Çığlık gibi 'son uyarılar'...

Ruhittin SÖNMEZ

Ekonomimiz çok kuvvetli alarmlar veriyor. İyi ekonomist olduklarına hiç kimsenin itiraz edemeyeceği isimlerden çığlık gibi uyarılar geliyor.

Türkiye’de ekonomik çöküntünün, yeni bir yönetim anlayışına dönüş olmadan düzeltilmesi mümkün değil. Bu yeni yönetimle hukukun üstünlüğü tesis edildiği, demokratik ilke ve kuralların işlediği, akla ve bilime dayalı çözüm yollarına başvurulduğu, kurumların işlevine kavuştuğu ve kuralların herkes için işlediği bir düzen kurulmak zorunda.

Kurumların başına bilgili, liyakatli, işini en iyi şekilde yapan, dürüst insanların getirilmesi lazım.

Ancak çok kısa vadede bekleyen ağır sorunların çözümü için de mevcut ekonomi yönetim anlayışının derhal değişmesi şart.

*   *   *

PROF. DR. BİLGE YILMAZ’IN UYARILARI

Mesela Kur Korumalı Mevduat (KKM) konusunda İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz endişelerini şöyle ifade etti:

“KKM bir canavara dönüştü ve Türkiye ekonomisini yutmasına çok az kaldı!

Erdoğan iktidarının kendi eliyle yarattığı bu canavarın tek hedefi sahibinin, Erdoğan'ın, siyasi ömrünü uzatmak.

Bugün devlet KKM adı altında dolara yüzde 36 faiz ödüyor. Akıllara zarar bu faiz hepimizin cebinden çıkıp dar bir grubun cebine giriyor. Bu düpedüz servet transferidir!

Erdoğan'a oy vermek hem bunu onaylamak hem ekonominin batmasına izin vermektir.”

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da aynı kanaatte: "KKM adlı saadet zincirinin sonuna doğru yaklaşılıyor. Bu saatli bombanın önce büyümesinin durdurulması, sonra da kontrollü bir şekilde etkisiz hale getirilmesi gerekiyor. Bu yapıda ısrar edilirse sonu hoş bitmeyecek."

Sadece KKM değil ekonominin bütünü sorunlu. Çünkü ekonominin başında bulunan Erdoğan ve Nebati’nin ekonomist olduğuna inanan saygın bir iktisatçıya rastlamadım. 

Bu yüzden Prof. Dr. Bilge Yılmaz’ın çığlık gibi uyarısı dikkat çekiyor:

"Erdoğan iktidarı ile gittiğimiz yolun sonu uçurum ve o uçuruma düşersek yıllarca oradan çıkamayız.

Peki uçurum neye tekabül ediyor?

Kur şoku olur! Enflasyon yüzde 100'e ulaşır! Tam sermaye kontrolü gelir! Ekonomi durur, işsizlik artar! Erdoğan kazanırsa tüm bunları ve hatta daha fazlasını yaşayacağız."

Bunlar siyasi birer ifade değil. Ekonomik tespitler.

*   *   *

KERİM ROTA VE SERKAN ÖZCAN’IN ÇIĞLIKLARI

Malum son günlerde Merkez Bankası bir yandan rezervleri eritip bir yandan bankalara yeni ve çelişkili kararlar bildiriyor. Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde BDDK Başkanlığı için ismi geçen Kerim Rota bunun “seçim sonrasındaki sermaye kontrolü için ön hazırlık olduğu görüşünde.”

Sermaye kontrolü bir ülkeden sermaye girişini ve çıkışını kontrol etmeye yönelik düzenlemelere deniyor. Gelişmiş ekonomilerde sermaye kontrolü politikaları uygulanmıyor. Çünkü verimliliği düşürdüğü ve ekonomik gelişmenin önüne geçtiği biliniyor. Ekonomisi ağır krize giren ülkelerde sermaye kontrolü kararı alınabiliyor. Arjantin, Yunanistan ve G. Kıbrıs’ta belli dönemlerde bu yöntem kullanıldı.

Kerim Rota FAİZLER konusunda geldiğimiz yeri de özetlemiş:

“TCMB faizi yüzde 8,5 Buna karşılık, Limiti olanlar için ihtiyaç kredisi faizi yüzde 40'ın üstünde. TL mevduat faizi yüzde 35 ve üstü. Döviz dönüşümlü KKM'ye önerilen döviz primi (faizi) yüzde 20 ve üstü.”

Ayrıca finansmana erişim de kısıtlandı. "Döviz rezervleri öyle bir seviyeye düştü ki, 2.tur öncesi demeden krediye ulaşıma yeni kısıtlamalar geldi; 50.000 TL'den daha yüksek kredi kartı toplam limiti olan bireylerin nakit avans kullanımı tamamen durdu. Kobi kredilerinin aylık yüzde 3 üzerinde büyümesi imkânsız hale getirildi. Döviz fazlası olan büyük şirketler zaten aylardır krediye ulaşamıyorlardı.

Yaklaşan şey faizler değil bir cisim.”

Bir başka ifadeyle, "önümüzde görünen ışık tünelin sonu değil, üzerimize gelmekte olan trenin farları" demek istiyor.

*   *   *

Gelecek Partisi’nin sözcüsü Serkan Özcan da çok değerli bir ekonomi uzmanı. Bir TV programında "yasal kısıtlamalar sebebiyle bildiğim her şeyi anlatamıyorum. Bir siyasetçi olarak değil, bütün ekonomi kariyerimi ortaya koyarak söylüyorum, ülkeyi bir felaket bekliyor!” dedi.

Muhtemel felakete dair, "29 Mayıs'tan sonra tekrar Cumhur İttifakı varsa ekonomi yoktur. Ekmek yoktur. Çok kısa zamanda şirketlerin battığını görürüz. Önemli ilaçlar bile alınamaz. Ya bu ülkeyi liyakatli kadrolar ele alır ya da hep birlikte çökeriz" gibi örnekler verdi.

*   *   *

UÇURUMDAN ÖNCE SON ÇIKIŞ

Türkiye’nin yetiştirdiği değerli ekonomistlerin söylediği sözleri teknik veya siyasi bulabiliriz. Başımızı kuma gömüp, gelmekte olanı görmezden gelebiliriz. Ama onların dedikleri şu gerçekleri değiştirmez: 

Ekonomik açıdan bir uçuruma doğru hızla gidiyoruz ve uçurum çok yaklaştı. Acilen istikamet değiştirmek gerekiyor. Ama RTE aynı politikaya devam etme kararında olduğunu açıkladı. 

28 Mayıs uçurumdan önceki son çıkış. Aynı yolda devam edersek, yani tekrar Erdoğan seçilirse ekonomik felaketi yaşayacağız.

Şirketler batacak, işsizlik ve yoksulluk artacak, insanlar alıştığı oranda tüketemez hale gelecek.

Şu anda derin yoksulluk içinde olan kitleler açlıkla boğuşacak, krizden kısmen etkilenmiş olanlar yoksulluğu iyice hissedecek. Ama çok küçük bir kesim krizden olumsuz etkilenmeyecek hatta zenginleşecek. 

Gençlerimizin umudu kalmayacak. Yurtdışına beyin göçü hızlanacak. Şehirlerimiz depreme yine hazırlıksız yakalanacak. 

Yani bu seçim R. Tayyip Erdoğan mı, K. Kılıçdaroğlu mu Cumhurbaşkanı olsun seçimi değil. 

“Hukuk ve adaletin olduğu, refah içinde bir ülkede yaşamayı istiyor muyuz?” sorusuna cevap vereceğimiz bir referandum bu.

Bizi bu krizden Prof. Bilge Yılmaz, Kerim Rota, Serkan Özcan gibi Millet İttifakı’nın yıldız ekonomi kadrosu değil, "Ekonomist Erdoğan" ile ekonomi tahsili bile olmayan "Nebati" gibi kişilerden (aslında tek kişiden) oluşan ekonomistler çıkarır diyenlere son bir sözüm var:

Kendi düşen ağlamaz. Ama kendinizle beraber ahını alacağınız milyonlarca insanımıza bu kötülüğü yapmaya hakkınız yok!