Bana seni versinler: Ersin Kuşkanat

Hülya SEZGİN

O harika sesiyle öyle güzel  söyler ki şarkılarını; dinlerken bazen romantizm tüy hafifliğinde dalgalar gibi hafif dokunuşlar sunarken size, bazen hüznün doruklarında simsiyah bir Arap atı gibi şaha kalkar duygularınız. Ve arkasından söylemeye başladığı   keyifli melodiler eşliğinde  kendinizi dans ederken buluverirsiniz. “Mikrop Hikmet’le Biz bize yeteriz”  ekibimizin hüzün bakışlı çocuğu o. En neşeli anında bile bakışlarında bir hüzün görürüm ben onun…

 “Piyangodan para çıksa çok sevinirsin ilkin. Sonra dersin ki “Eyvah! Bundan böyle herkes beni param için sevecek!” Ve bir kaygıdır başlar ki bu mutsuzluğun ta kendisidir!.. Şu anda piyangodan çıkan tüm paralardan daha değerli dostlarım olduğu için kendimle gurur duyuyorum. Zira bu zenginliğe rağmen içimde en ufak bir kuşku yok… Zaten huzursuzluk yaratanlar da hayatımda yok… Tam tersine huzurdan çatlıyorum… Oohh beee…:)) Dostlarım iyi ki varsınız Allah’ıma bin şükür…”  
diye facebookta  yorum yazacak kadar hayatın gerçek değerlerinin bilincinde. . .  Ünlü radyocu Vesaire- Ömer Köroğlu’nun da kankası… Birlikte muhteşem şiir-hikaye ve şarkı buluşması ile dinletiler yapıyorlar. Öyle güzel bir yüreği var ki! Ekibimizin sosyal yardım projelerinde yardıma muhtaç biri için etkinlik düzenlendiğinde diğer arkadaşlarım gibi hiç düşünmeden, para pul istemeden, işim gücüm var demeden hemen koşanlardan… Evet bu gün size Ersin’imizi tanıtacağım…

*Ersin Kuşkanat nasıl biri?
 Ersin Kuşkanat hayatla yoğrulmuş ,insanı seven ve verilen emeğe saygısı olan,doğruluktan ayrılmamayı ilke edinmiş ancak yalanı yanlışı da bilen,bu bilgiyi kötüye kullanmamayı tercih eden biri. Her sabah uyandığında verilen her güzel şey için yaratana teşekkür eden biri Ersin.Yokluğu da, çokluğu da hazmetmeye çabalayan; halden anlayan biri olmaya çalışan biri... Mükâfatın sadece maddiyat olmadığını en büyük ödülün huzur ve sağlık olduğunu özümsemiş biri...Ve tüm bu bilgiyi ona yaşatarak sunan hayata teşekkür eden biri...

*Kaç yıldır bu işi yapıyorsun? Nasıl başladın?
1988 yılının sonlarında başladım bu işe.  Ve o gün bu gündür aralıksız bu yarışta koşmaya devam ediyorum. Mesleğimin durmaya dinlenmeye hiç ama hiç tahammülü yok. Sürekli ayakta dik canlı ve alımlı olmak zorundasın bu işi yapıyorsan. Bizi sevenleri utandırmamak, üzmemek, olumsuz anlamda şaşırtmamak zorundayız. Onlar bizimle hep gurur duymalılar. Tüm enerjimizi o yüzden mesleğimize harcıyoruz. Kimi zaman ki bu çok da kolay değil. Ancak ne zorsa, zaten onu seviyor gerçekten bu işe gönül verenler... O yüzden de mesleğime yakıştığımı düşünüyorum hem işimle hem de kendimle bu anlamda gurur duyuyorum...

*Zaten müzikle iç içe iken ve profesyonelce sürdürürken nereden aklına esti konservatuara gitmek?
Ben konservatuara zaten 1988- 89 öğretim yılında girmiş, ancak hem benim toyluğum hem de sahneye okulla birlikte adım atmanın ve ikisini birlikte götürmenin zorlukları yüzünden okuluma ara vermiştim. Dünyanın en iyi şoförü bile olsanız ehliyetsiz araç kullanamazsınız. Benim okulum bu anlamda beni ehliyet sahibi yapacak tek kariyer merkezi. Adı üstünde Devlet Türk Müziği Konservatuarı...O yüzden çıkan aftan yararlanarak okuluma geri döndüm...

*Ailenle mi yaşıyorsun? Annen, baban, kardeşlerin, evlilik, çocuk vs.…biraz anlatır mısın?
Annem ve oğlumla birlikte 3 kişilik bir aileyiz. Bunun hem kolay, hem zor yanlarını keyifle göğüsleyerek mutlu olmaya çalışıyoruz... İki ablam var ve evliler...Oğlumun annesiyle 2007 yılında yollarımızı ayırma kararı aldık ve oğlum 7 yaşındaydı şimdiki hayatımızın yönü bu şekilde çizildi. Şu anda gayet yolunda her şey şükürler olsun... Babamı 2001 de kaybettik o yüzden evin reisi şu anda benim...

*Hayata bakış açın nasıl? Dostluk sana ne ifade ediyor?
Hayata belgesel tadında bakmayı çok geç öğrendim ben. Ancak acı da olsa gerçekleri görmezden gelmemek lazımmış. Siz açık verirseniz  bir elementin bunu hemen dolduracağı şekilde programlanmış bir sistem hayat denen şey... O yüzden karşılaştığım her hayal kırıklığında  suçu kendimde aramışımdır. Siz açık vermezseniz hayat da size güçlüye davrandığı gibi davranır ve sizi el üstünde tutar. Dostlarım sırtımı dayayabileceğim insanlarımdır benim ve sayıları gerçekten çok azdır. Dostluktan anladığım şeyin temel prensibi güvendir, zekâdır, dengedir. Başka hiçbir özel beklentim yok. Zaten bunlar varsa diğerleri de oluyor...

*Biz bize ekibine nasıl dahil oldun. Ekiple ilgili düşüncelerini ve ekibin ruhunu senden öğrenmek istiyorum. İnsanlara yardımcı olmak sana ne hissettiriyor?
Biz bize ekibinin bir iyilik hareketi olmasının yanında "hayata teşekkür" ekibi olduğunu düşünüyorum. Zira ekipteki herkes ruhsal yolculuğunda bir çok açıdan doygun insanlardan oluşuyor. Bu yüzden zaten biz istesek de bu yolculuğu tamamlayamamış arkadaşlarımız ekipte kendilerini yabancı hissedip başka yollara devam ediyorlar... Kalanlar zaten sizin de temelinde iyi bildiğiniz isimler... İnsanlara yardım etmenin hiç bir götürüsü yok anlayana. Çünkü hayat size o kadar çok karşılık verebilecek kanala sahip ki bunu siz bile iyilik yaparken tahmin edemiyorsunuz. İnsanın sadaka kelimesinin içini boşaltıp birilerini söğüşlemek için cebini boşaltmakla eş değer tuttuğu günümüz dünyasında, iyi olmayı enayi olmaktan ayırmaya çalışıyoruz. Bence bu az şey değil ve çok değerli... Çünkü hepimiz bu işe bedelsizce zaman ve mesai harcıyoruz. Bu yüzden bu ekiple gurur duyuyorum…  Duyuyoruz...

*Geleceğe dair hayallerin, umutların neler?
Gelecek hayattan öğrendiklerimi hayatla paylaşabileceğim bir platformda kendimi ifade edeceğim bir yolculuk demek. Belli bir yerden sonra bilginizi öğretmek aktarmak istiyorsunuz. Bu doğanın olmazsa olmaz bir kuralı gibi... Birilerine bilginizi görgünüzü tecrübenizi aktarmanız lazım ki buradan giderken hayata borcunuzu ödemiş bir biçimde içiniz rahat olsun...

* Bu kadar güzel, yumuşak ve etkileyici bir sese sahip olan kişi romantiktir diye düşünüyorum. Romantik misin? Aşk deyince ne aklına geliyor?
Bu sorunuzu önce teşekkür ederek yanıtlamak istiyorum. Sesim bana Allah’ın hediyesi. Ancak ben de onu geliştirmeye ve eğitmeye çalışarak bu hediyeye layık olmaya çalışıyorum. Çok romantik olduğumu söyleyemem. Zira beynim, aklım hep bir adım yanımda beni takip eder. Aşk için çok kısa bir cevap vereceğim. Aşk bence bir  “Ruhsal kenetleniş” tir... kişinin cinsiyeti, yaşı, yeri ve zamanı yani hiçbir kuralı yoktur...

*Sadece söylüyor musun, yoksa beste ve güftelerin de var mı? Varsa öyküsü ile birlikte anlatır mısın bize?
Elbette  sözü ve bestesi  bana ait şarkılarım var. Bunlardan birisi de çok beğenilen "Bana seni versinler" Kendi yaşanmışlığımdan ortaya çıktı bu şarkım. Askerdeyim, sevdiğim uzaklarda… çok özlüyoruz birbirimizi… her gün telefonlaşıyoruz ve konuşurken ağlıyoruz… Sonunda bu özleme dayanamayacağım diye bir sabah yüzümü yıkarken lavabonun mermerine kolumu vurarak kırmayı ve böylece izin alıp sevdiğime kavuşmayı düşündüm. Allahtan sonra bana verilen emanet bir cana böyle bir eziyet etmeye hakkım yok diyerek vaz geçtim. Ve bu beste ortaya çıktı…

"Bana seni versinler"
Yalnızım ağlıyorum, sensizliğe kahrediyorum.
Bu ne acı ah! Bu ne zor sınav, bu ne kör talih bilmiyorum.
Yok tükenmez bu aşk dayan be kuzum, gün geçmiyor yine bak yalnızım...
Bana seni versinler, bir ömür aç susuz kalayım.
Bu acıyı silsinler, ölümü bile göze alayım…


*Ben bu şarkını biliyorum ve çok seviyorum. Peki bu şarkıyı merak edenler nasıl dinleyebilirler?

Youtube’dan “Bana seni versinler” yazmaları yeterli…

*Evet duyguları şaha kaldıran bir şarkı… ben çok duygulanıyorum dinlerken… ve bu güzel sohbet için sana teşekkür ediyorum…

Hülya Sezgin/Kültür sanat bölüm yönetmeni
www.haberhurriyeti.com

 VİDEOYU İZLEMEK İÇİN FOTOĞRAFA TIKLAYINIZ