Çift başlı bir kartalın pençesi gibi

Hakan KINAY

1654’te Alman fizikçi Otto von Guericke, havası alınmış boşluğun vakum gücünü kanıtlamak için Magdeburg’da halkın önünde bir deney yaptı.

İki yarım metal küreyi, tam küre olacak şekilde birleştirip içindeki havayı boşalttı.

Sekizi bir yanda, sekizi diğer yanda, on altı at bu iki yarıküreyi asılarak ayıramadı.

Bilim adamı, atları zincirlerden kurtarıp, küre üzerindeki vanayı açtığında , yarıküreler kolayca ayrılıp düştüler.

1923 de oluşturulan kutlu küremiz on yıllar boyunca içten ve dıştan milyonlarca at gücünde çekiştirilse de ayrılmamıştı birbirinden.

İlkeleriyle, yenilenmeye muhtaç kanunlarıyla, çağı yakalamaya ihtiyaç duyan hukuk sistemiyle, eksik Demokrasisiyle ama kuvvetler ayrılığını uygulayan yönetimiyle, sendeleyen fakat tutunmaya çalışan ekonomisiyle,

İşçisi, memuru, köylüsüyle, Türk'ü, Kürd'ü, türlü etnisitesiyle,

Müslümanı, Hristiyanı, Yahudisiyle,

Dindarı, beynamazı ve akşamcısıyla iç içe geçmiş akrabalıklarıyla,

Ayrılmaz bir vakumun bütünleştirici gücünde yalpalayarak da olsa dönüp durmuştu.

Ne zaman ki kürenin yılmaz bekçileri yıldılar, ne zaman ki nöbette uyudular ve ne zaman ki söylenenlere kandılar,
O zaman uzandı vanaları açan kötünün kemikli parmakları, 

Küremiz ayrılıverdi orta yerinden.

Vanayı açanlar kendi kürelerini oluşturdular kısa zamanda.

İçini nefretler, kindarlıklar, ayrılıklar, adaletsizlikler ve sevgisizliklerle doldurup vakumladılar.

Ruhlarında taht'a kulluk olanlar, taht'a geçtiklerinde bile kul olmayı sürdürürlermiş sözünü haklı çıkarırcasına devinip, değiştiler.

Şekilden şekile girdiler!..

Yıllar sonra,

Haksızlıkların biteceğini, utançların, duyarsızlıkların, kabusların sona ereceğini düşleyerek,

Bu nursuz kürenin vanasını açmaya geldi sıra.

Birleşerek, yan yana saf tutarak, omuz omuza ve kol kola girerek, eski hesapları, anlaşmazlıkları öteleyerek, 

''Ne mutlu Türk'üm diyene'' sözünde ışıldayan, bu topraklara ait ve aşık olan herkesin ruhunu kavrayarak,

Bundan sonrasının yokluğunu bilerek, teferruatlarda boğulmadan, kişisel kaprislerden arınarak,

Kan, ter ve gözyaşlarıyla birleşerek,

Çift başlı bir Kartalın pençesi gibi

Vanayı yakalayarak!..