Din ehli mi kin ehli mi?

Faruk YÜCER

Son günlerde toplum olarak her gün bir travma yaşıyoruz.

Kah küçücük bir çocuğun çinsel istismarı,hunharca, zalimce, kahpece öldürülmesi,

Kah bir adam müsvettesinin karısını doğraması, bir evladın anasını-babasını, kardeşlerini kurşuna dizmesi,
Linç girimleri, zavallı bir hayvana yapılan işkenceler vb...

Bunlar yetmiyormuş gibi, toplumun değerlerine hakaret eden meczupların hezeyanları...

Vefa en basitinden bir insanlık borcu. Kendisine ve hemcinslerine, toplum içinde bir şahsiyet bahşeden Atatürk'e bırakın minnet duymayı, Anıtkabir'e giderek ona hakaretler yağdıran,bir genç bayan, 'Kurtuluş Savaşı diye bir savaş yok' diyen zeka özürlüler, 'keşke Yunan galip gelseydi' diyen zır deliler,..

Amaçları tarihi ters yüz edip, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarını değersizleştirmek.

Bre gafiller, sizin gibi çukurların sözüne kim inanır?

Sevgili Dostlar,

Neredeyiz,bize  ne oldu,nasıl bu hale geldik?

Bu soruları yetkililere sormak istiyorum fakat verecekleri cevabı bildiğim için vazgeçiyorum. Zira cevapları hazır: "Üst akıl, dış güçler, bizi çekemeyen gavurlar...''

Peki iç güçler...!

ŞİMDİ DE İŞİN BİR BAŞKA YÖNÜNE BAKALIM.

Zıtlıklar ülkesi olduk.

Renkler hep ak ve kara...dahası yok.

Seviyor veya nefret ediyoruz.

Tarihte,tarihi şahsiyetlerde, siyasette, edebiyatta hep bu anlayış hakim.

Geçmişimize baktığımızda, biz sevgi ve hoşgörünün gönüllerde ilmek ilmek işlendiği bir toplum idik. Yunuslar, Mevlanalar, Hacı Bektaş-ı Veliler bizim gönül bahçemizde değiller miydi?

Şimdi ise lütfen etrafınıza bakınız. Duyduklarınız,gördükleriniz sevgi ve hoşgörü mü, yoksa yüksek perdeden, nefret, ayrıştırma, itham ve iftira söylemleri mi?

Bu durum gün geçtikçe artıyor ve içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Öyleyse topluma yön verenlerin uyanması ve halkın bilinçlendirilmesi lazım.

Ne yazık ki okumayı sevmiyoruz. Son istatistiklere göre ülkelerin ''kitap okuma endeksleri'' Fransa, İngiltere %21, Japonya %14, ABD  ve Almanya %12 Mısır %7, dikkat TÜRKİYE %001 bu oranın açılımını ben yapamıyorum, lütfen bir matematikçi açıklasın (!)

Peki ne yapıyoruz? Kolay televizyon izliyoruz...

En güzel propaganda, en güzel algı operasyonu aracı. Al tepe tepe kullan.

Bir gün ak dediğine ertesi gün kara diyormuş, bir gün önce sövdüğüne ertesi gün övgüler diziyormuş, Sahibinin sesine göre renk değiştiriyormuş, varsın olsun.

Allah rızası için Sevgili dostlar, EĞER BU SATIRLARI OKUMA ZAHMETİNE KATLANIYORSANIZ, LÜTFEN  televizyonunuzdaki zat-ı muhteremlere bakınız. Sözlerimde hilaf var mı?

Topluma huzur veren, güler yüzlü bir üslup görebiliyor musunuz?

Türk siyasetinde bir ''imalat hatası (!)'' çıktı, ana şefkatiyle, sevgiyle kadınları, çocukları, insanları kucakladı. Ak sakallı dedenin,eli nasırlı ninenin elini öptü. Devlet bir güneş gibi olmalı herkesin üzerine doğmalı dedi, Yadırgandı  adeta. Halbuki özlenen bu değil mi? İlla ceberrut bir surat, gözleri çakmak çakmak kükremeler mi gerekiyor?

Hasılı nereye el atarsak elimizde kalıyor.

Son olarak bütün bunların özünde  SEVGİSİZLİK yatıyor.

Bir hadis, Hz Peygamber Efendimize, 'İslamiyetin en beğendiğiniz tarafı nedir?' diye bir soru yöneltiliyor. Allah'ın Resulü: 'Tanıdığınız ve tanımadığınızla güler yüzle selamlaşmak.' diyor.

Hacı Bektaşı Veli: 'Din ehli, kin ehli olamaz. Yolumuzu ilim, irfan ve İNSAN SEVGİSİ üzerine kuralım' diyor.

Güzel sözlere ne denir.... Amin inşallah...