Çanakkale ve İstiklal Marşı

Nazım PEKER

Her Mart ayı benim duygularımın, doruk yaptığı, aynı anda da hüzünlenip üzüldüğüm aydır. Mart ayı: istiklalimizin kazanıldığı, esaretten hürriyete geçilmenin temellerinin atıldığı aydır. Ağustos nasıl ki zaferler ayı ise, Mart ayı da zaferleri hazırlayan aydır.

Bu ayda Çanakkale Zaferi kazanılmış, esarete mahkûm edilmek istenen Türk ve Türk ruhu, buna hayır diye bağırmıştır. Şehitler Haftası bu ayda kutlanır ki, "Siz onlara ölü demeyiniz, onlar yaşayan dirilerdir.” övgüsüne mazhar olmuş, göğsünü Tanrı sevgisi ile düşmana siper etmiş nice Mehmetçiğin şahadetle sonuçlanan ölümlerinin anıldığı aydır. Yine bu ay, istiklâlimizin kazanıldığının dünya âleme duyurulduğu milli Şair M. Akif Ersoy’un unutulmaz şaheseri: İstiklal Marşı’nın, marş olarak kabul edildiği aydır.

Çanakkale anlatılıyor, toplantılarda, camilerde, konferanslarda. Üzülerek görmekteyim ki, bu anmalar ne yazık ki, Gazi Mustafa Kemal’siz yapılmaktadır. Tarih şahit ki, Çanakkale denildiğinde ilk akla gelen G. Mustafa Kemal’dir, M. Akif Ersoy’dur. Tıpkı Malzgirt denince ilk Alparslan’ın akla geldiği gibi.

Çanakkale Savaşı, Türk ve Müslüman olmayan unsurların, “Türk’e ve İslâm’a biçtiği ömrü ve hayatı kabul etme ya da ret etme savaşıdır.” Çanakkale’ye rıza gösterseydik, orada elli yedi binden fazla vatan evladı Mehmetçik toprak olmasaydı; küfrün figüranlığına rıza göstermiş olacaktık. Bu ise kulluğun ve Türklüğün asaletine İslâm’ın fıtratına ters bir şeydi. Asaleti kaybetmek ise emanet olarak yaşadığın bu dünyanın cehenneme alıştırmasından başka bir şey olamazdı.

İşte Çanakkale, buna rıza göstermeyip, küfre hayır denilen özel bir yerdir.

İslâm’ı diğer dinlerden ayıran en büyük özellik, şirke ve esarete, kul ve köleliğe rıza göstermeme hassasiyetidir. Türklüğün en büyük asaleti ise; hür ve özgür yaşama geleneği ve mertlikten taviz vermeme özelliğidir.

Bu iki haslet-özellik birleşince, “Çanakkale’yi geçilmez” yapan meziyet ve irade ortaya çıkmıştır. Onun için böylesine bir özelliği olan savaşta, onun kumandanını anmamak; art niyetse ihanet, değilse cehalettir.

Bugünün kâğıttan kahramanları, “ABD, AB ve Batı ile anlaşmazsak bize hayat alanı yoktur” diyorlarsa; haşa “ Rabbimiz Allah’tır” demenin manası kalır mı? Bunu nasıl izah edebiliriz?

İşte rahmetli Mehmet Akif, "İstiklal Marşı" şiiriyle bize bunu öğütlüyor ve ispatlıyor

O, çekinmeden haykırıyor, “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.” Ve ekliyor, “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl.”  Hızını alamıyor ve daha bir gür haykırıyor, “Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, / Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!” ve işi bitirerek, “ABD kim, İngilizler kim, Anzaklar da kimmiş? Benim rabbim var, Tanrım var.” diyor. 

Eğer, bu iman ve bu inanç olmasaydı, onca teknik donanımlı küffar ordusunun hakkından; ilkel ve yarı çalışmaz silahlarla gelinebilir miydi, karşı konulabilir miydi?

Efendim bazen de deniyor ki, “Evliyalar, embiyalar, hızırlar yardım etmiştir.” Bu, insanları motive olarak, hamaset olarak söylenebilir. Maksat, MEHMETÇİĞİ devre dışı bırakmaksa; o zaman şöyle bir soru sormam ayıp olur mu? Peki bu evliya ve embiyalar, Filistin’e küsler mi, Irak’a dargınlar mı, Cezayir’in yerini mi bilmiyorlar, Afganistan’a niçin uğramıyorlar, coğrafya bilgileri mi yok?

Kurtuluş Savaşı, top yekûn asil Türk milletinin, Türk askerinin, Türk insanının zûlme, küfre ve şirke karşı verdiği destansı bir hürriyet ve özgürlük mücadelesidir.

Rab’bimin yardımı ile de bu hürriyet, biz erdemli Türklere bahşedilmiştir.

Gazi Mustafa Kemal’in yanında yer alan 150’den fazla din adamının, kahraman Paşalarımızın, fedakâr Türk insanının ve kahraman Mehmetçiğin imanı ile azmi ile “Hubbül vatan min-el iman- vatan sevgisi imandandır” inancı ile kazanılmıştır.

Şehitler Haftası, çok yönlü kutlanması gereken bir haftadır. M. Akif Ersoy, doğru ve dürüstçe, eğmeden ve bükmeden anlatılmalıdır. Atatürk ve arkadaşları, olduğu gibi bu millete aktarılmalı ve Türk Ordusu da dualarla anılmalıdır. Çanakkale Şehitliği her Türk evladına muhakkak gezdirilmeli, Çanakkale ruhu anlatılmalıdır. Belediyeler ve M.E. Bakanlığı, bu geziler için bütçe ayırmalıdır.

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere: bu gayret ve çabada tuzu olanlarla, emeği geçenleri ve kahraman Mehmetçiğimizi minnet ve şükranla anıyorum, mekânları cennet olsun.

18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Haftası kutlu olsun.

Esen kalınız...