Bir seçimin anatomisi

İdris TÜRKTEN

Bir derede iki defa yıkanılmaz./Heraklit

Kim ne söylerse söylesin 24 Haziran seçimleri baskın bir erken seçimdi. Türk ekonomisinin giderek darboğaza girmesi, muhalefetin dağınık halinden (CHP seçime hazır değil olsa bile %20-25 oy bandında gidip geliyor. Meral Akşener liderliğinde kurulan İYİ Parti henüz seçime girip giremeyeceği tereddüt konusu ki zaten girmesi de istenmiyor) istifade etmek için belki de AKP hükümetince yapılması gereken en iyi çıkış yollarından biriydi.

Türkiye böyle bir siyasi ve ekonomik ortamda seçime sokuldu. Türk ekonomisi öyle sıkışmıştı ki, erken seçim kararı alındıktan sonra (sırf geçici de olsa seçim süresince ekonomiyi rahatlatmak için) iki defa Londra tefecilerine heyetler gönderildi döviz tedariki yapıldı.

Peki normal yollardan Avrupa ve ABD bankalarından döviz bulunamaz mıydı, neden tefeciler diye sorulacak olursa; Türkiye son yıllarda güven bunalımı yaşıyor. Adalet sistemi çökmüş, istikrarlı bir dış politika izlemeyen ülkeye yabancı bankalar para verip riske girmez, tabii ki ve girmediler de.

Ama 24 Haziran gecesi 12'ye 10 kala gördük ki, bütün olumsuz gelişmelere rağmen seçimin galibi yine AKP çıktı.

Bu bir sosyolojik vakıa; Sayın Meral Akşener’in mitinglerine bakıyoruz, Sayın Muharrem İnce’nin mitinglerine bakıyoruz meydanlar gümbür gümbür heyecan dorukta, ama sandık neticeleri meydanların tam tersini söylüyor.

Bunca yıldır ülkeyi yöneten AKP seçim bildirgesinde, sanki iktidara aday yeni bir parti gibi olmadık vaatlerde bulunuldu. Reklam panolarında 'ahdim olsun' diye sıralanan vaatleri okuduğumuzda insanın aklına ister istemez şu soru takılıyor; on altı yıldır nerelerdeydiniz? 2002'de iktidara geldiklerinde iki yaşında olan çocuklar, bu seçimde oy kullandılar. AKP'ye oy verenler neye, hangi kıstasa göre oy verdiler, düşündürücü doğrusu.

Olağanüstü hale rağmen daha mı demokratik bir ülkede yaşıyoruz, burnumuzun dibindeki AB ülkelerinin en fakirinde bile fert başına düşen milli gelir otuz bin doların üzerinde iken, bizim payımıza düşen on bin dolar bize fazla mı geliyor?

Tabi bütün bu düşüncelerin cevabını verebilmek için, insanımızın dış dünyayı ve demokrasinin ne demek olduğunu çok iyi bilmesi tanıması gerekiyor.

Bu arada inandırıcı cevabı verilmediği müddetçe hafızalarda şu soru hep takılı kalacak: “24 Haziran gecesi Muharrem İnce neredeydi?” Öyle ya: “Sayımlar bitinceye kadar YSK’nın önünde sabahlayacağım” diyen ince o gece ortalıktan uçtu, sanki kayboldu.

24 Haziran 2018 TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türk milletine hayırlara vesile olur inşallah.

Kalın sağlıcakla…