Dinle Yatıp Dinle Kalkmak...

Zeynel KOZANOĞLU

 Dinle Yatıp Dinle Kalkmak...

Farkında mısınız, bizde bir kişinin makbul insan olarak saygı görmesinin başlıca şartı, hatta biricik şartı nedir? Yani mahalleye bir aile taşınsa ne iş yaptıklarını, ne kazandıklarını, dürüst mü, değil mi olduklarını merak etmeyiz, ailenin din ile yakınlığını araştırırız.

Genelde bu değilse de çoğu kez bu durum yaşanıyor. Bu konuda kendi üzerimden bile örnek verebilirim. Epey zaman önce Çankırı Internet sitelerinden birinde yazdığım günlerde görüş ayrılığına düştüğüm bir hemşehrim benim için diye diye ne diyebilmişti?

“Zaten Cumaları namaza gitmediğini kendisi bana söyledi” demişti.

Tartışmamız ekmek tahtası üzerine... o getiriyor konuyu bayram haftası üzerine... Bulunduğunuz her alanda dikkat ediniz, insanların dilinde din iman... “Peygamberimiz demiş ki... Dinimize göre... Bir hadiste buyuruluyor ki... bu konuda ayet var...” gibi girişlerle başlattığımız sözlerle kendimizi kanıtlamaya çalışmak gibi bir göreneğimiz var.

Dinin gereklerinden uzak durmamız gerektiğini elbette düşünmüyorum. Ama  dini sürekli dilimizden düşürmeyişimiz doğru değil. Beş on kişi bir konutta söyleşiyoruz. Bir ara arkadaşlardan biri “Bana beş on dakika izin verin, az sonra gelirim” diyerek çıkıyor.

Bir başkası “Ben hele şu namazımı bir kılıp geleyim” diyerek izin istiyor. İkisi de namaz kılmak için gittiler. Ama ben birinin söylemini seviyorum.

Türkiyenin bütün televiyonlarında, radyolarında her gün saatlerce din iman anlatılıyor. Yıllardır bu böyle. Kardeşim İslam dininin bütün emirleri ve yasakları kuran ile bildirilmiş. Kuranımız taş çatlasa 400 sayfa tutuyor. En cahil kişiye bir yılda öğretilir.

Peki bu din tacirleri her gün saatlerce konuşmak için kullandıkları malzemeyi nereden buluyorlar. Malzeme yok ortada... fasa fiso... 80 milyon nüfusun hepsinin akıl sağlığının yerinde olacağını kabul edebilir miyiz? Her gün bu din bezirganlarına sorular yağıyor.

Onlar da ayıla bayıla yanıt veriyorlar.

Ve nereye gelip dayanıyoruz. Üç buçuk yaşında bebelere toplu namaz. Düne kadar yaş günü kutlamak başka dinden olmakla eş değerde tutulurken şimdi islamın peygamberi için yaş haftası icat etmeye, hatta onu da yılın günleri çuvala girmiş gibi milli bayram günlerine denk getirmeye kadar gidiyor. Burada kalıyor mu? Kalsa yine de kahrolmayacağız.

Kurtuluş savaşını gerçekleştiren ve bizi cumhuriyetle buluşturan milli meclisin bugünkü başkanı çıkıyor ve “Cumhuriyeti kuranlar dinsizdi” diyebiliyor. Ama o zata hiç kimse çıkıp da şunu söyleyemiyor:

“Efendi, efendi... Cumhuriyeti kuranlar elbette senden benden bin kez daha iyi müslümandılar. Kaldı ki, onlar velev ki dinsiz olsalar.  Türkiye’yi kurtarmaya, cumhuriyeti kurmaya “Biz dindarız” diyerek katılmadılar ki... Sen kimi neyle suçluyorsun.

Ve sen şu soruya cevap ver. Onlar senin ananı, nineni Yunan tasalludundan kurtardı mı, kurtarmadı mı? Yoksa sen bu tasalludu bile bile, göre göre yine de onların niye cumhuriyeti kurduklarına mı takılıyorsun. Bir başka deyişle, Yunan Anadolu’ya bir kez geldi. Yoksa sen de bir kereden bir şey olmaz diyenlerden misin?”

...