Damat bakan makyaj mı yapıyor?

Ruhittin SÖNMEZ

Odatv sitesinde “Berat Albayrak Makyaj mı Yapıyor?” başlığını görünce şaşırdım. Maliye ve Hazine Bakanı ile ilgili bir magazin haber olduğunu sanarak, “adam makyaj yapsa ne olur, yapmasa ne olur?” diye düşündüm.

Özel hayatlar ve magazin haberleri ilgi alanımın dışındadır. Daha önce de Bakan Berat Albayrak’ın “Cumhurbaşkanın kızı olan eşini aldattığına dair” bir kısım haberler yazılmıştı. Bu haberleri siyasi sonuçları olma ihtimali sebebiyle okuma ihtiyacı hissetmiştim. Çünkü bütün dünyada Maliye ve Hazine Bakanının ilişkisi kamuoyunun dikkatini çeker. Hele bu bakan Cumhurbaşkanının damadı ise daha da çok tartışılır.

Ama Berat Albayrak, Türkiye tarihinin en önemli ekonomik darboğazlardan birini yaşarken ekonominin başındaki yetkili kişidir.

“Bu kadar önemli işler yapan bir adamın eleştirecek tek yönü makyaj yapıp yapmaması mı, bunun ne önemi var ki?” diye tepki göstermek üzereyken, başlığın altındaki cümleyi gördüm.

“Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, sanal verilerle ‘umut’ saçmaya çalışıyor” ibaresini okuyunca, bu makyajın başka “makyaj” olduğunu anladım.

İşte bu makyaj konusu benim de ilgi alanıma girebilecek çok önemli bir konu. Çünkü demokrasilerde kamu adına görev yapan kişilerin halka doğru bilgi vermesi ve dürüst olması gerekir. Gelişmiş demokrasilerde sırf halka yalan söylediği için nice bakanlar, başbakanlar istifa etmek zorunda kalmıştır.

Haber ilginçti, çünkü Bakan Albayrak’ın “halka yanlış bilgi vermek için rakamları makyajladığı” anlatılıyordu.

********************************

BAKAN ALBAYRAK’IN MAKYAJLADIĞI RAKAMLAR

Bahsettiğim haber-yorum türü yazıda Damat Bakan Berat Albayrak’ın son açıklaması değerlendirilmiş. En önemli tespitlerden biri şu:

Berat Albayrak, Samsun’da yaptığı açıklamada, “istihdamın uçuşa geçtiğini” belirterek "4/a kapsamında  aktif sigortalı sayısında eylül ayı itibarıyla 431 bin kişilik bir artış gerçekleştiğini" ifade etmiştir.

Oysa Sosyal Güvenlik Kurumu aylık istatistik verilerinde 4/a aktif sigortalı sayısı artmamış aksine son 8 ayda 605 bin kişi azalmıştır. 

Yazıda, Bakanın iddiasının aksine, sosyal sigorta sisteminin “aktüeryal dengesini’’ etkileyen toplam aktif sigortalı (4/a, 4/b, 4/c) sayısı, aktif/pasif oranı, sosyal güvenlik kapsamı, sigortalı nüfus oranı gibi tüm verilerin artmadığı, aksine azaldığı SGK rakamlarıyla ortaya konulmuş.

Sonuç olarak Bakan Berat Albayrak’ın “rakamları makyajlayarak, sanal bir iyilik hali oluşturmaya çalıştığı” ifade edilmiş.

Keşke Bakan’ın verdiği bilgiler doğru, yazıda verilenler yanlış olsa. Bundan mutlu oluruz. Ancak halen bu yazı tekzip edilmedi.

Odatv.com’da yayımlanan bu yazıdaki bilgiler doğruysa, Bakan’ın “halkı aldatma ve görevini kötüye kullanma suçu” işlediği anlamına gelir.

********************************

DEVLETİN KURUMLARINA GÜVEN AZALDI

Eskiden iktidarlar da değişse, bakanlar, kurumların yöneticileri de değişse, hepimizin güvendiği kurumlar vardı.

Demokrasimizin birçok eksiği olsa da herkes düzgün seçimler yaptığımıza, oyların doğru dürüst sayıldığına inanırdı. Bu işlerin başındaki Yüksek Seçim Kurulu’nun görevini yaptığına inanırdık. Haberleri veren Anadolu Ajansı’nın oy sayımında manipülasyon aracı olarak kullanılabileceği aklımıza bile gelmezdi.

Son dönemlerde bu kurumların parti organı gibi çalıştığına dair örnekler yaşadık. Artık bu kurumlara vatandaşlarımız şüphe ile bakıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ekonomimizin ve sosyal yapımızın fotoğrafını çeken istatistiksel verilerine eskiden herkes mutlak doğru olarak bakardı. Bu verilere göre devletin ve özel sektörün planlamaları yapılırdı.

Sık sık değiştirilen hesaplama yöntemleri uyguladığında da, istenmeyen veriler çıkınca TÜİK Başkanı değiştirildiğinde de TÜİK’e güvenmeye çalıştık. Ama Damat Bakan'ın yakın arkadaşı Başkan olduktan sonra bütün verilerin kâğıt üstünde, hayatın gerçeklerine aykırı olarak düzelmeye başlaması güvenleri tamamen sarstı.

Tükettiğimiz ”her şeyin fiyatı anormal oranlarda arttıkça, enflasyonu düşürmeyi başaran” TÜİK’e de artık güvenemiyoruz.

Bugün açıklanan resmi ekonomik verilere, mesela GSYH rakamına, Kişi Başına Düşen Milli Gelir rakamına, enflasyon oranına, işsizlik verilerine inanan var mı?

Yıllardır AKP yöneticilerinin “Türkiye ekonomisini 17 yılda 3,5 kat büyüttük” lafının büyük bir palavra olduğunu, 17 yıllık büyümenin sadece yüzde 50 olduğunu yeni yeni öğreniyoruz.

Aynı dönemde, aynı ekonomik ligde bulunduğumuz diğer ülkeler 3-10 kat büyürken en az büyüyen ülke olduğumuzu da makyajlamışlardı. Şimdi makyaj dökülmeye başladı.

Peki, “yargıya güven” neden Cumhuriyet tarihinin en alt seviyesine indi? Yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna, adliyelerde haklının hakkını aldığına, adaletin tecelli ettiğine inananlar neden bu kadar az?

Cumhurbaşkanının üniversite diplomasının olduğuna inanmayanlar konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM’e) taşıdılar. Neden bizim kurumlarımız ikna edici açıklamalar yapmazlar?

Bence, AKP iktidarlarının devlette yarattığı en büyük tahribat kurumlara olan güvenin yitirilmesidir.

Devlet kurumlar ve kurallar varsa, vatandaşlar bu kurumlara güveniyorsa, güçlü güçsüz herkes kurallara uyuyorsa devlettir.

Bu büyüklükte bir ülke aşiret devleti veya mafya örgütü anlayışıyla yönetilemez. Muhakkak kurumlara güveni sağlamayı başarmalıyız. Bunun için siyasetçilerin devlet kurumlarını parti kurumu haline getirme niyetinden uzaklaşması gerekir.