Bir mektup ki...

Bahri YILDIZBAŞ

Leyla; “Okula 3.sınıfta geldim, abim de 6.sınıfa yazıldı, beraber gidip geliyoruz. Öğretmenim ders konusunda oldukça iyi fakat ayrımcılık diz boyu. Veliler çok içli dışlı ve partizanlık kokuyor sınıf. Öğrenciler grup olmuş, veliler grup olmuş... Dışlanan tek taraf dış görünüşü muhafazakar görünen, makam sahibi olmayan veliler ve onların çocukları. Okul müdürü deseniz .arhoş, şa.ap şi.esi bile var odasında. Rüşvet deseniz bi hayli... Neyse o sene bitti 4. sınıf olduk, sınıf öğretmenimiz değişti, müdürümüz değişti, okulun içi dışı değişti, biri okula format attı sanki. Ama bizim veliler isyanda, çocukları göndermiyorlar okula, niye dediğimiz eski öğretmenlerini istiyorlar. Davalar açtılar protesto bile ettiler. Sınıfta 3 kişiydik hiçbir veli göndermiyor çocukları. Bir de sitemleri Kürt ve disiplinli bir müdür gelmesiydi tabi düzenin değişmesi hoşlarına gitmedi. O Kürt ve disiplinli müdür de bunların inadına okulu çiçek bahçesine çevirdi. Pişman oldular, hem de çookk. Şimdi o Kürt müdür konuşma yapsa, pür dikkat izleyip alkışlarlar... Alkışlıyorlardı.”

Leyla; “Ve ben Kürt ve muhafazakâr bir öğrenci olduğumu, rahatlıkla o müdür sayesinde söyledim. Başımı o müdür sayesinde dik tuttum...”

Leyla; “Şu an evliyim ve çocuğum var. Müdür deyince aklıma, yağmur yağarken derste bizi dışarı çıkartıp, yağmurun tadını çıkartan adam geliyor.”

Hayırlı gunler...

Ben; “Şu anda ne yazacağımı bilemiyorum sevgili Leyla. Güzel kızım, nutkum tutuldu. Yazdıklarını dün gibi hatırlıyorum. Utanç duvarlarını yıkmak ne kadar zor ise; çöreklenmiş, ırkçı, şoven, sahtekar, öğrenci pazarlayan, velilerden para toplayan, not için pazarlık yapan, eğitimi rezilliğe çevirenleri ve çocukları ayrıştıranları hizaya getirmek, omurgasız ve arsızlaşmış bir eğitim ortamını düzeltmek risk ister. Faturası ağır olur. Vicdanım öyle rahat ki... O çakal takımının içinde, tertemiz öğretmenleri ve velileri yanıma alarak; önce o okulda, ardından kaymakamımız ve ilçe müdürümüzle Çankaya’da eğitim ortamlarında devrim niteliğinde yenilikler yapabildik. Bana bilmediğiniz; iftiralar attılar, kumpaslar kurdular. Asla korkmadım ve eğilmedim. İşte o kumpasçılar, ayrıştıranlar, velilere makamlarına ve giyimlerine göre davrananların bazıları, maalesef şimdi üst düzey yönetici oldular. Başörtülü veliye tahammül edemeyen, velilere yüz vermeyen, öğrencileri renklerine ve ailelerinin sosyo ekonomik durumuna göre değerlendiren, bağış diye aldıklarının kaydı bile olmayanlar, görevden ihraç edilmesi gerekirken, çok güzel okullarda müdürlük yapanlar, okulu kokuşmuş hale getirenlerin başı, şimdi eğitimin başında ve dindar görünümlü bir deccal. Onun çevresinde, onun suçlarına ortak olup, emekliye ayrılanlar ise, şu anda o okulda olanlar, onun gönderdiği baş ile hala şahsıma iftira atmakta ve eğitimi pazarlayarak çocuklara not vermekte, evlerinde özel ders alanlara tatlılık yapmaktadırlar.”

Ben; “Ve ben, Van’da doğmuş, Van'da; Kürt, Türk, Laz, Azeri, Ermeni, Yahudi, Alevi ayrımı yapmadan, bizleri onurluca büyüten bir ailenin, bilge ve alim bir babanın, Kürt kökenli olmayan, Kürtlerin ortasında büyüyen, Azeri Türkü bir ailenin çocuğuyum.”

Ben; “Yazdıkların ve içindeki duygulardan dolayı; çok çok onurlandım, gururlandım, efkarlandım. Sevgimi, adaletimi, merhametimi, saygımı, korumacılığımı, şefkatli oluşumu, eğitimdeki başarılarımı, güçlü oluşumu, çocuklar ve gençler için hiç bir fedakarlıktan kaçmadan çalışmaktan mutluluk duyduğumu, sizler gibi tertemiz, vefalı ve güzel gönüllü insanları yetiştirdiğim, örnek olduğum için iftihar ettiğimi, hiç bir güç ve erkler önünde eğilmeden mücadele eden bir eğitim yöneticisi ve lider olarak; sevgi dolu, barıştan yana, vicdanlı, merhametli, saygılı, vefalı ve insanlık dersi verecek bireyler yetiştirdiğim için ne mutlu sana, sizlere ve bana.”

“Sevgili Leyla; ben bu yazıyı makale olarak yazabilir miyim. Yani yazdıklarımı yayınlayabilir miyim.”

Leyla; “Şu an gözlerim dolu, elim ayağım titriyor, ne yazacağımı bilmiyorum... Sizinle gurur duyuyoruz...”

Leyla; “Tabiki hocam, ismimi yayımlamazsanız sevinirim.”

Leyla; “Sizi çok seviyorum.”

Ben; “Sağol güzel kızım. Ben de seni ve sizleri çok seviyorum. Evladını kocaman öpüyorum. Allah, sana, evladına, eşine, ailene, bizlere ve tüm insanlığa; Sağlıklı, huzurlu ve mutlu yarınlar nasip etsin.”

Not; Leyla temsili bir isimdir.