Esat-Erdoğan-Türkiye-Suriye

Nazım PEKER

Türkiye adım adım Ortadoğu bataklığına çekilmekte. ABD ve Rusya Suriye’nin kaymağına ve rantına talip, biz ise problemlerine…

                Neymiş efendim, gerekirse o bölgede evler yapabilirmişiz. İyi hoş da değirmenin suyu nereden? Bütçeyi doldurabilmek için akıl almaz, gün görmedik vergileri bu asil millete reva görürken; Suriyeli kaçkınlara ev yapmak hangi aklın işidir?

                Öncelikli soru şu: Güney sınırlarımız neden ve hangi yanlış politikalar sonucu böylesine GÜVENSİZ hale geldi? Irak’ta Saddam dursaydı, Suriye’de Esat güçlü olsaydı güney sınırlarımız böylesine güvensiz, ABD ile RUSYA Suriye’de söz sahibi olur muydu?

                Hem ABD’nin hem Rusya’nın bölgede çıkarları var. Bu iki şeytani ülke, çıkarları için satın aldıkları kimi Müslümanları elde ederek ya tarikat - cemaat ya da terör örgütü kurdurarak emelleri doğrultusunda kullanmaktalar. Siz hiç bu satılıkların İsrail’e tek mermi sıktıklarına şahit oldunuz mu?

                Öldürdüklerini söyledikleri Bagdadi’yi kim yetiştirmişti ABD, kim öldürdü ABD,(Eğer gerçekten öldürüldü ise) düşünmenin zamanı gelmedi mi? PKK ve PYD’yi kim finanse ediyor, ülkelerinde temsilcilikleri kimler açtırtıyor? Batı, ABD ve Rusya değil mi?

                Durum ortada iken; Rusya ile ABD bizim nasıl stratejik ortağımız, Trump ile Putin’de nasıl dostumuz oluyor?

                “Ey iman edenler! Yahudilerle, Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar ancak birbirlerine dostturlar. İçinizden her kim onları dost ederse; kuşkusuz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” Maide:51

                Türkiye sonucu belli olmayan ve nasıl biteceği muamma olan bir süreci yaşamakta!.  Haklı olarak Barış Pınarı harekâtını başlattık. Suriye’de resmi bir hükümet var mı, var. Esat da bu hükümetin başı mı? Evet.

                Eeeeeee!

                Biz bu işi, Esat’la çözmeyecek miyiz? Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı nasıl olacak? ABD ve RUSYA Suriye’de rejime karşı olan, Türkiye’ye tehlike PYD/YPG’li ne kadar insan varsa adını değiştirerek SDG= Suriye Demokratik Güçleri adı altında birleştirdi. Biz güveni ve huzuru sağlayıp çekilirken oraları kime teslim edeceğiz?

                Esat diyor ki, “Ülkemin ve ülkelerimizin çıkarı söz konusu olduğu sürece Türkiye ile görüşmeye hazırım.”

                Biz ne diyoruz: “Esat ülkesinde şu kadar insanın katili, görüşmeyiz.”

                İyi de, görüştüğümüz ve umut bağladığımız ABD ile Rusya bu konuda; sütten çıkmış ak kaşıklar mı? Vietnam’da, Afganistan’da, Kızılderili soykırımında, Kırım Türklerine yapılanları hatırlayınca; Esat’ın sicili onlarınınkinin yanında hardal tanesi kadar bile olamaz.

                İnadı bırakalım. Tez zamanda Esat’la birebir görüşmelere başlayalım. Irak ve İran’ı da yanımıza alarak bu Batı destekli Kürt belasına ortak çözüm bulalım ve kökten bitirelim. 30 km’nin ötesinde bu terör örgütleri okey mi oynayacaklar? Bir atasözümüz ne diyor, “El, elin eşeğini Türkü çığırarak arar.”

             Durum bu ve bu kadar net!.  Devletlerarası ilişkilerde inat değil, diplomatik dil, ülke çıkarları ve komşuluk ilişkileri geçerlidir.

                Barış Pınarı’nın bir faydası da; neredeyse Araplaşacaktık ki, Araplar bizi kabul etmedi, ümmet ümmet diye inliyorduk ki, ümmet de bizi yarı yolda bıraktı, Filistin bile yan baktı. Şalgamı turpu öğrenmiş olduk. Rabia sevgimiz kursağımızda kaldı.

                Demek ki, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yokmuş.” Azerbaycan’a, Pakistan’a teşekkürler.

                Güney sınırlarımızın çözümü, bölge ülkelerinin işbirliği ile olasıdır. Erdoğan-Esat, Türkiye-Suriye birlikteliği işin anahtarıdır.

                Esen kalınız.