Etnik kimliklere asimilasyon iddiası bir iftiradır

Mehmet SORAL

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen Bey'in bir videosunu izledim.

Bu videodaki konuşmasını Kafkas Dernekleri Federasyonu'na bağlı Çerkesler grubu adına yapmış.
Bir sivil toplum örgütü olarak 2011'de yeni anayasa çalışmaları için Kafkas etnik kimlikleri adına hükumet tarafından kendilerinden talep edilen istekleri sorulmuş, onlar da arz etmişler.

Etnik kimliklere eğer devleti yönetenler (AKP'nin açılım süreçleri) "Bizden ne talebiniz var, iletin" şeklinde bizatihi hükümet edenler tarafından adeta ayrışmayı tahrik eden teşvikler sağlanırsa; sadece Çerkesler değil tüm etnik kimlikler yakın bir gelecekte bu ülkenin isminin Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milletinin de Türk milleti olmaması gerektiğini tartışacaklardır.

Hasan Bey'in kendisini Çerkes bilmesi, onların bir temsilcisi olmasının yadırganacak bir tarafı yoktur. Ancak Çerkesler'in asilime edildiği gibi bir şeyden bahsetmiş olması iftiradan öte bir şey değildir. Sadece Çerkesler değil hiç bir etnik grup asimilasyona uğradıklarına dair iddiada bulunamazlar. Çerkesler dahil tüm etnik kimlikler için devletten ana dilde eğitim ve öğretim istemek ve buna da cevaz vermek ulus devleti ortadan kaldırır, otomatikman federatif yapılanma devreye girer ki; kabul etmek mümkün değil.

Çerkesler'in Kafkasya'dan gelip güvenlik gerekçesiyle Anadolu'ya yerleşmeyi tercih etmişlerse şayet; buradan asimilasyon değil, olsa olsa Türk milletine minnet ve şükran duymanın gerekliliği ortaya çıkar.

Hasan Bey temel hak ve özgürlüklerde eşit haklara sahip olma talebinden bahsediyor. Kendilerine karşı ne gibi bir ayrımcılığın uygulandığına dair bilgi vermiyor. Mesela bir Türk olarak onlardan farklı, ayrıcalıklı ne gibi haklara sahibim; sormak isterim. Bu itham bir vicdansızlık örneğidir. Mağdur olana kucak açacaksın, aşını işini paylaşacaksın, gün gelecek sanki onları Ruslar değil Türkler mağdur etmiş gibi asimilasyonla itham edileceksin; olacak iş değil.

Tüm etnik kimlikler bu ülkenin birinci sınıf vatandaşları olup, devletin sağladığı tüm hak ve imkanlardan eşit olarak yararlanırlar. Hiç bir etnik kimliğin diğer kimlikler üzerinde; buna asli unsur Türkler de dahil olmak üzere astlık, üstlük iddiası olamaz.

 

Ancak; Hiç bir etnik kimlik de bu coğrafya üzerindeki varlıklarını; kaderin kendilerini sürükleyip getirdiği bu coğrafya üzerinde Türklerin varlığı gibi görüp; bu varlıklarına binaen devletin de milletin de adının değişmesi sürecine giden "Ana dilde eğitim, milletin adı Türkiyeli" olmalı gibi taleplerde bulunamaz.

Ancak söz konusu videonun durduk yerde paylaşılması oldukça manidar. Bunu, özelikle İYİ Parti üzerine kurgulanmış kumpasların devamı olarak görmek ve değerlendirmek lazım. Söz konusu video üzerinden gösterilmek istenen tepkilerde ne Türkçülük hassasiyeti ne de Türk milliyetçiliği hassasiyeti vardır.

İYİ Parti'de yaratılmak istenen zihin bulanıklığı üzerinden algı tuzağına düşmeyeceğiz. En azından Hasan Bey; siyasal İslamcılar gibi gizli etnikçilik yapıp, İslam'ı kamuflaj olarak kullanıp "Atatürk ve Türklüğe" kin ve öfke kusmuyor; tüzüğünde Türk milletinin varlığına, birliğine ve bütünlüğüne atıf yapan bir partinin kurucusu ve genel başkan yardımcısı olmayı istemiş, kabul görmüş.

Ancak PKK'nın Kürtler üzerinden ileri sürdüğü talepler gibi Hasan Bey'in de söz konusu video'da Çerkezler adına etnik ve bölücü talepleri var. Muhtemeldir ki; Hasan Seymen'in, PKK'nın taleplerine benzer bu taleplerini İYİ Parti kurulmadan önce dile getirmiş olabilir. Bu görüşlerinde hala ısrarcıysa artık İYİ Parti'de olmasının bir anlamı yoktur ve istifa etmesi lazım. Çünkü söyledikleri partinin kuruluş ilkeleri ve parti tüzüğü ile çelişiyor.

Bir çok Çerkes ülkücü, Türk milliyetçisi tanırım böyle bir talepleri yoktur. Ancak siyasal İslamcılık kisvesi altında Türk ve Atatürk düşmanlığı yapan Çerkesler olduğu gibi başka etnik kimliklere mensup insanlar da var.

Bu ülkede Kürtler üzerinden PKK'yı icat edenler muhtemeldir ki; Çerkesler üzerinden de bir başka emperyalist aracı icat etmeyi düşünüyor olabilirler. Belli ki bu anlamda birilerini bulabilirler ancak Çerkeslerin bu coğrafya'da kendilerini Türk milletinden gördüklerine her vesile ile şahit oldum, vatansever insanlardır.

Hasan Seymen gibiler bu cür'eti; Devlet Bahçeli'nin de altında imzasının bulunduğu; o zamanki MHP+DSP+ANAP hükumetinin rızası ile komisyonlardan geçirilerek AKP'nin tek başına iktidarına paslanıp mecliste onaylanan "İkiz yasaların" kabulünden alıyor olmasın.

 

Hasan Seymen gibilerle uğraşmak kolay da; bunların isteklerine çanak tutan, yol açan "İkiz yasaların kabulü ve kanunlaşması" gibi kendi meclisimizde kurulan tuzaklara karşı ne yapabiliriz, onu düşünmek bugün için daha elzem değil mi.

Not: İkiz yasalarla ilgili bilgi için ekli bağlantıyı tıklayabilirsiniz.

https://www.milligazete.com.tr/…/bahceli-imzaladi-erdogan-o…

 

İYİ Parti Projesini Devlet Bahçeli'ye karşı ego tatmini olarak görmek haksızlıktır.

İYİ Parti projesini Devlet Bahçeli'ye isyanın ete kemiğe bürünmüş hali olarak görüp değerlendirmek büyük yanılgı olacağı gibi emeği olanların da emeklerini ve niyetlerini inkar etmektir.

İYİ Parti; CHP'nin inisiyatifine terk edilen, ne garip ki; iktidarın da bundan son derece memnun ve hoşnut kaldığı muhalefet anlayışına ve alışkanlığına alternatif bir muhalefet hareketi projesidir.

İkinci bir husus ise; rahmetli Başbuğ sonrası Devlet Bahçeli marifeti ile iradesi derin devletin, dolayısıyla da görevdeki hükumetlerin kontrolüne verilen, adeta bir müsteşarlık konumuna sokularak, onların programlarına odaklı görev yaptırılan MHP'nin inisiyatifinde; her geçen gün tedricen etkisiz, yetkisiz ve yaptırımsız hale getirilerek erozyona tabi tutulmak istenen Türk milliyetçiliğine sahip çıkma projesidir.

 

İYİ Parti'nin varlığı; uzun vadede siyasal İslamcılığın vesayetinin oluşturulması ve oturtulması emellerine karşı mücadele hususunda zayıf kalan CHP'nin yanında beraber büyük bir set oluşturma projesidir.

Diğer taraftan kasdi olarak İkiz yasalarla hukuken önü açılan, Almanya'da AKP heyetine ısmarlama çalıştayı yaptırılan "Federatif yapılanmaya" doğru gidileceği aşikar olan bir süreç için Devlet Bahçeli marifeti ile Türk milliyetçilerinin rızası anlamına gelen ama rızamızdan ziyade dayatılarak 2001 tarihinde adımıza atılmış olan imzalarımızı geri çekme projedir.

Cumhuriyet değer ve kazanımlarını ortadan kaldıran; mahsurlarına 15 Temmuz ihanet sürecinde daha yakinen vakıf olduğumuz tek adam iradesine dayalı "Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemi"nden tekrar "Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem"e dönme mücadelesi için güç merkezi oluşturma projesidir.

Dolayısıyla hiç kimse İYİ Parti'yi Devlet Bahçeli ve avenesine öfke duyanların öfke nöbetleri için rehabilite edildikleri bir müessese olarak göremez.

 

Devletin birliği, ulusal yapının bütünlüğü ve üniter yapının muhafazası adına; siyasal düşünce ve dayatmalardan azade vatan ve millet sevgisi ortak paydasında bütünleşen insanların projesidir. Ve elbette nihai hedef bu ülkeyi yönetmektir.