Çanakkale, yeni milleti doğuran ruhtur...

Prof. Atila BİTİGEN

Balkan savaşları yaşanmış ağır bir hezimet aldığı için hasta adam diye tanımlanmış ve parçalanmasına karar verilmiş bir imparatorluktu Osmanlı. Büyük devletler bizi güçsüz olarak görüyor paylaşmak için kendi aralarında ittifaklar kurarak paylaşma planları yapılıyor. Osmanlı Rus savaşında Osmanlı yenilmiş dolayısı ile yıkılmış İngilizler ise parçalamıştır denir.

Rakiplerinin güçlendiğini fark eden Almanya, kendisine iyi bir müttefik olacağına inandığı Osmanlı İmparatorluğu’nu savaşa dahil etmek istemiştir. Osmanlı İmparatorluğu başta İtilaf Devletleri’ne katılmak istemiş ama reddedilmiştir. Bunun sebebi İtilaf Devletleri’nin “Hasta Adam” olarak nitelendirdikleri ve çöküşünün yakın olduğuna inandıkları Osmanlı İmparatorluğu’nu yanlarına almak yerine kendi aralarında paylaşmak istemeleridir. Enver Paşa ve Alman genelkurmayı arasında yapılan ve padişahın dahi haberinin olmadığı bir oldubitti olayla savaşa gireriz. Almanların gemilerine Türk bayrağı asıp Rus limanlarını bombalayarak kara denizde Türk donanma hâkimiyeti kurmuş ilk vuruşu yaparak saldıran taraf olmuş olduk. Ruslar hızla doğudan işgale girişiyor biz de savunma hattı oluşturuyoruz. Doğu cephesinde Kars Ardahan Batum''dan Erzurum'a kadar geniş alanda direniyoruz.

Çar 2. Nikola doğu cephesinde çok müthiş savunmayı görünce İngilizlerden özellikle Churchill’den yardım talep ediyor. Eğer bu orduyu bölecek ikinci bir cephe açmasanız biz bu savaşı kazanamayız der. Bunun üzerine Ruslara yiyecek gıda ve milyonlarca silah yardımını ulaştırmak için Çanakkale’nin muhakkak geçilmesi gerekmektedir. Kanal harekâtı ile mısır ve kanalı ele geçiren İngilizler buradaki askerlerini de boğaza kaydırarak deniz savaşını başlatıyor. 19 Şubat -18 Mart tarihleri arasında vuku bulan deniz savaşları boğaz harbinin ilk aşamasıdır. 25 Nisan 1915 - 9 Ocak 1916 tarihleri arasında yaşanan kara savaşları ikinci aşamasıdır.

Amiral Carden komutasındaki 100'e yakın büyük küçük gemiden (uçak gemisi, zırhlı, büyük topları taşıyan uzun menzilli savaş gemileri) oluşan müttefik donanması 19 Şubat'ta harekete geçti. Esasında müttefikler Boğazı kolayca geçeceklerini ümit ediyorlardı. Churchill'e göre İngiliz donanması Boğaz'da görününce Türkler topları bırakıp kaçacaktı. Hatta o kadar emindiler ki İngiliz Cook Seyahat Şirketi İstanbul'a tur bile organize etmişti. 12 zırhlı savaş gemisi tarafından Çanakkale Boğazı’nın Anadolu ve Rumeli yakalarındaki giriş istihkâmları bombardıman edildi. 25 Şubat'a kadar havaların kötü gitmesi sebebiyle saldırıya ara verildi. O gün yeniden giriş istihkâmları topa tutuldu ve Seddülbahir ve Kumkale'deki tabyalarımız susturuldu.

25 Şubat -18 Mart tarihleri arasında mayın tarama ve Boğaz’ın orta bölümündeki seyyar ve sabit bataryaların susturulması için mücadele ettiler. Bu dönemde 4 Mart'ta Seddülbahir ve Kumkale'ye birkaç yüz asker çıkarılarak buradaki topların tamamen tahrip edilmesi amaçlandı. Ancak karada bekleyen Türk askerinin şiddetli mukabelesi üzerine zayiat vererek gemilere alındılar. Özellikle Seddülbahir'e çıkan düşman askerlerini karşılayan müfrezenin içinde bulunan Bigalı Mehmet Çavuş'un kahramanca hareketi, daha savaşın en başında Türk askerinin cesaret ve kahramanlığını göstermesi açısından büyük akis uyandırmıştır.

15 Mart'ta Amiral Carden rahatsızlığını beyan ederek görevden affını istedi ve 16 Mart'ta Amiral De Robeck komutanlığa getirildi. İngiliz hükümetinin bir an önce sonuca gidilmesi yönünde baskıları üzerine 18 Mart'ta son ve kat'i hücuma karar verildi. Türk tarafında ise bu tarihe kadar cesaret ve inatla fevkalade bir mukavemet yapılmaktaydı. Silah gücü bakımından kıyas kabul edilmeyecek derecede zayıf olunduğu bilinmesine rağmen bütün imkânlar seferber edilerek karşı konulmaktaydı.

Buna rağmen müttefik donanmanın Çanakkale'yi geçmesi ihtimali de göz ardı edilmiyordu. İstanbul'da bunun için bazı hazırlıklar yapılmıştı. Marmara sahillerine toplar yerleştirildi ve tahkimat yapıldı. İstanbul sonuna kadar savunulacaktı. Ancak padişahın ve saray halkının Çanakkale geçildiği takdirde Konya'ya nakledilmesi, hükümetin de Eskişehir veya Bursa'ya nakli planlandı. Bunun için Haydarpaşa'da iki tren bile hazırlandı.

18 Mart günü düşman, içinde Queen Elizabeth gibi en son model gemilerin de bulunduğu 18 zırhlıdaki büyük çapta 316 topuyla, bizim kıymet ve kudretçe daha zayıf özelliklere sahip büyük çaplı sadece 73 topumuza karşı saldırıya geçti. Bu bir çeşit yüzer kalelerle sabit kalelerin savaşı olacaktı. Askeri otoriteler yüzer kalelere şans vermekteydi. Saat 11'de başlayan savaş, akşam 18'e kadar devam etti ve düşmanın üç zırhlısının batması, üçünün havuza alınacak derecede hasar görmesiyle kuvvetinin üçte birini kaybetmiş bir halde geri çekilmesiyle sonuçlandı.

Deniz savaşlarında topçu bataryalarımız sabit ve seyyar olarak boğaza yerleştirilmiştir. Tabyada görevli büyük kahraman askerimiz son topunu taşıma sistemi bozulmuş zarar görmüş topçu bataryasına sırtına alıp taşıyarak yerleştirmesi ve zırhlıyı bacadan girip cephaneliğine isabet ettirerek batırması tarihi akışını değiştirmiştir. Seyit Onbaşı o gün vinci bozulan topa 215 kiloluk mermiyi mucizevî bir şekilde sırtlayıp götürmüştür.

Cevat Çobanlı Paşa deniz kuvvetlerinin başındaki kişidir ve işgalcilerin mayın tarama güzergâhını tespit etmiştir. Nusret mayın gemisine emir verip gece düşmana görünmeden mayınları yerleştirmesi de büyük başarıda çok önemli hamledir.7/8 Mart'ta Nusret tarafından dökülüp düşmanın fark edemediği ve 18 Mart'ta düşmanın iki zırhlısını batıran mayınlar da savaşın sonucuna büyük ölçüde tesir etmişti.

Savaşın sonunda bizim toplam 3 subay, 22 er şehidimize ve 2 subay, 59 er yaralımıza, kullanılamayacak derecede hasar görmüş birkaç topumuza karşılık, düşmanın 3 zırhlısı, büyük küçük 70-80 topu ve bu zırhlılardan sadece Fransız Bouvet zırhlısının 600'ün üstünde mürettebatı zayi edilmişti. Düşmanın 5 zırhlısı esaslı derecede ağır maddi zarar ve insan kaybıyla saf dışı kalmış, diğer gemilerinin tamamı da az çok zarar görmüş, bir hayli torpido, muhrip batırılmış veya yaralanmıştı.

18 Mart'ta Osmanlı ordusu çok önemli bir zafer kazanmıştı. Bu zaferin önemi düşman donanmasının hezimete uğratılarak püskürtülmesinin yanı sıra uzun süredir savaşlarda alınan yenilgilerden sonra gelen bu zaferin ordu ve milletin maneviyatını ve moralini yükseltip kendine olan özgüvenini yeniden kazanmasını sağlamış olmasıdır. Bu moral ve özgüven daha sonra yapılacak olan kara savaşlarının kazanılmasında şüphesiz çok etkili olmuştur.

Deniz savaşını kaybeden işgalciler karadan bir işgal ile boğaza yerleştirilen savunma amaçlı topçu bataryalarını susturulup güvenle boğazı geçmeyi planladılar. Orada da tarihin en büyük dehası karşısında yenilmek zorunda kaldılar. Birinci dünya savaşı başlamış Enver Paşaya onlarca mektup yazıyor Mustafa kemal. Sofya’da ataşelik değil cephede savaşmak için görev talep ediyor. Çanakkaleye geri görev verilerek gönderiliyor. Bigalı köyünden yanında yaveri atı ve tabancası ile hareket ederek tepeye çıkıyor. Deniz savunma savaşı tecrübesi olmayan Alman generalin hatalı eksik yanlış stratejisi ile "düşmanı oyala, yukarı çek, yukarıda imha et" diye aptalca savunma planı hazırlanmış.8 bin askerle sahile çıkartma yapmış Anzak birliklerini 180 kişilik hafif silahlı üçe bölünmüş savunma birliği ile karşılama yapılıyor. Cephanesi biten geri çekilen grubu Mustafa Kemal tepede yetişiyor ve savaşın kaderini değiştiriyor. Mermisi cephanesi olmayan askerlere "Kaçmayın, yatın, siper alın, süngü savaşına hazır olun" der kaçan askeri durdurarak bir bozgunu önler. İşgalciler bir avuç asker sipere yatıp savunma yaptığını görüp onlar da sipere yatar bekler. Çünkü pusuda büyük bir ordunun olabileceğini düşünürler. Saldırmak yerine onlar da sipere yatar. Yaverini 57. Alay'a haberci olarak yollayan Mustafa Kemal tek tabanca ile askerlerin savunma savaşına liderlik eder. Tabi yardım edecek birlikler gelir, hücum püskürtülür ve savaşın kaderi değişir. Yanlış plana müdahale ederek savunma savaşı Türk subaylarca kahramanlık destanı yazılarak ama çok büyük kayıplar verilerek zafer kazanılmıştır.

Boğaz geçilemediği için Rusya'ya yardım edilemediği için Rus Çarlığı yıkıldı yeni bir yönetim iş başına geçti. Bolşevikler işgal ettikleri doğu illerinden çekildi ve emperyalistlere karşı bağımsızlık savaşını veren bize yardım etti. 200 Yıllık yenilemez unvana sahip İngiliz donanması yenildi. İngilizlerin yenilmezlik unvanı yerle yeksan oldu. İmparatorlukları yıkan, tarihin akışını değiştiren Çanakkale bizim için ise milli ruhun şahlanışı, yeniden dirilişin, millet oluşumuzun da başlangıcıdır.

Bu zafer, Türk milleti ve Türk ordusunun, Balkan Savaşları'nda kaybolan özgüvenini yeniden kazandığı bir zaferdir. Türk milleti bu zafer sayesinde, ileride bağımsızlık savaşını yönetecek ve yeni Türk devletini kuracak önderi Mustafa Kemal Atatürk’le buluşturmuştur. Çanakkale Zaferi, bu nedenle İstiklal Harbi'nin önsözüdür.