GELİN DEVEYE BİNMİŞ DE…

Zeynel KOZANOĞLU

 

Bir özlü söz var, biliyorsunuz. “Gelin ata binmiş de “Nereye?” diye soranlara ya nasip demiş?” biçimindedir. Bu söz Aydın’ın Söke ilçesinde değiştirildi. Söke’de gelinler artık deveye biniyorlar. Evet yanlış okumadınız deveye biniyorlar. Kimi gelinler limuzinden helikoptere kadar   değişiklikler peşinde koşarken, türküde kızımız “Aynalı körük olmadan ben gelin gitmem” diye yırtınıp dururken bizim Şengül “Deve isterim, deve” demiş tutturmuş.

Yazlıkta Sökeli bir komşumuz var, Güler Hanım. Tatlı bir yaşlı bayan. Eşi de öyle. Sabahları ona “Ne yapıyorsun?” diye soracak olsak yanıtı “Otrup durun” oluyor. O biz ona “Ne yapıyorsun?” diye soracak olsa “Nap durun” dememizi bekliyor. Daha doğrusu geçmişte öyle konuşuyordu,  giderek dili kırıldı.

Güzelim Güler Hanım da böylece kendisi olmaktan uzaklaştı.

Güzel bir yemek yapsa Zeynel ağabeyine ille bir tabak getirir. Söke’ye gidip geldiğinde yüklüce zeytinle gelir. Gani gönüllü, candan bir Anadolu annesi. Yetişkin çocukları, torunları var. Geçtiğimiz Nisan ayında torunu Şengül’ü deve sırtında koca evine uğurlamışlar.

Uğurladıklarıyla kalsa iyi.  Koca evine vardığında Şengül deveden inmemiş. “Söyleyin çiçeği burnunda kocama, kahvemi pişirip buraya getirsin. Hemen şimdi !” demiş. Damat Bey kan ter içinde kahveyi geline ulaştırmış. Sonra kayın pederini, sonra halasını, ebesini, dedesini…çağırmış  derken kahkahalarla, şenlik şamatayla gelin kendi evine  mahallelinin alkışları arasında alınmış.

Eee, ben Güler Hanım’dan söz edecektim.

Güler Hanım zaman zaman bize uğruyor. Zaten aramızda bizim evin ikizi var. En sevdiğim yanı şakaya geliyor.  Konuşkanlığı bizi yormuyor.  “Napdurun / otrup durun” gibilerden söyleşiyoruz. Ben terasta otururken sürekli kalem kâğıtla uğraşmamı yadırgıyor olmalı ki, konuşmaktan kaçınıyor.

Hayruş’la fısıldaşıyorlar.

Güler Hanım ara sırada da bana maniler söylüyor:

“Dere boyu gidelim

Koyun kuzu güdelim

İkimizi görmüşler

Nasıl inkâr edelim.

Bu dörtlüklerin içeriğinde ne denildiğine bakmaya kalkışırsanız  çirkinliğe ortak olursunuz. Önemli olan içerikte ne denildiği değil… Bu dörtlüklerdeki ritm, müzik önemli.. . Yoksa Güler Hanımı dizinizin dibine oturtsanız da “Bak bacım, bu dörtlüklerde deniliyor ki...” diye anlatmaya kalkışsanız inanıyorum ki, o utancından yerin dibine geçecektir.

Komşumuz Güler hanımla “ağabey kız kardeş”  olabilmek her kula nasip olmaz.. .

Onun otuz tavuğu birden zehirleme olayı var ki, ve bu olayı öyle bir anlatışı var ki, her dinelişimizde bir ayrı gülüyoruz. 

Bir yaz günü evin damına susam sermişler. Güvercinler susamı çalmasınlar diye de, Güler Hanım sergiyi koruma altına almış. Ne yapmış? Serginin çevresine birkaç avuç zehirli buğday serpmiş. Sonra tarlaya pamuk toplamaya gitmiş.

Yarım saat kadar sonra beyi tarlaya gelmiş. “Sen tavuklara bir şey mi yaptın?” demiş. “birbiri ardı sıra ölüyorlar.”  Güler Hanımın aklı başından gitmiş. Ya da aklı başına gelmiş. Eve koşmuş ve henüz son soluğunu vermemiş tavukların boğazına bıçağı çalmış… Bir, iki, dört, dokuz… Ve sonunda otuz… Bütün tavukları ölmüş. Bir tek horoz hayatta kalmış.

Horoz dedi ya, bir mani daha dillendiriyor:

Kaleden bakan oğlan

Kâhkülü sarkan oğlan

Gel bu akşam kaçalım

Horozdan korkan oğlan.

Tavuklar telef olmuş ya bu arada komşular da koşup gelmişler.  Tavukları ne yapacaklarını düşünmüşler. Sonunda onları bir güzel pişirmişler. Zavallı tavuklar zehirlenip ölmüşler ama, yine de pişirilmekten kurtulamamışlar. Komşularla birlikte bu tavukları yiyecekler ama ilk lokmayı kim yutacak?

Kocaların en fedakârı Uhri Bey “Ben varım” demiş. Ve tavuklardan birinden bir parçayı gözünü kırpmadan ağzına atmış ve yemiş. Ölecek mi diye beş on dakika beklemişler. Sonra komşuların hepsi  sofraya çöreklenmişler. Tavukları kapışa kapışa  bitirememişler. Otuz tavuk kolay biter mi?

O günden bu yana şükür ki, Uhri Bey de komşular da hayattalar. Ve Güler Hanım da şükür ki, bizim yazlık komşumuz.

Yazıyı bitirdim. Hayruş'a okudum. "Dedi k, bir de çocukları bilsn" dedi. Meslek etiğine uygun değlama Hayru'un hatırı var.Gittim. "raziye de Behiye de memnun olacaklarını söylediler. Güler bacı bir dörtlükle yanıt verdi:

Kara kara kazanlar

Kara yazı yazanlar

Cennet yüzü görmesin

Aramızı bozanlar... 

 .....