1. YAZARLAR

  2. Prof. Atila BİTİGEN

  3. İLLİBERAL-LİBERAL DEMOKRASİ ŞEKLİ DEMOKRASİ-GERÇEK DEMOKRASİ
Prof. Atila BİTİGEN

Prof. Atila BİTİGEN

platform
Yazarın Tüm Yazıları >

İLLİBERAL-LİBERAL DEMOKRASİ ŞEKLİ DEMOKRASİ-GERÇEK DEMOKRASİ

A+A-

Çerçevesi hukuk devleti, bireysel özgürlüklere saygı ve hoşgörü gibi temel liberal ilkelerle çizilmemiş bir demokrasi, ancak “çoğunlukçu demokrasi” veya Fareed Zakaria’nın popülerleştirdiği ifade biçimi ile “illiberal demokrasi” olabilir. Böyle bir demokraside teorik olarak kararları halkın çoğunluğu alıyor olabilir ancak orada birey haklarının güvence altında olması söz konusu değildir. Liberal demokrasi mülkiyet hakkı hür teşebbüs hürriyeti de ifade özgürlüğü kadar yaşamsaldır. Evrensel standartlarda güvenilir adil tarafsız yürütmeden bağımsız hukuk ve rasyonal yönetim anlayışı çağdaş liberal düşüncenin temelini oluşturmaktadır. Kuvvetler ayrılığı ifade hürriyeti teşebbüs özgürlüğü ve özel mülkiyete saygı ile rasyonel açık şeffaf hesap verebilir yönetim esastır. Sadece özgür seçimlerin yapılması o ülkeyi liberal çağdaş demokrasi yapmaz birlikte olursa liberal demokrasi ancak olunur yoksa illiberal demokrasi.

Formun Üstü


              Demokrasi bizde tarihi bir mücadele sonucu elde edilmediği için içselleştirilemedi. Tanzimat’tan başlayan meşrutiyet döneminden cumhuriyete yadsınamayacak parlamenter demokrasi birikimi devralmıştır. Fakat yeni cumhuriyet ilk dönemi tek parti şeklinde uygulanmış çok partili sisteme geçiş dış konjonktür etkisi ile olmuştur. Hukuk izafi olarak yürütmenin emrinde değil ama hiçbir zamanda tam bağımsız ve özgür olamadı. Kurumsal yapıların zayıflığı ve demokratik kültürün içselleştirilememesi nedeni ile demokrasimiz hep şekli olarak kaldı. Son dönemde ise kurumlar daha fazla siyasetin vesayetine girmiş gözüküyor. İkinci dünya savaşı sonrası Rusya tehditi nedeni ile batı blokuna yakınlaşmamız savunma paktı yanında onun çok partili çoğulcu demokrasi şartına uymak için çok partili döneme geçtik. Sanayileşmesini tamamlayamadan bürjuvazi ve işçi sınıfı teşkil etmeden köylü topluma demokrasi geldi ama şeklen.

            Tarihimizde 1946 seçimleri tek parti hükümetinin sandığa müdahalesi nedeni ile kara bir leke olarak hatırlanır. Sandık başında ve sayımında görev alan amir ve memurların tamamı CHP tarafından atanmıştı. Buna CHP teşkilatı ve seçim komisyonlarında görev alan bazı kimselerin işgüzarlığı da eklenince seçimlerin güvenliği, güvenilirliği ve oyların masuniyetine gölge düşmüştür.

         Çiğdem Toker yeni ittifak yasası ile seçimin güvenilirliğinin zedelendiğini yazdı. Şu anda, seçim halinde her siyasi parti, sandık kurullarına isim için liste verebiliyor. İttifak teklifi yasalaştığında, muhalefetin böyle bir hakkı olmayacak. Sandık kurulları, isimleri mülki amirce bildirilmiş kamu görevlileri arasından kurayla oluşacak. Kamu görevlileri kim? Atanmış memurlar. Eskiden sandık başında görevlileri siyasi partiler belirliyor, sandık başında sandığa atılmadan önce sandık başkanlığı mührü şartı vardı. Şimdi siyasi partiler sandık başkanlığını belirleyemiyor ve basılmış oy pusulası dışarıdan temin edilse ve zarfa konulsa sandık başkanlığı mührü olmadığı için hileye açık denilmektedir.Şekle indirenmiş ve sandıktan ibaret olan demokrasi sandık güvenliği de olmazsa adı ne olur.Mehmet Soral hocamız adına kalleş demokrasi demiş…..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.