DEVRİM ARABALARI VE KOÇUN ANADOLU

Mehmet YILMAZ

DEVRİM OTOMOBİLLERİ VE KOÇ’UN ANADOLU

İhtilal Yönetimi Türkiye’nin biran önce bir sanayi ülkesi haline getirilmesini istiyor, sayın Gürsel de, “bir vapur ot satıyoruz iki otomobil alıyoruz, bununla bir ülke kalkınmaz” diyordu. Gezilerim sırasında Eskişehir’deki fabrikamızın boş ve atıl kalan kapasitesi incelenmişti. Buradaki mühendisler, ustalar ve işçiler çok kıymetli ve çalışkandı.

Sayın Gürsel, “ biz biran önce hiç olmazsa milyarlar döktüğümüz ordumuzun ciplerini olsun Amerika’dan gelme monteden kurtararak kendimiz yapmaya başlamalıyız” diyordu.

Bu sırada ordumuzdan ayrılmış olan kıymetli Yüksek Mühendis Alb. Emin Bozoğlu’nu da Ddemiryolları Genel Müdür Yardımcılığı’na getirmiştik. Kendisine bu arzularımız bildirildi. Bu kıymetli arkadaşımız on gün süreyle geceli gündüzlü incelemeye koyuldu. Bunun sonunda, “biz size seri halinde olmamak, şimdilik pek ucuza mal etmemek şartıyla yerli otomobil motorunu da otomobilin kendisini de yüzde altmış yetmiş Türk malı olmak üzere bir örnek ve teşvik olarak çok kısa bir sürede yapabiliriz” dedi.  Önce inanmak istemedim. Gıyabında bazı mühendis, usta ve işçilerimizle konuştuk.  Hepsi de, “Emin Ağabey başta olunca yapılmayacak iş yoktur” dediler.

Bizden ilk denemenin masrafı olarak en fazla yedi sekizyüzbin lira isteniyordu. Sayın Gürsel ile konuştuk. “Yabancı ülkeler ulusal denemeleri için milyonlar harcıyorlar. Bizde ‘örtülü ödenek’ denilen ödeneği gizli olarak şuna buna harcayacağımız yerde bu ulusal davaya verelim” dedik. Ve bir kararla işe koyulduk. Sonuçta Demiryollarımızın mühendis, usta ve işçi evlatları bu ulusal davada gece gündüz demediler, betondan kalıplar döktüler, hasta çocuklarının gece yanına dahi gitmediler ve beş altı yerli malı oto motoru ile üç “Devrim Arabası”nı elleriyle ve alın terleriyle yüzde yetmişi Türk malı olarak üç ayda ortaya koydular.

Bu arabalar ortaya çıktığı zaman emeği geçen Türk mühendisi, ustası ve işçisi büyük ulusuna yaranmak için sabırsızlanıyordu ve takdir bekliyordu.  Fakat ertesi günü kasıtlı olarak bazı gazetelerde bu Devrim arabaları ile alay edildiğini ve Türkiye’nin otomobil yapamayacağı yorumlarını görünce, hayal kırıklığına uğradılar ve ağladılar.

Bu yayından sonra bana gelen bir ustabaşım, “ben sana demedim mi? Bu ithalatçılar Amerika’dan getirilen monte ciplerle ve ithal ettikleri arabalarla milyonlar kazanırlarken, senin iyi niyetini kabul eder de biz otomobil yapabiliriz derler mi?” diyordu.

 

Ülkemizin ekonomik olarak sömürülmekte olan durumunu bir daha anlayarak, biz de onlarla birlikte üzüntüye kapıldık. Bereket versin ki aradan dört beş yıl geçtikten sonra sayın Vehbi Koç, “Türkiye’de yerli arabası yapılabilir” dedi ve yüzde otuza varmayan yerli malı ile bu arabayı (Anadol) meydana getirdiler. O zaman aleyhimize ötenlerin, bugün yapan Vehbi Koç olduğu için sesleri solukları kesiliverdi. İşte bizim kısa süreli Ulaştırma Bakanlığımızın özeti de böyle idi. Ama bir ihtilal yönetiminin bunda başarılı olmamasını isteyen ve ihtilali servet gücü ile yenmek isteyen bir burjuvazi karşısında olduğunuzu da unutmamak gerekirdi…

Gnr. Sıtkı Ulay’ın Hatırları

Harbiye Silah Başına