Atın ayağını mı kessek?

Hülya SEZGİN
Yemin ederim bu feysbuk beni yazı konusunda çok besliyor. Gün geçmiyor ki birşeyler beni şaşırtmasın... aklım uçmasın bir paylaşımdan ötürü...
 
Arkadaşın biri bir fotoğraf yayınlamış ve altına kocaman yazılarla (hadi adını söylemeyeyim) “... belediyesini kutluyorum” demiş  ve eklemiş “...... kentinde adliye altı bir yol ve yol ortasında kalan ağaçları kesmeyip korumaya alan belediye yetkililerini kutlarım...” Ve yazının altında fotoğrafı. Fotoğrafta ana yol... tam ortada taşlarla çevrili bir ağaç... Çok güzel... ağaç korumada... Ancaaak...
 
Elbet arkadaşım iyi niyetli... ama sanki yalnızca çevreci olarak fotoğrafa bakmış ve  olayı öyle düşünmüş... Keşke trafik kurallarını da göz önüne alarak baksaydı... 
 
Şimdi bir senaryo yazalım bakalım. Hani şu televizyonlarda haberlerde sıkça duyuyoruz ya!.. Düğünden dönerken... tatilden dönerken... bayram tatili dönüşü vs... acı trafik kazası haberlerini. Hani bunda ortak nokta sürücünün yorgun, dalgın ve hatta uykusuz olmasıdır ya!.. İşte böyle bir sürücünün o yolda ilerlediğini varsayalım. Gene yorgun, gene dalgın ve gene uykusuz olsun... Ana yolda gidiyor... hem de kendi şeridinde... yol ip gibi... sapma yok!.. Derken “güüüüm” diye bir ses... araba ağaçla sarmaş dolaş... yaralananlar, ölenler... 
 
Nerden çıktı bu ağaç? Yolun ortasında ne işi var?
 
Zaman zaman yollarda eşimle giderken biz de rastlıyoruz yolun ortasında ağaçlara veya elektrik direğine... Allah korusun demekten öte elimden bir şey gelmiyor. Ama Allah her zaman korumaz ki! Kullarına akıl, fikir vermiş. Her işinize ben bakmayayım, biraz düşünün demiş!.. 
 
Bu olay rahmetli annemin anlattığı bir fıkraya benziyor.  Köyün birinde düğün oluyormuş. Gelin komşu köydenmiş. Gelini allamışlar, pullamışlar ata bindirmişler ki damadın köyüne getireler. Yol bitmiş... gelmişler damadın evinin kapısına. Oradaki geleneğe göre gelin avluya atın üstünde girermiş. Ama aksilik bu ya kapıdan sığmıyorlar, geçemiyorlar. Onca kalabalık yaşlı başlı adamlar düşünüp düşünüp dururlar ne yapacaklarına karar veremezlermiş. Bir kısmı “Atın ayağını keselim.” derken bir kısım köylü de “Gelinin başını keselim!..” dermiş.
 
Atın ayağını mı, gelinin başını mı diye tartışma sürüp giderken oradan aklı başında biri geline sümsüğü vurunca gelin başını eğmiş aynı anda da ata bir şaplak... eşikten geçmişler... Herkes şaşmış kalmış. Bir saattir düşündükleri çözümlerin hiçbirine başvurmadan gelin de at da sağlam girmişler avludan içeri...
 
Bizim ağaç da o hesap... ağacı mı kessek? Yolun ortasında mı bıraksak?.. Yahu şu  ağacı  dışarıda bırakarak yolu devam ettirseniz olmaz mı?.. Veya ağacı zarar vermeden kökleyip başka bir yere taşısanız... Hıııı?..
 
Karşılarına böyle çevreci belediyelerin koruma altına aldıkları ağaçların çıkmaması dileğimle tüm okurlarımın kurban bayramını kutluyorum...
 
 
Hülya Sezgin
hulyasezgin@hotmail.com