Geçmişten günümüze Marmara'da Müsilaj sorunu ve nedenleri

Barış ATAGÜN

Birkaç aydır ülkemizin en önemli sorunlarından biri Marmara denizindeki Müsilaj sorunu. Geçen yıl Kasım ayında gözlemlenmeye başlayan deniz salyası her gün biraz daha artarak Marmara denizini kaplıyor ve deniz canlılığını tehdit ediyor.

Bazı algı operasyonculuğu tetikçiliği yapan troller ve sözde gazeteciler Marmara’daki Müsilaj sorunundan siyasi bir sonuç çıkarmaya çalışıyor.

Bu algı operasyonu ve iftira propagandasına cevap olarak Marmara’da Müsilaj sorununun geçmişini anlatmak gerekiyor. Çünkü sorunun geçmişini bilmezsek doğru çözümü de bulamayız.

Müsilaj dünyada birçok denizde gerçekleşen bir olay. Özellikle Adriyatik denizinde ve Akdeniz’de daha çok görülüyor. Sadece bizim yaşadığımız bir problem değil

Ancak dünyada Müsilaj sorunu genelde fark edilemeyecek kadar hafif ve deniz diplerinde gerçekleşiyor. Bu nedenle birçok Müsilaj olayı biz anlamadan gelip geçiyor.

Biz Müsilaj ancak su yüzeyine çıkınca anlayabiliyoruz. İşte o zaman gerçek bir sorunla karşı karşıya olduğumuzun farkına varıyoruz.

Müsilaj her zaman gerçekleşiyorsa Marmara denizinde ilk ne zaman oldu?

Marmara denizinde Müsilaj 1983 yılından beri gözlemleniyor fakat ilk kez büyük bir sorun olarak ortaya çıktığı yıl 2007...

2007 Yılında Marmara denizinde bugünkü kadar büyük olmasa da deniz canlılığını tehdit eden bir Müsilaj vakası yaşandı. Ancak o dönemde denizdeki oksijen miktarı bugüne göre daha yeterli olduğu için yaklaşık 3 yıl sonunda Marmara denizi temizlendi.

Uzmanlar şimdiki müsilajın ise en az 6 yıl süreceğini söylüyorlar. Bu da tüm önlemleri acilen alırsak temizlenmesi beklenen süre. Eğer gerekli adımlar atılmazsa Marmara denizinin en az 11-12 yılda temizleneceği tahmin ediliyor.

Bu hem ekonomik hem de toplum sağlığı açısından gerçekten korkunç bir süre.

Çünkü Müsilaj sadece balıkların ve deniz diplerindeki hareketsiz canlıların sağlığını tehdit etmiyor. Ülke ekonomisini, özellikle de balıkçılığı tehdit ediyor. 2007 Yılındaki müsilajda balıkçılığın ekonomik zararı yüzde 61,27...

Bugünkü müsilajın boyutunun 2007 yılındakinden fazla olduğunu düşünürsek balıkçılığın yaşayacağı zarar çok daha fazla olacak.

Müsilajın ikinci bir tehlikesi de deniz canlılığı ve toplum sağlığı.

Müsilaj yüzünden deniz canlıları oksijen alamıyor ve yavaş yavaş ölüyorlar. Böyle devam ederse çok yakında su yüzeyinde balık ölüleri göreceğiz.

İkincil olarak ise toplum sağlığını tehdit ediyor. 

Müsilajın aslında fitoplanktonların ürettiği yapışkan, organik bir madde. Bu yüzden Müsilaj insan sağlığı için bir tehdit değil. Ancak Müsilaj, bakteri ve virüslerin üreyip çoğalması için uygun bir ortam.

Eğer Müsilaj sorunu çözülemezse bugün olmasa bile yarın Marmara denizi halk için zehir saçan bir deniz olacak ve Müsilaj kaynaklı bir salgın başlayacak.

Marmara’daki müsilajın uzun yıllardır var olduğunu ve tehlikelerini anlattıktan sonra Marmara denizindeki müsilajın nedenlerine geçelim.

Müsilajın genel olarak bilinen 3 büyük nedeni var.

1- Denizdeki azot yükünün artması

2- İklimsel faktörlere bağlı deniz suyu sıcaklığının artışı

3- Deniz akıntılarının durgunluğu

Marmara’da müsilajın oluşumunda bu 3 neden de var ama bu nedenler dışında Marmara’ya özgü nedenler de var.

Bu nedenlerden biri aşırı avlanma. Marmara denizi 927 km lik kıyısıyla Türkiye’nin en küçük kıyısına sahip olsa da avlanma konusunda Ege’den sonra Türkiye 2.si

Aşırı avlanmanın Müsilaj oluşmasına etkisi ise deniz ekosistemini bozmasıdır. Bu durumu basitçe şöyle açıklayabiliriz.

Denizlerde insan eli değmediği sürece bir ekolojik denge vardır. Hangi canlının hangi oranda üreyeceği bellidir. Çünkü av- avcı ilişkisi vardır.

Denizlerdeki ekolojik dengede fitoplanktonların da normal üreme oranı bellidir. Bu dengeyi sağlayan unsurlardan biri fitoplanktonlarla beslenen balıklardır. Aşırı avlanma sonucunda balık sayısı azalınca fitoplankton üremesi de artarak müsilaja neden olur.

Marmara’daki müsilajın ikinci yan nedenlerinden biri ise Marmara’nın gemi üretim ve söküm sanayisinin merkezi olması. Türkiye gemi sökümünde Dünyada 3. Ülke konumunda.

2002 Yılında sökülen gemi sayısı 83 ken 2012 yılında sökülen gemi sayısı 283 e çıkıyor. 2002 yılında 191 bin ton hurda elde edilirken 2012 yılında elde edilen hurda ağırlığı 927 bin ton

Bu açıdan gemi üretim ve sökümü de Marmara denizini kirleten faktörlerden biri

Marmara denizindeki müsilajın en önemli nedeni ise kimyasal atıkların ön arıtma sonrası “derin deniz deşarjı” yöntemiyle Marmara denizine akıtılması.

Bunu nereden biliyoruz? 2017 yılında Marmara denizindeki bilimsel araştırma raporundan

2017 Yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ODTÜ ve TÜBİTAK ortaklığıyla Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi adında bir proje başlatılarak Marmara denizinde Müsilaj inceleniyor.

İnceleme sonunda müsilajın en önemli nedeni olarak atıkların denizin derinliklerine doğrudan akıtılması tespit ediliyor. Kısacası pisliği derin sulara boşaltınca denizin kirlenmeyeceğini sanıyoruz.

Son olarak müsilajdan nasıl kurtulacağız konusuna geçelim.

Uzmanlar öncelik olarak nüfus artışının durdurulması ve Marmara nüfusunun azaltılması gerektiğini söylüyorlar.

İleri biyolojik arıtma tesisleri kurmadan önce Marmara’nın nüfusu düşürülmelidir. Çünkü ne kadar arıtılma yapılırsa yapılsın Marmara’nın bu nüfus yükünü taşıması mümkün değil. Ülke nüfusunun yüzde 30'u Marmara bölgesinde yaşıyor.

İkinci tedbir olarak deniz derinliklerine atık boşaltılması sisteminden vazgeçilmeli ve arıtma tesisleri ileri biyolojik arıtma tesislerine dönüştürülmelidir. Türkiye sanayisinin yüzde 60'ı Marmara bölgesinde bulunuyor.

Hem nüfus hem de sanayi açısından Marmara bölgesi kapasitesinin çok üstünde bir yükü taşıyor. Bu da hem evsel hem de kimyasal atıklarla Marmara’nın aşırı kirliliğe maruz kalması demektir.

Kısacası Marmara denizini kurtarmak istiyorsak Marmara’yı nefes alması için rahat bırakmalıyız. Yoksa yarın çok geç olacak...