ARAP BAHARINDAN HAZANA...

Prof. Atila BİTİGEN

Arap baharının fitili Tunusta ateşlendi Mısıra yayıldı Suriyede devam ediyor. Bugünden geriye bakınca Tunus açısından en azından yalancı bahar geldi, Mısır için umutlar hayal kırıklığına evirildi, Suriyede ve Libayada iç savaş çöküş ile kışa, diğer Arap ülkelerinde hazana döndü.

 17 Aralık 2010’da Tunus’ta yaşanan olay fitili ateşledi. Mühendislik mezunu olan Muhammed Buazizi işsizlik sebebiyle okuduğu mesleği icra edemediği için, seyyar satıcılık yapıp sebze ve meyve satmaya başladı. 17 Aralık 2010 günü satış yaptığı esnada Buazizi’nin yanına bir zabıta memuru geldi ve ona ruhsatsız iş yapamayacağını söyledi. Aralarında tartışma başladı ve zabıta memuru Buazzi’ye hakaret ettikten sonra tokat attı. Bu olayı sindiremeyen Buazizi, protesto için valiliğin önünde kendini yaktı. Halk yaşanan bu olayla birlikte adeta çılgına döndü ve sokaklara dökülmeye başladı. 18 Aralık’ta Tunus’ta büyük bir protesto başladı ve bu protesto her şeyi değiştirdi. Buazizi’nin giriştiği eylemle beraber Arap dünyası bir anda değişti ve taşlar yerinden oynamaya başladı. Zeynel Abidin görevden ayrıldığını belirterek ülkeden kaçtı. Büyük sevinçle dolan Tunus sokaklarında zafer sesleri yükseliyordu. Halk sosyal ağlar aracılığıyla birbirine kenetlenip daha da hırslandı ve sonuç olarak zafer halkın oldu. Arap halkı yaşanan bu olaya “Yasemin Devrimi” ismini verdi.

Bilindiği üzere Arap halkı çok büyük petrol rafinelerini elinde barındırdığı için zenginlik içinde yaşamaktır. Peki ya sizce bütün Arap milletleri zengin mi? Tabi ki hayır, bir kısmı yani büyük ticaret aileleri veya soylu aileler zenginlik içinde yaşarken diğer kesim açlıkla karşı karşıyadır. Çoğunun giyecek kıyafeti bile yokken zengin Araplar en lüks şekilde hayatlarına devam etmektedirler. Arap baharı olayının sebepleri arasında; siyasi yozlaşma, ifade kısıtlaması, gıda enflasyonu, usulsüzlükler, gelir dağılımındaki adaletsizlik, keyfi yönetim, diktatörlük ve kötü yaşam koşulları vardır. Birçok kişinin hayatını kaybettiği bu özgürlük savaşını kimin kazandığı hala belli değil.

Tunus’ta olduğu gibi Mısır ülkesinde de açlık, işsizlik, yolsuzluk, diktatörlük gibi benzer sorunlar sebebiyle halk isyan etmeye başladı. Halk internet aracılığıyla düşüncelerini yaymaya başlayınca hükümet internet erişimlerinin tamamını engelledi. Polis halka saldırdı, fakat asker sonuna kadar halkın yanında olacağını belirtti. Ülkede gitgide büyüyen isyan nedeniyle Hüsnü Mübarek yönetimi 11 Şubat 2011 de istifa etmesiyle son buldu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Muhammed Mursi kazandı. Hiç devlet tecrübesi olmayan kadrosu yönetim tecrübesi olmayan ihvan yüksek beklentiye cevap veremdi başarısız oldu. Eski derin devlet bürokrasisi istihbarat askeriye ile el ele vererek önce protesto gösterileri tertip ettikten sonra askeri darbe ile sonuçlandı.

Mısır’dan sonra Libya’da özgürlük sesleri yükselmeye başladı. Libya’da daha ağır bilançolara sebep olan protestolar gerçekleşti. Bilindiği üzere 42 yıl boyunca ülkeyi yöneten Albay Muammer Kaddafi’ydi. Günler geçtikçe ölenlerin sayısı artmaya ve dünya kamuoyu buna tepki göstermeye başladı. Fransa, yaşanan olaylara seyirci kalamayacağını söyleyerek NATO ile birlikte olaylara müdahale etti. Olaylar gitgide büyüdü ve Kaddafi memleketi olan Sirte’ye kaçtı. Ulusal Geçiş Konseyi ve NATO güçleri, Kaddafi’yi drenaj borusunun içinde buldular. Ülke parçalandı iç savaş aşiretler arası savaş haline dönüştü devlet çöktü halk perişan oldu. Bahreyn ve Yemene sıçradı bu isyan ama bu Arap isyan dalgasından Cezayir ile Ürdün etkilenmedi.

Suriye küçük bir azınlığın çoğunluğu yönettiği laik karakterli cuntacı komutanın oğluna devir ettiği diktatör yal baas rejimi vardı. Arap baharı ilk protestolar şiddetli bastırıldı olaylar büyüdü iç savaş başladı. Muhaliflerin Esatı deviremeyeceği anlaşıldı ama terör örgütlerinin hâkimiyet alanlarına bölünmüş devlet harabeye dönen ülke.

Arap baharını en az zayiat ile atlatan ülke Tunus oldu. Tunusta İslami kesimin partisi Nahta ve onun yurt dışı görmüş eğitimli ve bilge kişiliği ile Raşit El Gannuşidir. Çoğunluk kendisinde olmasına rağmen koalisyon kurarak kutuplaşmayı azaltıp milli bütünlüğü korudu. Tunusun tüm siyasi kesiminin dahil edildiği bir demokratik çoğulcu anlayışla tek adam diktatörlüğüne son verip parlamenter demokrasiye geçti. Siyasi istikrar huzur ne yazık ki ekonomik refahı getiremedi. Müslüman ülkelerin tabandan gelen bu demokratikleşme istekleri sadece Tunusta hayat buldu diğer ülkelerde hayal kırıklığı oldu, Arap baharı yasemin devrimi ile sadece Tunusta bahara diğer ülkelerde hazana döndü.Güçlü başkanlık sisteminin terk edilip kuvvetler ayrılığı adil katılımcı çoğulcu anayasa ile uzlaşmacı yapıcı bir ortak akılla ateşi söndürdü. Demokrasinin kurumlarının işleyip işlememesi, demokrasi kültürünün yerleşmesi, ekonomik gelişme düzeyi gibi bir dizi başka etken demokrasiyi etkiliyor. Ancak yapılan araştırmalar parlamenter sistemle yönetilen ülkelerin demokrasi ile sonuçlanması olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Tunus parlamenter demokrasiye güçlü tek adam Arap tipi başkanlığı bırakarak geçti bu kasırgayı atlattı. Ülkenin biri tam tersini yaparak istikrarı kalkınmayı gelişmeyi umuyor. Müspet ilim der ki deney tekrarlamak sonucu değiştirmez.