Baş ağrımız, mide sancımız İdlib...

Nazım PEKER

Türkiye güneyde sınır güvenliğini sağlamak, muhtemel olan bir Kürt oluşumuna karşın, uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanarak Suriye’de; Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekâtı gibi sınır ötesi harekâtlarda bulundu.

Yerden göğe bu harekâtları yapmakta da haklı idi. Meşru olan bu eylemlere kimse de bir şeyler demedi.

Suriye’nin meşru hükümeti ve onun başındaki Esad, topraklarında oluşan terör eylemlerini kırmak ve olası bir bölünmeye karşı, ülkesinin birliğini sağlamak amacında. Haksız mı?

Suriye şu anda Rusya’nın korumasındadır. Rusya’dan izinsiz Suriye hava sahasında uçuş yapmak olanaksız iken ABD, Suriye’deki varlığını kaybetmiş vaziyettedir.

ABD, Rusya ve İran Suriye’den pay kapma ve nemalanma peşindeler. Batı’da burada olmak istemekte. Suriye’deki ekonomik oluşumdan pay kapma hesabındalar. Rusya, Suriye’deki egemenliğini kaybetmek istememekte!. Onun için 5 Mart’ta yapılması planlanan Almanya, Fransa, Türkiye, Rusya toplantısına sıcak bakmamakta ve katılmayacağını söylemektedir. (Şimdilik.)

Soru şu: Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmakta ise neden İdlib’i Suriye’ye karşı savunma derdinde?

İdlib’i savunma gerekçemizde PKK, PYD gerekçemiz var mı?

Neymiş efendim, Suriye vatandaşlarına kıyım uygulamakta imiş. Evet insani olarak bu kabul edilemez. Ama bunu savunmak sade Türkiye’nin görevi mi?

Arap dünyası ve Arap Birliği ne güne duruyor?

BM neden sessiz? 

Ya da biz bunları neden harekete geçirmek için gerekli diplomasi yollarını denemiyoruz?

Suriye Milli Ordusu, Suriye’nin meşru hükümetine bağlı ordu değil midir? ÖSO, neden isim değiştirdi de SMO oluverdi?

Şunu iyice aklımıza koyalım, ABD, Rusya, Batı ve İran kendi çıkarları peşinde. 

Akıl ve diplomasi odur ki, bu ülkeleri buralardan uzak tutalım. En doğru ve en mantıklı yol, İran, Irak, Suriye, Türkiye ve Rusya ile masaya oturmak ve işi Esad ile doğrudan görüşerek çözmektir.

ABD emperyalist bir güçtür, Rusya’da öyle. Batı ise bunlardan daha fazla emperyalisttir. Çıkarları olmayan hiçbir eylemde yokturlar.

Acaba Putin ile Trump bir senaryo yazdılar da bize de bu senaryoyu mu uygulatmaktalar?

Emperyalistlerin en büyük özelliği de, gölgesinden yararlanmadıkları ağacı kesmeleridir.

Bizim İdlib savunmamızın gerekçesi, Esad’ın, zulmü durdurması olamaz, olmamalıdır. ABD’ye güvenip Kuveyt’e giren Saddam’ın Irak’nın hali ortada iken.

Esad’la görüşmemeyi gurur ve prensip yapmanın mantığı nedir?

Devletlerin çıkarlarıdır asıl olan.

Suriye’de Suriye’ye karşı İdlib’te olmanın mantığı nedir? Kaldı ki, Rusya’nın izni olmadan da Suriye hava sahasını da kullanamadıktan sonra: Niyetimiz Rusya ile karşı karşıya gelmek mi? 

Hükümet temsilcileri, üstü kapalı bir savaştan bahsediyorlar. Bu nasıl bir beyandır. Çöken ekonomiye bir kılıf uydurma taktiği midir?

Diplomasi en güzel çözümdür. Savaş, yıkım gözyaşı ve harabe demektir.

Kaldı ki her savaştan sonra bir antlaşma yapılmıyor mu?

Akıl ve mantık Esad’la ve bölge ülkeleriyle görüşmek diyor.

Baş ağrımız ve mide sancımız İdlib bataklığından nasıl kurtulacağız? Tanrı teâla, devletimize, ordumuza ve şanlı Mehmetçiğimize zeval vermesin. İdlib harekatını da zaferle taçlandırmayı nasip eylesin.

Esen kalınız.