şarkı türkü söyleyemez, dinleyemezmiş!

Kadınlar, saçının telini gösterirse hacılığı bitermiş!

Haram olan bir erkekle, başkaları da olsa; aynı odada bulunursa hacılığı sona erermiş!

Hacca gitmeden önce, bekar çocuklarını evlendirmesi gerekirmiş. Evlendirmeden hacca giderse hacılığı kabul olmazmış. Yine birinci derece yakınlarında yetim varsa, onları da baş-göz etmeden hacı olunamazmış!

Hacı kadınlar, özel veya kamuda çalışamaz, ticaret yapamazmış!

Hac, İslam’ın beş esasından biridir. Mali ve bedeni bir ibadettir. Ziyaret etmek anlamındadır. Dini olarak, belirli zamanlarda usulüne uygun olarak Arafat’ta vakfe yapmak, Kabe’yi tavaf ederek belirli yerleri ziyaret etmek suretiyle yapılan ibadet şeklidir. Bu ibadetleri tamamlayarak yerine getirene de hacı denir.

Hac, şartları elverişli olanlar için farz bir ibadettir. Ali İmran 97. ayet: Gitmeye gücü yetenlerin Kabe’yi haccetmeleri insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Üzerine farz olduğu halde birtakım gerekçelerle hac ibadetini ileriye ertelemek dinen uygun değildir. Kişi üzerine farz olduğunda vakit geçirmeden gitmelidir. Ertelemede şartların değişmesi, ölüm durumlarında kişi borçlu sayılır.

Hac, bütün ibadetlerde olduğu gibi; Allah’a yaklaşma, kulluğunu ifade etme, nimetlerine şükretme aczini ortaya koyma, dünyevi nimetlerden uzaklaşarak Allah’a yönelmedir. Allah’a teslim olup bağlanarak, kul olma zevkini yaşamadır.

Namaz, oruç, zekat gibi diğer ibadetlerde aynı gayeler için yapılır. Hacı olmanın ibadet açısından farklı bir üstünlüğü yoktur. Hacı olmak kişiye de farklı bir paye vermez. Hacı, Allah’ın kendisine verdiği zenginlik ve sağlık için, diğer insanlara göre daha çok şükretmelidir.

Hacılık kişiye bir üst paye, makam vermez. Ayrıcalık da değildir. Hac farizasını yerine getirenlere, HACI diye isimlendirip çağırmak yanlıştır. Hac gibi diğer ibadetleri yapanlara da bu anlamda Namazcı veya Oruçcu dememiz gerekir. Hele işyerlerine isimlerinin önüne Hacı lakaplarını getirmek, doğru ve dürüstlük imajının yanında; ibadet yapıyor ilişkilendirmesi ile, Allah ile aldatmanın görüntülerini taşımaktadır. Namazcı Ali, Oruççu Mehmet denmediğine göre, Hacı Ahmet de demek uygun değildir.

Peşin olarak şunu söylemeliyim ki, Hacı olanlara yasak olan her şey; hacı olmayanlara da yasaktır. Yasaklar ibadet yapanlara veya yapmayanlara diye hiçbir şekilde tasnif olmamıştır. Bu bakımdan konunun başında sorulan ve neymiş! Diye sıraladığım soruların hiçbirinin olumlu cevabı yoktur. Namaz kılan biri, namazdaki farz olan ritüelleri yerine getirdiğinde; oruç tutan biri, gün boyu orucunu tamamladığında ibadetleri yapmış kabul ediliyorsa ve yanlış yaptığında kıldığı namazlar tuttuğu oruçlar sorgulanmıyorsa, hacının da yaptığı yanlışlık varsa hacı olmasından değil, yaptığı yanlışlıktan sorumlu olur. Hacılığın düşmesi, bitmesi gibi bir şey söz konusu değildir. Tekrarlaması da gerekmez.

Hem hacı hem de namaz kılıyor, ama yanlışlık yapmaya devam ediyorlar sorusu: sadece ibadet yapanlar için değil, herkes için geçerlidir. Yanlış yapma, ibadetten uzak olanlara verilmiş bir hak değildir. Yalnız toplumda, ibadeti olanların az hata yapacağı şeklinde bir algı vardır. Ve normaldir.

Hacı, İslam ahlakı ve toplum değerlerine bağlı kalarak; kıyafet de giyer, sakal da bırakmaz, tartı da yapar, ticarette yapar. Kamuda ve özelde de çalışabilir. Denize girer, saz çalar, oynar da. Şarkı türkü de söyler. Çocuklarının ve yetimlerinin evlenmesini de beklemez.

Şurası da bir gerçek ki: İnsanlar hacıyı örnek bir Müslüman olarak görmek ister. Bu yüzden hacıların yapacağı yanlışlıklar, İslam aleyhine propaganda malzemesi olarak kullanılır. Hacıların kesinlikle doğruluktan ve dürüstlükten ayrılmamaları, hakkı hukuku herkesten fazla gözetmeleri gerekir. Mal, Makam ve mevkii hırsı, hacda kazandığı saf duyguları bulandırmamalıdır.