'Diderot etkisi'...

Bahri YILDIZBAŞ

Denis Diderot, Fransız yazar ve filozof. Aydınlanma Çağı'nın en önemli kişiliklerinden biriydi. Yazdıkları ve felsefesi, Fransız Devrimi'ni hazırlamıştır. Yeni felsefi ve bilimsel düşünceleri ve bilgileri Avrupa ölçeğinde yayma amacıyla tasarlanan ünlü ansiklopedinin baş editörüydü.

18’inci yüzyılın önemli düşünürlerinden Diderot, çok borçlanır ve kütüphanesini satmaya karar verir. Bunu duyan Rus İmparatoriçesi Catrin, kütüphaneyi satın alıp biraz da nakitle birlikte Diderot’a hediye eder ve faaliyetlerine devam etmesini ister. 

Eski çağlarda başarılı krallar, kraliçeler, imparatorlar, imparatoriçeler, hükümdarlar ve padişahlar, daha adil güzel yönetip, topraklarını artırmak için; düşünürler, felsefeciler ve yazarların fikirlerini çok önemserlerdi. Tabi, despot ve otokratlar ise, işkence eder ve öldürürlerdi. Düşünürlerin çoğu öldürüldüğü İçin, soylar devam etmemiş ve çağımızaki dahiler azalmıştır. Bu çağlardaki teknolojiyi, demokrasiyi ve bilişimi, demokrat liderlere borçlu olduğumuz gibi, hala olmayan ve gelmek istemeyen demokrasi ile bilişimin yokluğunu da o günkü otokratik ve zorba liderlerin soylarından almaktayız.

Minik bir değerlendirme yapmış olsak, İmparatoriçe Catrin’in danışmanları konuyu kendisine bildirmemiş olsaydılar ve Catrin düşünceye önem vermemiş olsaydı, Diderot etkisiz biri olarak kaybolup gidecekti. Fransız devrimi ya olmayacaktı veya çok geç ve başka bir yerde olacaktı. İşte o zaman, Avrupa şimdiki Asya gibi kalmış olacaktı ki; Ortadoğu ise ortaçağın dışında ve şimdikinin onlarca katı savaşlar ile yokluk ve hastalıkların pençesinde. 

Diderot borçlarını öder, bazı ihtiyaçlarını karşılar ve yıllardır hayal ettiği "kırmızı röpteşambırını da" alır. Sabah, masasının başına oturup çalışmaya başlayınca, masanın, halının ve sandalyelerin çok  eski kaldığını fark eder ve onları da yeniler. Derken, çalışma odası ve bir çok odadaki eşyalarını yenileyerek, yeniden borçlanır. Kendisini eleştirmeye başlayan Diderot, "Eski sabahlığımın efendisi iken, yeni sabahlığımın kölesi oldum." der.

Ve şu sözler ile gereksiz borçlardan ne kadar etkilendiğini belirtir.

"Yalanın faydası bir defa içindir, gerçeğin faydası ise sonsuz ve ölümsüz."

"İnsanı taş ya da kırık kalpli yapan bu dünyadan gidiyorum. Beni nereye gömerlerse gömsünler."

"Güler yüzle söylenen bir yalanı bir anda yuttuğumuz halde, acı gerçeği ancak damla damla yutarız." 

Günlük yaşantımızda marka, lüks, kıskançlık, alış veriş, yaşam, savurganlık ve zenginlik çapkınlıklarımızdan dolayı, ya her tarafa borçlandık veya saçma sapan hayallerimizden dolayı, her türlü pisliğe ve kirli kazançlara bulaştık. 

Bizler ise, yalanları sadece yemiyoruz, çiğnemeden yutuyoruz ve yemek istemeyenlere de kızıyoruz. "Sizler niye tantana ediyorsunuz, biz yuttuk, hadi siz de hemen yiyin. Yoksa zorla yediririz." der gibi. 

Önceleri kendi efendimiz ve kendi keyfimizin kahyasıydık. Şimdi kredi kartları ile siyasetin kölesi, faiz ve karaborsa lobilerinin kahyalarının keyif oyuncağı olduk. Diderot etkisini, süper bat tepkisiyle devam ettiriyoruz. 

Güzel oyunlar ve keyifli batmalar diliyorum.