Ayetler birbiriyle çelişir mi?
Nesh edilmiş (kaldırılmış) ayetler dışında diğer ayetler birbiriyle çelişmez. Çelişir gibi görünen bazı ayetleri iniş (nuzül) sebepleriyle değerlendirmek gerekir. Şartların değişimiyle ifadelerde de değişmeler olur. Bu tür ayetlerde karşılaştırma yapmak için, ayeti cımbızla çekmek yerine siyak-sibak ilişkisine de bakmak gerekir.
Bu yönde tartışılan ayetlerden ikisini örnek göstererek konuyu anlatmaya çalışacağım.
Ayetlerden biri Enfal suresi 67.ayet. Diğeri ise Muhammed suresi 4.ayettir.
Enfal suresi 67.ayet: O yerde gerekli temizliği yapıp hakimiyetini kuruncaya kadar bir peygamberin esirlerinin olması uygun değildir. Siz geçici dünya varlığını istiyorsunuz. Oysa Allah ahireti istiyor. Allah izzet ve hikmet sahibidir.
Muhammed suresi 4.ayet: Kafirlerle savaşa girdiğinizde hemen öldürücü darbeyi vurun. Nihayet onları çökertince esirleri sağlam bağlayın. Sonra ya karşılıksız bırakırsınız yahut bedel alarak. Ki böylece savaş ağır yüklerini indirsin (sona ersin). İşte böyle, Allah dileseydi onları bizzat cezalandırırdı, fakat sizleri birbirinizle denemek istiyor. Allah, yolunda öldürülenlerin amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.
Enfal 67.ayette esirler ve ganimet paylaşımını uygun görülmezken, Muhammed 4.ayette ise esir ve diğer ganimetlerin paylaşımı uygun görülmektedir. Bu durum çelişki gibi görünse de zaman ve zemin değişimi göz önüne alındığında çelişki değil gereklilik olduğu görülür.
Enfal suresi 67.ayet, Hicretin ikinci yılında Bedir Savaşı sonrası inmiştir. Savaşın olduğu yılda, Mekke’de yaşayan hatta Peygamberin yakınlarının da içinde bulunduğu büyük çoğunluk Müslümanlığı kabul etmemişlerdi. Medine de ise birçok aile Hıristiyan ve Musevi inancına sahipti. Hz. Muhammed’e inananlar bir devlet otoritesini daha kuramamış Peygambere güvene dayanan bir bağlılık birliktelik anlayışı hakimdi.
Bedir Savaşına katılan müşriklerin çoğunluğunu Mekke’den gelenler oluşturuyordu. Esir alınanların içinde Peygamberimizin amcası dahil birçok yakını vardı. İslam ordusu az bir sayı ile Allah’ın yardımıyla Bedir savaşından muzaffer çıkması, Müslümanları şımartmış; daha bulundukları bölgeye bile hâkim olmadan, İslam’ı kabul etmemiş esirleri, fidye karşılığı da olsa serbest bırakma düşüncesi veya kararının alınması, gelecek günleri ve savaşları hesap etmeyen Peygambere ve Müslümanlara Allah tarafından yapılan önemli bir ikazdır. Bırakılan savaş esirleri daha kinlenmiş ve hırslanmış olarak bir müddet sonra karşılarına çıkacaklardı. Onun için serbest bırakma yerine etkisiz hale getirilmeliydi ki müşriklerin gücü azalmış geride kalanların cesaretlerinin kırılmış olması gerekirdi.
Burada esirlerden Peygamberin amcası ve yakınlarının serbest bırakılma isteği, İslam’ın geleceğini düşünmeden öte yakınların kayırılması düşüncesini de akla getirmektedir.
Ganimetlerin paylaşımı (çok sayıda deve, at) ve fidye alımları ayette dünyalık olarak nitelendirilmiş olup, nihai hedef Müslümanlığın hakimiyeti ilk hedefin dışında kalmıştır. Ayette geçen ‘Allah’ın ahiret hayatı’ vurgusu Müslümanların hâkim olması anlamındadır.
Muhammed suresi Hicretin birinci yılında Bedir savaşından bir yıl önce indirilmiştir. 4. Ayette savaş durumunda yapılacaklar dikte edilmiştir. Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınızda hiç tereddüt etmeden boyunlarını vurun! Emri vardır. Sonunda onları yenip hakimiyet kurduktan sonra kaçmalarına fesat çıkarmalarına fırsat vermeyin, tedbirinizi ona göre alın ikazları vardır. Barış hali netleşince ya iyilik olsun diye ya da fidye alarak salıverin buyurulmaktadır. Eğer Allah dileseydi, onlardan elbette intikam alırdı. Yani Allah isterse savaş yapmadan İslam düşmanlarını bir şekilde yok ederdi. Onun için bu konuda zorluk yoktur. Fakat O sizi birbirinizle denemek istemiştir. Nitekim Enfal 67 de Bedir Savaşı sonrası Müslümanların dünyalık karşılığı esir ve ganimet paylaşımına girişmeleri, denenmede haklılığı ortaya çıkarmış Müslümanlar mutlak hakimiyet kurmadan nefislerinin etkisinde kalmaları, büyük bir ikaz olarak karşılık görmüştür. Yani bir sene önce inen Muhammed suresi 4. Ayette geçen emirlere uyulmamıştır. Enfal 67 ile ikaz edilmiştir.
Kur’an bütünlüğü içinde İslam’a bakarsak savaş istenilen bir durum değildir. Fakat din ve insanlık namına, özgürlük için savaştan kaçmamayı da din emretmektedir. Allah yolunda savaşın: Takva sahibi Müslümanları, gerçek müminleri, samimi olanları ayrıştırmak, Allah’a ve ahiret gününe inanları test etme gibi özelliği de vardır.
O, Allah yolunda öldürülenlerin yaptıklarını asla boşa çıkarmaz.
Selam ve dua ile.
Nurettin Bölük 13.0.2025