EMSAL KİRA BEDELİ ESASINA GÖRE YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANI

Ahmet ÖZDEMİR

 

 

Ahmet ÖZDEMİR

Maliyeci – İktisatçı

aozdemir2007@hotmail.com

 

 

İlâhi emirler-hükümler; insanların mutluluğunu ön görmektedir. Kâinatın sahibi Yüce Allah/Varlık, bunları; risaleleriyle, peygamberleriyle ve dört kitabıyla kullarına-insanlarına bildirmiştir. Devri zamanları itibariyle geçerli olan kitaplar, değişikliğe ve unutulmaya yüz tuttuğundan; en son kitap olarak Kuran-ı Kerim, son peygamber Hazreti Muhammed/570-632/ (S.A.V.) vasıtasıyla 23 senede Cebrail vasıtasıyla indirilerek tamamlanmıştır. Allah’ın emirlerine-yasaklarına riayet edenler, Baki Alem’deki Cennetle müjdelenmektedir.

Yeryüzündeki Devletler ve rejimleri de, tebaalarına; en güzel manada hizmetler sunmak iddiasında bulunurlar. İster komünist, ister faşist, ister hürriyetçi (parlamenterli-parlamentersiz) … sistemler olsun, iddialar ve tezler-öngörüler ayni şekilde tezahür etmektedir.

Bunlardan, hürriyetçi ve parlamenter sistemler, insanlara daha serbestili hayat tarzı sağlamaktadır. Değinilen sistemde, insanlar; Teşkilâtı Esasiye/Anayasa ve kanunlar teminatında ve bunlara riayet etmek suretiyle diledikleri işlerde çalışabilmekte, müteşebbis olabilmekte, serbest meslek icra edebilmekte, ziraatla meşgul olabilmekte, sanat icra edebilmekte, kamu görevlisi olabilmekte, miras yedi hayatı yaşayabilmekte veya hiçbir iktisadi faaliyete iştirak etmeden himmete muhtaç kalabilmektedir. Ayni zamanda mülkiyet-miras-serbest dolaşım haklarına da sahip olunmaktadır.

Bizim hukuki mevzuatımız da, yukarıdaki sayılanlara imkân sağlamaktadır.

Gerçek kişiler olarak insanlarımız, iktisadi faaliyetleri-edindikleri iratları … sebebiyle bir taraftan vergi mükellefleri olarak merkezi ve mahalli idarelere karşı mükellefiyet altında olur iken, diğer taraftan da SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) iştirakçisi-işveren sorumlusu) ilgilisi olmaktadır.

Nitekim, Resmi Gazetenin 06.01.1961/10700 sayısında yayınlanan 31.12.1960/193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile, gerçek kişilerin mezkûr/sözü edilen vergiye tabi olmanın icapları ortaya konulmaktadır.

Kanun’un 1, 2 ve 3. maddelerindeki düzenlemelere göre: Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir. Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.

Gelire giren kazanç ve iratları: Ticari kazançlar; zirai kazançlar; Ücretler; Serbest meslek kazançları; Gayrimenkul sermaye iratları; Menkul sermaye iratları; Diğer kazanç ve iratlar; olarak sıralamak mümkündür.

Değinilen Kanunda aksine hüküm olmadıkça, yukarıda yazılı kazanç ve iratlar gelirin tespitinde gerçek ve safi miktarları ile nazara alınır.

Aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler. Şöyle ki;

1)Türkiye’de yerleşmiş olanlar; 2) Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu gibilerden, bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla Gelir Vergisi’ne veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkûr kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.).

Sözü edilen Kanun’un 70/1 maddesindeki <<Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır: >> şeklindeki hüküm gereğince, binalardan kiraya verilenlerden elde edilen kira bedelleri de gayrimenkul sermaye iradı sayılmaktadır.

Mesken kira gelirlerinden yılı içinde elde edilen kira bedellerinden 2012 yılı için elde edilenlerin 3.000,- lirası gelir vergisinden müstesnadır. Değinilen madde << 21 Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 1.500,- (2012 yılı için 3.000,- lira)lirası gelir vergisinden müstesnadır. (284 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2013 yılı için 3.200 TL. ) İstisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz.

Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar.>> şeklinde tedvir edilmektedir.

Maddede belirtildiği üzere, istisna haddinin üzerinde geliri olup da beyan etmeyenler, idare tarafından tespiti halinde ve re’sen vergilemeye gidildiğinde, kişilere tanınan istisna hakkından ilgililer faydalandırılmaz.

Ayrıca, birden çok meskenden gelir elde edenler için, istisna; bir mesken için uygulanmaktadır.

Götürü gider esasına göre beya edecekler, götürü gider tutarlarını; istisna haddinin üzerindeki kısma uygulanmaktadır.

Bizce, re’sen vergilemede; kişilere tanınan istisna haddinden vazgeçilmemeliydi. Yine, kaç mesken gelirden kira geliri elde edilmiş olsa da istisna tutarı tamamen tatbik edilebilmeliydi.

Bu yönde de, beyanda bulunma esası, Kanun’un 92. Maddesinde << Bir takvim yılına ait beyanname izleyen yılın Mart ayının başından yirmi beşinci günü akşamına kadar gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticarî kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayının başından yirmi beşinci günü akşamına kadar tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine, dar mükellefiyette Türkiye'de vergi muhatabı mevcutsa onun Türkiye'de oturduğu yerin, Türkiye'de vergi muhatabı yoksa işyerinin, işyeri birden fazla ise bu işyerlerinden herhangi birisinin bulunduğu yer vergi dairesine verilir veya taahhütlü olarak posta ile gönderilir.

Kanunun 73. Maddesi <<Emsal Kira Bedeli Esası>> ndan bahsetmekte olup << Kiraya verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamaz. Bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedeli, bu mal ve hakların kirası sayılır. Bina ve arazide emsal kira bedeli, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanunu'na göre belirlenen vergi değerinin % 5'idir. Diğer mal ve haklarda emsal kira bedeli, bu mal ve haklarının maliyet bedelinin, bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanunu'nun servetlerin değerlendirilmesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin % 10'udur.

Aşağıda yazılı hallerde emsal kira bedeli esası uygulanmaz:

1. Boş kalan gayrimenkullerin muhafazaları maksadiyle bedelsiz olarak başkalarının ikametine bırakılması;

2. Binaların mal sahiplerinin usul, füru veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi (Usul, füru ve kardeşlerden her birinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmiş ise bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden sadece biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz.);

3. Mal sahibi ile birlikte akrabaların da aynı evde veya dairede ikamet etmesi ortaya konulmuştur.

4. Genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan kiralamalarda. >> şeklinde ortaya konulmuştur.

Bu madde: Tabii afetler, ilticalar-göçler, sosyal ve komşuluk ilişkiler bakımından; başkalarının kullanımına terk edilen meskenlere emsal kira bedeli uygulanmayacağı hususlarını ihtiva etmiyor gibi gözüküyor.

Günümüzde, sınır boylarındaki ilticalar; yarınlar için muhtemel (Allah göstermesin) kısmi veya genel seferberlikler ihtimalen nazara alındığında, bugünlerdeki gelir vergisi mevzuatının yeniden düzenlenmesi hazırlıkları sırasında, değinilen hususların da ayrıca nazara alınması gerekir mi? deriz.

Ayrıca, kira gelirlerinin emsal kira bedelinden düşük olamaz hükmünün daha üst sınırlara yükseltilmesi gerekir, deriz.