Cumhur ittifakı döneminde milli hassasiyetlerin zedelendiğini belirten Tatlıoğlu, Irak’ın kuzeyindeki yönetim tarafından Papa’nın ziyareti ile ilgili dünyaya servis edilen haritanın Türkiye’nin toprak bütünlüğünü hiçe saydığının altını çizerek, “Türkiye’de şu ana kadar devlet refleksi ile bir çıkış görülmedi. Bizi üzen şey ise buna cesaret edilmesidir” dedi.

Tatlıoğlu açıklamasında şunları söyledi:

“Özellikle Cumhur ittifakı döneminde bunun servis edilmesi bizi bu bölge yönetimi ile Ak Parti ve Sayın Erdoğan’ın ilişkilerine götürmektedir. Acaba devlet refleksi ile cevap verilememesinin Barzani Ailesi ile olan ilişkilerin derinliğinden mi kaynaklanmaktadır diye düşünüyoruz. Geldiğimiz nokta ne yazık ki, dünyanı arşivinde Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir harita servis edilmiş ve bir not düşülmüştür. Türkiye’nin gücü elbette bunlara pabuç bırakmaz ama biz henüz kongre kongre dolaşan Sayın Erdoğan’dan bu anlamda dikkat çeken bir açıklama duymuş değiliz.

Bir başka başlık şüphesiz Doğu Türkistan özerk bölgesinde yaşananlardır. Dünyanın elliyi aşkın ülkesinde devlet, hükümet ve parlamento nezdinde kararlar alınırken Türkiye bugün bir tepki ortaya koyamamış ve bir tavır sergileyememiştir. Biz TBMM Başkanına ortak bildiri  talebimizi ilettik. Bu talebimizi Ak Parti grubuna da ilettik. Ortak bir bildiriyle soydaşımız, dindaşımız ve mazlum insanın yanında olmamız gerektiğini belirttik. Şu ana kadar herhangi bir olumlu gelişme olmadığını paylaşmak istiyoruz.

Bir başka konu andımızın Danıştay tarafından kaldırılması ve Atatürk kabartmaların madalyalardan kaldırılması. Hafta sonu bütün Türkiye’nin gündeminde andımızın kaldırılması ve devlet nişanı, cumhuriyet nişanı, liyakat nişanlarında bulunan Atatürk kabartmalarının madalyalardan kaldırılması olmuştur. Türk ve Atatürk kavramlarından bu kadar korkulmasının, bu kadar uzak durulmasının da sebebini anlamakta güçlük çekiyoruz. Madalyalardan Atatürk kabartmasının kaldırılması konusunda Cumhurbaşkanlığının titiz ve istikrarlı takibi ayrı dikkat çekici bir konudur.

Türkiye’nin gündeminde tartışılan bir başka konu da Merkez Bankası’ndaki 128 milyar dolarlık rezervin erimesidir. Sayın Erdoğan 22 Şubat’ta rezervler düşüşe geçti beyanını verdi, 24 Şubat’ta rezervler salgın için kullanıldı beyanını verdi, 10 Mart’ta da çıktı rezerv kaybımız yok dedi. Gerçeklikten kopuk bu beyanlar. Türkiye’nin beklentisi şu Sayın Erdoğan’dan ve onun yönetiminden 128 milyar dolarlık rezervin hangi tarihlerde kaça ve kimlere satıldığı konusunda kamuoyu ile bilgi paylaşmalıdır. Berat Albayrak ekonomi yönetimi döneminde özerkliği ortadan kaldırılan Merkez Bankasının işlemleri kamuoyu bilgisinde değildir. Türkiye bugün fakirlik kapanındaysa, dünyanın en yüksek faizini ödüyorsa sebebi Türkiye’nin siyasal yönetimidir bu nedenle riskleri yüksektir. Biz siyasal iklimin değişmesiyle düzeleceğine inanıyoruz.”