Ben tanrı misafiriyim...

Hülya SEZGİN

Saat 18.40... Fox tv'de Fatih Portakal ile haberleri bekliyorum. Biliyorsunuz haberler 19.00'da... Henüz yirmi dakika var başlamasına. Gündüz kuşağı "Zuhal Topal'la sofrada" diye bir program ekranda... Genç bir kadın ağlıyor. "Hiç bu kadarını beklemedim, hak etmemiştim." diyor!

 

Meraklanıyorum, "Yazık, neyi hak etmedi acaba?" diye üzülüp izlemeyi sürdürüyorum.

 

Format gereği üç-beş kadın toplanmışlar. Sanırım kimileri gelin-kaynana. Gelinler özene bezene yemek yapıyor, tombul kaynanalar ve diğer gelinler masada afiyetle yiyor. Karnı doyduktan sonra da veryansın ediyorlar... "Yok efendim az pişmiş", "Tuzunu fazla koymuşsun", "Lapa gibi olmuş"... kimileri de cazgırlığı iyice ele alıp saldırıya geçiyor "Böyle yemek mi olur? Sana kaynanan böyle mi öğretti!" Yüz-göz olup sözlerini esirgemiyorlar!..

 

Zavallı gelin ağlıyor... Sonra geçiyorlar puanlamaya... Eee kendileri kazansın diye karşı tarafa ne kadar az puan verirsen, ne kadar hırpalarsan o kadar kazanma şansın artıyor. Böylece herkes birbirine düşman, herkes birbirinin kuyusunu kazıyor... Çünkü işin ucunda para var!..

 

Çok öfkeleniyorum. "Af edersiniz ama az önce çekirge sürüsü gibi homili gırtlak löp löp yutuyordunuz?.. Ne oldu şimdi?" diyerek öyle çemkiren birine şeytan diyor önündeki pasta tabağını al, eski Türk filmlerindeki gibi suratına yapıştır... Bana ne oluyorsa artık!..

 

Dünyanın yarısı açlıktan kıvranırken bunların "tuzu yok", "çok pişmiş", " pişmemiş" diye puan ve para için güzelim yemekleri eleştirmeleri gücüme gidiyor. Arkadaşlarla bu konuyu konuştuğumda öğreniyorum. Öyle abartıyorlarmış ki, yemeğe büyüteçle bile bakanı varmış. Hep bir kavga, hep bir yemeklere burun kıvırma!.. Sonra da yemekleri döküyorlar ve dostlukmuş, insanlıkmış umursamayıp birbirlerini kırıyorlarmış...

 

Yurt dışı kaynaklı bu tür programlar bize zarar veriyor. Biz daha küçücük çocukken okulda andımızla büyüklerimize saygı, küçüklerimize sevgi ile büyüdük. Bunlar bizim özümüzde var. Survivor yarışması, evlenme ve yemek programları bize uygun değil. Toplum değerlerimize saldırı içeriyor. "Kazanmak için her yol mübah" denilip dedikodu, arkadan vurma öğretiliyor. Sofra kültürü ve Türk aile yapısına saldırılıp, nefret yaygınlaştırılıyor. Nimete saygı, misafirperverlik, alçak gönüllülük yok edilerek pek çok değerimize zarar veriyor. Sanki bilinçli yozlaşmamız isteniyor...

 

Oysa bizim kültürümüzde soframız açıktır. Tanrı misafiri demişiz... "Ben tanrı misafiriyim" diye şarkılar yazmışız.

 

Misafirimiz başımızın tacıdır. Elimizden geleni yaparız. En güzel, en özenli ve emekli yiyeceklerimizi sunarız. Güle oynaya hoş sohbet yedikten sonra tek beklentimiz "Allah bereket versin, çok güzel olmuş. Elinize sağlık." denilmesi değil midir?


Pekiii... Şimdi nedir bu programlarda öğretilenler?

 

Ben söyleyeyim mi? Cahil bildiklik ve nankörlük!..

 

"Amma abarttın Hülya!" demeyin sakın... İnsanları gözlemliyorum da öyle nankörlükler görüyorum ki. Karşılıksız sevginin, emeğin değerini göremiyorlar!..

 

Böyle durumlarda o programları çok izlemişler diye düşünmeden edemiyorum!..

 

Bu arada TV8'de de benzeri olan "Yemekteyiz" adlı programı için "Bizden kopya çektiler." diye Acun dava açmış. Bence mahkeme kararını şöyle vermeli:
 

"İkisi de zararlı, ikisi de kapansın!.."