BİTMEYEN ÖZLEM: DEMOKRASİ

Prof. Atila BİTİGEN

Ülkemiz ne yazık ki batının demokrasi mücadelesini vererek elde ettiği kazanımları mücadele ile elde etmedi. Peyami Sefa, İsmail Hakkı Tonguç ve Çetin Altan demokrasiye daireleştiri ve düşüncelerini aktaracağım. Onların demokrasi maceramız hakkında görüşlerini aktararak geçmiş eksiklikleri hatırlayıp daha iyi olması için çabamıza mücadelemize ışık olacağını düşünüyorum.

Peyami safa 1960 darbesi yaşanmış ona yönelik dördüncü hamle isimli makale yazmıştı. Peyami Safa ya göre ilk üç hamleşunlardı:1908 Meşrutiyet denemesi, Serbest Fırka Denemesi ve 1945’te başlayan ve 1950’de serbest ve dürüst bir seçimle Demokrat Partiyi iktidara taşıyan demokrasi denemesi. Bu üç dönemidikkatle analiz edilmesi ve niçin başarısız olduklarını tespit edildikten sonra yeni adımların ona göre atılması gerekiyordu. Demokratik bir nizamın kurulabilmesi içinsağlam bir Anayasa’ya, dürüst bir kontrol sistemine, siyasi partilere ve hür basına ihtiyaç vardı. Doğru, fakat bunlar yetmezdi. Çünkü gerçek bir demokrasinin tesisi için elverişli bir sosyalzemin gerekiyordu. Böyle bir zemin olmadığı için bugüne kadarki bütün tercümeler başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Hala feodal ve ataerkil bir toplum yapısının ve aile yapısının yaşandığı ülkelerde fert hürriyeti ve serbest seçimler, kısa süren rüyalar olmaktan öteye geçemezdi. Yüksek burjuvazisi henüz teşekkül etmemiş, sadeceişçi, memur ve gazetecilerin değil,sanayici,ithalatçı ve ihracatçı iş adamlarının bile devlet eline baktığı bir ülkede tam manası ile demokrasi mümkün değildi. Yani hem devletçi hem demokratik olunamaz ve henüz dörtte üçü okumayazma bilmeyen bir ülkedeçağdaşmedeniyet seviyesinde bir hürriyet nizamı kurmak, hürriyet şairlerini coşturan bir güzel hayal olmaktan öteye geçemezdi.

Köy enstitülerinin babası İsmail Hakkı Tonguç, demokrasi maceramızın akamete uğramasını sosyoekonomik ve sosyokültürel gelişmişlikten geçtiğini vurgular
“Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı...
Topraksızı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister. Bu zor demokrasidir ama gerçek demokrasidir. İkincisi kâğıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin; toprağı, işi olsun olmasın, demagoji ile serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu, oyundur, kolaydır. Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz de demokrasinin kolayını seçtik. Çok şeyler göreceğiz daha...”diye eleştirmiş ve uyarmıştı.

   Çetin Altan ölmeden önce yazdığı makalesi bizim için uyarıda bulunmuştu onunla bitiriyorum.

Hayal ettiğim ülke bu değildi

Artık anlaşılıyor ki ülkeme demokrasinin geldiğini göremeden ayrılacağım bu dünyadan.

Torunlarımıza bırakmayı hayal ettiğimiz ülke bu değildi. Gene de bir hayal kırıklığı yaşamıyorum. Menzil-i maksuda ulaşılamasa da çok yol katettik.

Bir ömür, sadece amaca ulaşmak için harcanmaz. O amaca doğru atılacak bir iki adıma yardımcı olmak için de harcanır.

Yaralı bir devi ayaklarının üstüne koyabilmek için kuşak kuşak o devi sırtımızda taşıdık. Yaralarının iyileşeceğine, o devin ayaklarının üstünde duracağına olan inancımı hiç kaybetmedim. Bir gün bu ülke ayaklarının üstünde duracak. O zaman da, masaldaki gibi “sihirli kedinin çizmelerini” giyerek amacına doğru uçarak gidecek.

Biz torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakamıyoruz.

Ama siz uğraşırsanız, mücadeleden vazgeçmezseniz, dünyadan ayrılırken “torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakıyoruz” deme mutluluğunu siz tadabilirsiniz.

Hayallerinizden, ümitlerinizden, mücadelenizden vazgeçmeyin.

Amacınıza ulaşamazsanız da, bu amacı gelecek kuşaklara devretseniz de, kozmosla son hesaplaşmanızda, “daha iyi bir dünya için biz de fena mücadele etmedik” diyebilirsiniz.

Bu da az şey değildir. Buruk da olsa, yorgun gözlerinizde bir tebessüm yaratır.

O tebessümlerin çoğalması da elbet bir gün kurtarır bu ülkeyi.

Enseyi karartmayın."