Beka meselesinin adı; Suriyeli mülteciler

Fazlı KÖKSAL

Son zamanlarda; demokratlıkla alakası olamayanlar, baskıcı politikaları destekleyen, batının bazı merkezleri ile irtibatlı olmaları muhtemel bazı kalemler; konu Suriyeli mülteciler olunca, birden demokrat, özgürlükçü kesildiler, Suriyeli mülteciler konusunda bazı tedbirler getiren, önerilerde bulunan, siyasetçi, gazeteci ve belediye başkanlarına karşı saldırıya geçtiler...

Suriyeliler'in Türkiye dışına gönderilmesini önerenler hakkında neler söylemiyorlar ki... Ne ırkçılıkları kalıyor, ne faşistlikleri...

Ensar-Muhacir hikayeleri anlatarak halkın dini duygularına sığınıyorlar..
 
Hatta Atatürk'ün de bir "mülteci" olduğunu iddia edebilen geri zekalı köşe yazarları çıkabiliyor…
 
İlginçtir, Batı da Türkiye'nin alabildiği kadar mülteci almasını öneriyor...
 
Batının mülteci politikası bir ortak-tarihi akıla dayanıyor. Batı Türkiye'ye Suriyeli -Arap- Mülteci yığılması isterken siyasi hedefinin aşamalarını muhtemelen şu şekilde planlıyor;
 
1) Suriye'yi boşaltıp, Suriye'nin nüfusunu azaltarak büyük kısmı İsrail'e küçük bir bölümü de Kürtlere tahsis edilecek boş topraklar oluşturmak.....
2) Türkiye'nin demografik yapısını ve kültürünü bozmak,
3) Türkiye'yi yeni ve çok farklı bir çatışma ortamına yitmek,
4) Arapçayı resmi dil(lerden biri) yapmak;
5) Milletten Ümmete geçişi sağlamak,
6) Batının 1071'den beri vazgeçmediği "Türksüz Anadolu" hayaline ulaşmak.
 
Belki "Hayal" gibi gelebilir. Ama unutmayalım ki, insanlar gibi fikirler de hayal ettiği müddetçe yaşar... Batıya hakim olan zihniyet de Türksüz Anadolu inancından hiç vazgeçmedi... Yıllardır Anadolu'da yaşıyoruz. Nasıl olacak bu, diye, dudak bükmeyin; İspanya'da 700 seneyi aşkın Endülüs hakimiyeti sürdü, ama bugün İspanya'da bir tane bile yerli Müslüman yok...
 
Millet kavramına karşı olan siyasi ümmetçilerin hedefleri ile Emperyalist Batı’nın hedefleri, Ergenekon kumpasında olduğu gibi bir kez daha örtüştü…
 
Ve;

Suriyeliler'e nakdi ve ayni yardımı kesen,
Türkçe tabela zorunluluğu getiren,
Plajlara girilmesi için çağdaş belli kurallara koyan,
Belediye başkanları,
Suriyeliler'in kayıt altına alınması,
Olay çıkaran Suriyeliler'in sınır dışı edilmesi,
Suriyeli mültecilere yapılacak yardımın yalnızca oluşturulacak sığınma kamplarında yaşanacaklarla sınırlı kalması,
Bayramlaşmaya Suriye’ye giden Suriyeliler'in geri alınmaması,
Mesleği olmayanlara ve Türkçe bilmeyenlere ikamet izni verilmemesi,
Her insanın kendi ülkesinde yaşamak hakkıdır, Suriyeliler'in bu haktan mahrum edilmemesi,
Gibi her çağdaş ülkede uygulanan önlemleri öneren siyaset ve fikir adamları,
 
Çok ağır suçlamaların hedefi oldular. Ne ırkçılıkları kaldı, ne faşistlikleri…
 
Ama Türkiye'nin geleceğinden endişe eden aydınların, insan onuru ile çelişmeyen bu önerilerini “Irkçılık, Faşistlik” ile suçlayanlar, Türkiye içine yeni fitne tohumları atmaktan geri durmadılar. Balkan ve Kafkas göçmenlerini hedef gösteren, sosyal medyayı geçtik, köşe yazılarında yer bulmaya başladı… Evlad-ı Fatihan’ın ne olduğunu, Balkanların pek-çok Anadolu kentinden önce fethedildiğini, Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliklerini bilmeyenler, Anadolu insanını balkan göçmenlerine karşı kışkırtmaya başladılar… Sırf Suriyelileri savunmak adına… Aynı kişiler Jivkof rejiminden kaçanlar için neler söylememişlerdi… 30-40 aileyi bulmayan Ahıska Türklerinin ülkeye gelişine de karşı çıkmışlardı…
 
Türk’e ve Türklüğe düşman olan bu siyasi ümmetçiler, bilerek veya bilmeyerek, Batı Emperyalizminin “Türksüz Anadolu” projesinin çarkına su taşıyorlar
Evet Türkiye'nin BEKA meselesi vardır. Bunun da adı Suriyeli mültecilerdir…